İçim burkulur

İlkokul'da sosyal bilgiler dersinde adalet sistemi konusunu işlerken öğretmenimiz bizi Kahramanmaraş Adliyesi'ne götürmüştü. Mahkeme salonunu dolduran öğrencilerden haberdar olunduğundan mıdır, kimsenin ilgisini çekmeyecek bir kız kaçırma davası olduğundan mıdır salonda izleyici olarak sadece bizim sınıf vardı.

O gün benimle birlikte mahkemeyi takip eden sınıf arkadaşlarım içinde o günü hatırlayan kaç kişi kaldı bilemiyorum ama ben hâkimin ifade aldığı sırada tir tir titreyen çarşaflı kızcağızın söylediklerinin bazılarını hiç unutmadım.

Hâkim adını soyadını, köyünü, Maraş ağzıyla "kökünü kömecini" sordu ve cevaplarını aldı ama bu epey zahmetli olmuştu. Arkasından kıza, onu kimin kaçırdığını sordu: Kız çarşafın arasında iki kara elmas gibi parlayan gözleriyle yan tarafta oturan elleri vidalı ve kalın demirle kelepçelenmiş zanlıyı göstererek "Aha o!" dedi. (Ne kadar enteresan; ellerindeki kelepçe o kadar tuhafıma gitmiş ki, adamı değil, dikdörtgen ve ortasındaki demirle iki dikdörtgene ayrılmış, iki yanı kelebek somunla kilitlenen kelepçeyi hatırlıyorum).

Nerede, ne zaman, nasıl gibi soruları zar zor cevaplayan çarşaflı kız, "Beni evimizin önünde kolumdan tuttu 100 metre sürükledi" dedi. Hâkim, salonun sağ ve sol kenarlarını işaret ederek "Göster bakalım ne kadar sürükledi" dedi! Kara elmas gözlerinden başka hiçbir yeri görünmeyen ama çarşafın altında tir tir titremesi her an daha da artan kız elini çarşafın altından kaldırıp uzatarak işaret etti; "Aha şordan şoraya gadar!" Gösterdiği yer beş metre bile değildi. Bizim sınıfın kıkırdadığını hatırlıyorum.

Hâkim biraz sinirli, "Kalk ayağa göster, nereden nereye" dedi. Kız anlamadı. Hâkim bu sefer "Anası babası yok mu bunun salonda" dedi. Babası şapkası elinde ayağa kalktı, hâkim babaya ne yapacağını söyledi. Adam kızının kolundan tutup sıradan çıkardı. Kız babacığına dayandı. Çarşafın arasından sıyrılan kolunda çiçekli bir Sümerbank basmasının mor pembe renkleri sanki ışık olup loş salonu aydınlattı! Eli kınalıydı. Hâlâ titriyordu ama babasına yaslanınca biraz rahatlamıştı galiba. Salonun oturduğumuz konuma göre sağ ucuna gitti adımlamaya başladı. Karşı duvara gelince sola döndü ve bize doğru yürümeye başladı. Hâkim durdurdu kızı, "Tamam, tamam anlaşıldı" dedi. Babası kızı yerine oturttu Sonrasını hatırlamıyorum. Neden