Dirilişin adı Afrika

Türkiye'nin yaptığı iki kritik hamle dünyada yeni bir dönemin kapısını araladı ve tüm dünya devletlerini geri dönüşü olmayan bir yola sürükledi.

Bugün bu yola sürüklenen tüm devletlerin kabul ettiği bir gerçek var ki, o da artık dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı.

Peki neydi bu yaptığımız kritik hamleler

Birinci kritik hamlemiz Fırat Kalkanı harekâtıydı.

İkinci kritik hamlemiz ise Libya tezkeresiydi.

Hani şu Kılıçdaroğlu'nun öfkesinden kürsüleri parçaladığı ve avazı çıktığı kadar bağıra bağıra "sonu neye varırsa varsın bu tezkereyi meclisten asla geçirmeyeceğiz" dediği tezkere.

Bu iki kritik hamlenin ilki Orta Doğu'nun kaderini değiştirdi, ikincisi Afrika'nın.

Şimdi gelelim bu kalıcı değişimi getiren hamlelerin detaylarına...

İlk Kırılma...

Hatırlarsanız bir dönem küresel çetenin, Siyonist kafaların ağızlarına sakız ettikleri şeytani bir plan vardı.

"BOP" ya da bir diğer adı ile "BİP..."

Bu planı kimi BOP (Büyük Orta Doğu Projesi) olarak adlandırıyordu, kimi ise BİP (Büyük İsrail Projesi).

İşte Türkiye'nin yaptığı Fırat Kalkanı harekâtı adı her ne olursa olsun bu sinsi planı yerle bir etti.

Bu harekât ile Türkiye, meydanın boşluğundan faydalanarak eski Osmanlı topraklarında at koşturan vahşi batıya yüz yıl sonra ilk büyük tokadı atmış oldu.

Bir asır sonra birileri çıkıp bu aşağılık yapının karşısına geçerek "dur bakalım oyun buraya kadar" demişti.

Bu yapılan müthiş bir hamleydi ve tüm ezberleri yerle bir etti.

Gelinen noktaya baktığınızda o günden bugüne vahşi batının sürekli kan kaybettiğini bizim ise sürekli güçlendiğimizi görürsünüz.

İkinci Kırılma...

İkinci büyük kırılma Libya tezkeresinde yaşandı.

Muhalefetin her yolu denediği ama engellemeyi başaramadığı tezkere TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.

Tezkere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Libya'ya asker gönderme konusunda yetki veriyordu.

Tezkerenin amacı "Milli çıkarlara yönelik her türlü tehdide karşı önlem almak, Libya'daki gayrimeşru grupların Türkiye'nin menfaatlerine yönelik saldırılarını bertaraf etmek, kitlesel göç gibi risklere karşı önlem almak, Libya halkına insani yardımların ulaşmasını sağlamak" olarak ifade ediliyordu.

Resmî gazetede yayımlanan metin aynen şöyle diyordu;

"Hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92. Maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesi... kabul edilmiştir"

Bu milli amaca rağmen engellenmek istenen tezkere ile Mehmetçik Libya'ya girdi ve orada aldığı tedbirler, meşru hükümete sağladığı destek ile batının Libya oyununu ve Afrika tezgahını yerle bir etti.

Libya Fırtınası...

Libyalılar Türkiye'den aldıkları siyasi ve askeri destek ile batının tuzaklarına kafa tutmaya başladılar ve uyguladıkları cesur politikalarla sömürü zincirini kırmayı başardılar.

Libya'nın bu çıkışı kıtada büyük bir uyanışı getirdi.