Yıl, 2017...
Yer, Suriye'nin kuzeyi.
Amerika yine entrika peşinde.
Bu bölgedeki insanların istisnasız tamamı topraklarından edilerek güneye sürüldü.
Sürgüne direnenlerin canı, direnmeyenlerin malı alındı.
Amerika Terör Örgütünün nezaretinde yapılan bu işler bölgedeki bütün dinamiği ters yüz etti, demografik yapı yerle bir oldu.
Sürülen insanların yerine PKKYPGSDG'li teröristler yerleştirildi.
İkinci Perde...
Ardından oyunda ikinci perdeye geçildi.
Demografik yapısı değiştirilen bölgede üç kanton ilan edildi.
Cizre, Kobani, Afrin...
Kantonlarda bölgeye yerleştirilen teröristlerden oluşma sözde seçmen listeleri yayınlandı ve bu listelerden yasadışı mahalle, mezra ve köy seçimleri yapıldı.
Seçildiler yalanıyla bu isimlerden piramit şeklinde siyasi örgütlenmeye gidildi.
Bu örgütlenme sonucunda sözde kantonların başkanları seçilecekti.
Buraya Kadar...
Saftiriklerin planı güzeldi ama esas mesele nasıl uygulayacaklarıydı.
Zira tezgâhın yanı başında Türkiye gibi şakası olmayan bir devlet vardı.
Bakalım müsaade edecek miydi
İşte Amerika'nın hesap edemediği taraf bu oldu.
Türkiye tam zamanında beklenen hamleyi yaptı ve devekuşunu kafasını gömdüğü kumdan çıkararak duvara dayadı ve dişlerini göstere göstere;
"Ulan deve misin kuş musun ne olduğun belli değil. O seçim diye ortaya koyduğun sandığı topla çek git yoksa başına geçirir, aklını alırım." dedi.
Bu ikaz Amerika'ya yetti ve seçim tezgâhını rafa kaldırdı.
Plan Belli...
Aslında ne yapılmak istendiği çok netti.
Bu düzmece seçimle sonu devletleşmeye gidecek yeni bir sürecin kapısı aralanmak isteniyordu.
PKK'nın Suriye'deki adı olan SDG'ye seçim bahanesi ile meşruiyet kazandırılmaya çalışılıyordu.
Ama olmadı.
Asırların çınarı Türkiye dünkü çocuk Amerika'ya bu şansı tanımadı.
Arsız Amerika...
Ama o Amerika evvel yaşadıklarından ders çıkaracak aklı, süreci okuyacak tecrübesi olmadığından bugünlerde aynı oyunu tekrar oynamanın derdine düştü.
Geçtiğimiz günlerde ilginç bir açıklama yapıldı ve Suriye'de yedi ayrı bölgede belediye başkanlığı seçimlerine gidileceği söylendi.