Yaş kesen taş kesen baş kesen cennet yüzü göremeyecek!

Rahmetli anacığım, kuş vurmak için sapan yapmaya alıştığımız bahar aylarında kardeşlerimle beni, dizleri dibine oturtur, kurt kuş masalları anlatır ve muhabbeti illa şu atasözüyle bitirirdi: "Yaş kesen, taş kesen, baş kesen cennet yüzü görmez!" Bu sözdeki yaş, taş ve baş'ın ne anlama geldiğini sorduğumuzda, anacığım yaş ile kastedilenin "ağaç", baş ile kastedilenin "insan" olduğunu söylerdi. Taş'ın ne olduğunu sorduğumuzda ise "Ben de bilmiyorum dedene soralım" derdi Şimdi anlıyorum ki çok eski zamanlardan kalma bir olaya işaret olmalıdır: Kutlu Dağ efsanesi diye de bilinen bir anlatıya göre, Türkler en görkemli çağlarını yaşamaya devam etmektedir. Bunu sebebi ise tılsımlı Yâda Taşı'ndan (Yeşim) oluşan bir dağdır ki, halk buraya Kutlu Dağ demektedir. Hakan oğlunu Çinli prenses ile evlendirmek uğruna bu kutlu dağ denen azim yeşim taşı bloğunun Çin'e gönderilmesine razı olur. Çinliler Türk "birlik ve dirliğinin" sembolü bu taşı kesip parçalara ayırarak alıp götürürler Bundan sonra toprak millete küser, sular çekilir, ağaçlar kurur, kuşlar ölür ülke çöle döner İşte "Yaş kesen, baş kesen, taş kesen" sözündeki taş kesmenin anlamı da bu olmalı.

Bugün elimizde kalan en değerli hazinemiz ise "Yâda Taşı"ndan bir tılsım değil, Tanrı vergisi ormanlarımız ve ağaçlarımızdır. Bunları acımadan yok eden Çinliler değil tam tersine kendi cahil milletimizdir.

Karadeniz'de "Gürgendibi Mevki"ine ad veren asırlık ağaç, yol genişletme çalışması sırasında başka ifade bulamıyorum- katledilmiş! Instagram'da "ayder_takip" hesabında tesadüfen rastladığım bu haber kalbimi kırdı. Eğer bu hesaba girerek videoyu seyrederseniz, gürgen ağacının ne kadar güzel olduğunu Allah'ın onu nasıl özene bezene yarattığını görürsünüz. Tekrar tekrar seyrettim. Seyretmeye doymak ne kelime âşık oldum ağaca Ve sevgilisinin ebediyen yok olduğunu bilen bir âşık gibi içim yandı

Fakat ne fayda! Onu yaratan Allah'ın da dediği gibi, "insan, zalim, fâsık, müfsit, mücrim, cahil, zorba, azgın, hain, nankör, ümitsiz" zavallıdır. Fatih Sultan Mehmet Han'ın "Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim" hükmünü çok aşırı buluyordum ama şimdi anlıyorum ki bu sözü, zalim, fâsık, müfsit, mücrim, cahil, zorba, azgın, hain, nankör ve ümitsiz ağaç katileri için söylemiş Çok da güzel söylemiş. Keşke bugün yaşasa Türkiye'mizdeki bütün ağaç katillerinden hesap sorsaydı!

"Yılan bile toprağı gıdım gıdım yalar" diyerek, çocuklarına, sahipliği tabiat ve hayata ait olup onlara nasip olacak mahsulleri yavaş yavaş kazanıp yavaş yavaş tüketmesi gerektiğini öğreten ebeveynlerimizin, ata nasihatlerinin, dini hassasiyetlerin hiçbir tesiri kalmamış görünüyor.

Tarihte "Yâda Taşı"nı Çinlilere kaptıran basiretsiz idareciler yurtlarının nasıl mahvında sebep olduysa, bugünün mahalli idarecileri de "Yaş" kesenlere izin vererek veya göz yumarak çocuklarımızın geleceğini kurutuyorlar.