İt ürür kervan yürür

"Suriye'deki etnik ve dini aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaktır."

"Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz."

"Kulaklara fısıldanan senaryoları çok iyi biliyoruz."

"Emperyalist senaryolara figüranlık yapanların akıbeti, eninde sonunda buruşturulup bir kenara atılmaktır"

Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait.

Geçtiğimiz gün katıldığı bir iftar yemeğinde konuşan Erdoğan yine zehir zemberek sözler sarf etti.

Acaba kimeydi bu sözler

Gelin bulmacayı birlikte çözelim...

Terörsüz Türkiye...

Malum, Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor.

Terörle mücadele konusunda tarihi bir dönemece girmiş durumdayız.

Ülkeyi bu kritik eşiğe getiren şüphesiz öncesinde Bahçeli'nin çıkışı, sonrasında ise İmralı ve Kandil'den gelen açıklamalar oldu.

Birbiri ardına yaşananlar bir anda sadece ülkede değil dünyada gündem oldu.

Şimdi tüm dünyanın merakla beklediği husus terör elebaşısı Öcalan'ın kandili söndürmeye nefesinin yetip yetmeyeceği.

Bu nefesin yetmesini isteyenlerde var istemeyenler de...

Peki kimler istemez bu terörün sonlanacağı süreci.

İstemezükcüler...

İstemezükçülerin başında bölgeye milyarlarca doları gömen Amerika geliyor.

Onunla birlikte başta İran, Fransa, İngiltere, Almanya ve Rusya böylesi bir süreci asla istemez.

Peki silahlı güç olarak Türkiye'nin karşısına çıkmaya cesaret edemeyen bu ülkeler süreci nasıl engelleyebilirler

Bu kritik sorunun cevabını Erdoğan yukarıda verdi. Ne dedi Erdoğan;

"Kulaklara fısıldanan senaryoları çok iyi biliyoruz."

Peki kim bunlar, fısıldayan kim, fısıldanan kim

Hassas Sorular...

Evet fısıldayanlar belli...

Amerika, onunla birlikte İsrail, İran, Fransa, Rusya...

Bunlar kulaklara üfürenler.

Peki, üfürükçüler buysa üfürülenler kimler

Üfürükçüleri bulduğumuza göre şimdi de üfürdüklerini bulalım.

Üfürülenler...

Bu konuda ilk üfürülen Kamışlı soytarısı Mazlum Kobani oldu.

Kandil açıklamasından sonra ilk aykırı ses gerçek adı Ferhat Abdi Şahin olan bu soytarıdan geldi.

Aynen şöyle diyordu Abdi;

"Öcalan'ın silah bırakma çağrısı tarihi bir çağrı. Biz bu çağrıyı memnuniyetle karşılıyoruz. Bu çağrı bölgede çok olumlu sonuçlar doğuracak. Ancak bu çağrının Suriye'de bizimle bir ilgisi yok."

Amerika fişini taktığı soytarı üzerinden esasen şunu söylemek istiyordu.

"Biz zaten Irak'ı gözden çıkardık. Orada ne istiyorsanız yapın ama ne olur Suriye'ye dokunmayın."

Bu çağrıdan saatler sonra ses DEM'den geldi.

DEM'in ayrık otu Tayip Temel ne hikmetse aynı kapıya çıkan cümlelerle bir açıklama yaptı.

Şöyle diyordu üfürülmüş Temel;

"Bu çağrının muhatabı PKK'dır. Rojava ve SDG'ye dair bir çağrı söz konusu değildir."

Onlar bunları söylediler biz de buna karşılık dedik ki;

Sıkıntı yok ürümek serbest, bizim için önemli olan kervanı yürütmek.

Sana Kim Üfürsün...

İki üfürdüğünden de umduğu sonucu alamayan Amerika baktı ki kervan halen yürüyor kendi sahaya indi.

Beyaz Ev bu kez Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Brian Hughes'ı sahaya sürdü.