Anne mutfağının saflığı

Hasretini en çok çektiğimiz şeylerin en başında annelerimizin yaptığı yemekler gelir. İlber Hoca'nın bir söyleşisinde dile getirdiği gibi, Antepliler hanımlarının yaptığı leziz yemekleri yer ardından da 'Anam daha gözel yapardı' der. Sadece Antepliler mi Bütün insanlar annesinin mutfağından çıkan yemekleri özler, onları anar. İşte bir insanın "damak tadının" oluştuğu yer o "Anne mutfağı"dır.

Geçmiş yüzyıllarda her yörenin kendi doğasından elde edilen ürünlerle var edilen mutfakları, sosyal ilişkiler sonucu etkileşerek nevi şahsına münhasır, özellikleri coğrafyası ve yaşama kültürünce belirlenen bir küme oluşturmuştur. Maraş mutfağı, Hatay mutfağı, Urfa, Adıyaman, Antep, Diyarbakır mutfakları da etkileşerek daha büyük bir küme oluşturur. Buna benzer şekilde Karadeniz, Marmara, İç Anadolu, Ege ve Akdeniz mutfakları zaman içinde etkileşimler sonucu var olmuşlardır.

Yüz yıl önce Türkiye'de ciddi bir yol (ulaşım) sorunu olduğu için yakın çevre veya kervan yollarının uzağına düşüp kapalı kalan bu mutfaklar, bugün bırakın yurt içi etkileşimi, bütün dünyaya açık hâle geldi. Bunda iki ciddi sorun mevcut. Birincisi, yüzlerce yıldır ana-kız-gelin-komşu ve yakın çevre ilişkilerine bağlı gelişen ve standartları oluşan bu mutfaklar internetten indirilen tariflerle internette ustalığı kendinden menkul kişiler tarafından berbat edilme veya Veya birkaç ülke gezip dünyayı yalayıp yuttuğunu zanneden kelime dağarcığı dar, sentez kabiliyetleri sıfır olan kişiler tarafından yamalı bohçaya dönüştürülmesi tehlikesi içine düşmüştür.

Buna son günlerde okuduğumuz "tağşiş" (saflığını bozma) haberleri de eklendi ki, utanmaktan habersiz bu insanlar, mutfak kültürümüzü ne hâle getireceklerinin somut örneği oldular. Binlerce yıldan beri süzülüp gelen ve Türk kültürünün ana kollarından birini teşkil eden mutfak kültürümüz, yeryüzündeki en temiz ve en sağlıklı yani