İnsanları korkutarak dünyayı avuçlarında tutanların en büyük düşmanı "Korkma!" sedasıdır. Allah peygamberine "Korkma!" demiştir. Peygamber sadık arkadaşına "Korkma" demiştir. Anası, taygalara canavar öldürmeye giden Oğuz Kağan'a "Korkma" demiştir. Düşmanı çok askeri az olan Tonyukuk erlerine, "Düşman çok diye korkma!" demiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk askerlerine "Korkma!" demiştir. Türk edebiyatının en büyük şairlerinden olan Akif, Türk istiklali için yazdığı şiirine "Korkma!" diye başlamıştır.
Korku, insanoğlunun doğru yoldan iyilik ve sevgiden uzaklaşmasının en birinci sebebi olan bir duygudur. Korkmaktan kendisine saygısını yitirmiş bir insan artık her şeyden korkmaya başlar. Uzaylılardan korkar, hastalıklardan (salgınlardan) korkar, hayat pahalılığından korkar, komşusundan, akrabasının zarar görmesinden, sokaktaki hırpaniden, pencere camına konan arıdan, kazalardan, cezalardan korkar.
Korku ile kuşatılmış insanların idare edilmesi kolaylaşır. Çünkü korkak soluduğu havanın serinlemesinden ciğerlerinin donacağını sanacak kadar korkaklaşmış, içinde bulunduğu halin asla değişmemesini umarak "karalı halde" kalabilen aciz bir köledir. İşini kaybetmemek için efendilerine köpek sadakatiyle itaat eder. Sosyal statüsü için gerekirse eşin ve çocuklarını ihmal eder. Alıştıklarının alıştığı gibi devam etmesi onun korkularını sabit tutabilmesinin tek yoludur.
İşte günümüz insanı medya aracılığı ile "korku eteri dolu" bir tanka sokup çıkartılan şuurları bu eterle uyuşturulmuş, idrakleri bu eterle cıvıklaştırılmış uyurgezerlere dönüştürülmüştür. Aslında herkes olup bitenin farkındadır ama "yaratılıştan verili şuur ve iradeden" uzaklaştırıldıkları için artık her tür iblisliğin etkisi onları kolayca ele geçirmektedir.
Ra'nın gözü, Annunakiler, yeraltı uygarlıkları, kayıp dünyalar, gizli mağaralar, düz dünya veya sabit dünya teorileri, son peygamberden sonraki son peygamberler (!) zırvaları Dağlara tepelere şekiller çizmiş, yeraltına şehirler kurmuş, okyanuslarda uygarlıklar inşa ettikten sonra uzay gemilerine binip gitmiş ama nedense 60 milyon yıl önce ölen dinozor kemiği fosili bulunurken bir tek cıvatası, teknolojik nesnesi bulunamayan "tanrı uzaylıların"ın muhayyel binekleri Bilim adamlarınca da malumdur, bunların hepsi şizofrenik düşlerdir.
Hepimiz biliyoruz ki, gerçek çok acı ve çok korkunç! Doğu Türkistan'da Uygur Türk kardeşlerimizin acıları korkunç ve gerçek! Gazze'de yaşananlar korkunç ve gerçek! Sokakta yürürken kocası, ağabeyi veya sevgilisi veya başka bir şeyi bir erkek tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülen binlerce kadının acıları korkunç ve gerçek!