Ötekilerin ödülleri

Milletimizin bazı konularda tuhaf tutkuları hatta kompleksleri vardır. Nobel, Eurovision, Oscar vb gibi. Osmanlı döneminden beri Batı ülkelerine gidip gelen "münevverân ve avâm" tarafından oluşturulan bu kompleks, "Onlarda var bizde neden yok" algısına, "Bizim de Nobel almış yazarımız, bizim de Eurovision birincisi şarkıcımız, Bizim de Oscar'lı filmimiz olmalı" iştihası ile günümüzde artık sanatçılara mal olmuş durumda.

Şimdi bakın Nobel aldık ama altından ne çapanoğlular çıktı biliniyor. O yüzdem ödül alanı bir yana bırakıp verilmeyen yazarımızın hikâyesi ile konuya ayna tutalım: Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazar Yaşar Kemal'dir. Kendisine ödül verilmemesi hakkında o dönem basına yansıyan haberlere hızlıca göz attım, ne çapanoğulları çıktı ortaya, öf öf!

Mesela Yaşar Kemal'in yakınlarından biri şöyle konuşmuş: "Nobel'e aday olduğunda, İsveç'te yaşayan sözde Kürt ve Türk aydınları, Nobel Ödül Komitesi'ndeki bir üyeye gidip, 'Yaşar Kemal'e ödül vermeyin. Türk devletinin adamıdır. Devletle anlaşma yaptı' diye gammazlamışlar. Bu sözler üzerine ödül ona verilmemiş. Bunları bana o dönemki Nobel Genel Sekreteri Olof Tandberg söyledi."

Burada açığa çıkan en önemli fikir nedir biliyor musunuz Yaşar Kemal'in Türkiye Cumhuriyeti ile kavgasız olması! Demek ki, "ötekilerin" vereceği ödülleri almak için "devletinle" barışık olmayacaksın, milletinle barışık olmayacak, onu sürekli aşağılayacak, horlayacak, itip kakacaksın ki bu da sana ödül verenin politikasıyla paralel olduğun anlamına gelsin!

Şimdi konuyu bir level üste taşıyalım: Nobel Edebiyat Ödülü'nü reddeden ilk yazar Jean-Paul Sartre, 1964 yılında ödülü reddetme gerekçelerini kişisel ve nesnel olarak sıralamış. Copilot'tan derlediğim bilgiler şöyle:

"Sartre, kişisel gerekçeler olarak, daha önce de resmi ödülleri reddettiğini belirtmiştir. Örneğin, 1945'te kendisine sunulan Şeref Nişanı'nı ve College de France'a girmeyi reddetmiştir. Kendi ifadesiyle, imzasını "Jean-Paul Sartre" olarak atmanın, "Nobel Ödülü sahibi Jean-Paul Sartre" olarak atmanın aynı şey olmadığını vurgulamıştır. Nesnel gerekçeler açısından ise, Sartre, Nobel Ödülü'nün, ödülü alacak kişinin fikrine danışılmadan verildiğini ve bu durumun ödülü alacak kişinin özgürlüğünü sınırlayabileceğini düşünmüştür. Ayrıca, ödülü reddetme kararının, politik olarak dâhil olduğu için, burjuva kuruluşunun "geçmiş hatalarını" örtbas etmek istemesiyle ilgili olduğunu belirtmiştir. Sartre, bir yazarın bir ödülün kölesi haline gelirse özgürce yazamayacağını ve özgürlüğünden ödün vermeye hazır olmadığını ifade etmiştir."