Akvaryumdaki beyinler

Katıldığım her televizyon programında anlatmaya çalıştım, anlamayı kolaylaştırmak için konu ile ilgili örnekler verdim.

Amacım; Ortadoğu'da bir asırdır oynanan kirli oyunları göstermek, arka planda işleyen kirli ilişkileri deşifre ederek bir bilinç oluşmasını sağlamaktı.

Aldığım tepkiler, geri dönüşler yaptıklarımızın doğru ve başarılı olduğunu gösteriyor.

Artık insanlar İran, İsrail, Amerika arasında oynanan savaş tiyatrosunu, birbirine düşman(!) bu ülkelerin savaşıyormuş gibi yaptıkları danışıklı dövüşleri biliyor ve görüyor.

Ancak aldığım bazı tepkilerde gördüm ki, sayıları üçü beşi geçmese de çok az bir kesime meramımızı tam anlatamamışız.

Belli ki bu kesim önyargıdan dolayı anlatmak istediklerimizi ya anlamamış ya da anlamak istememiş.

Ben; birçoğunun üstünde durmaya değmez diyeceği bu durumun üstünde durdum ve bu insanların da bizim insanlarımız olduğu düşüncesinden hareketle anlatmada başarısız olduğum hususları bir de yazılı olarak anlatmayı denemeye karar verdim.

Karar Doğru Karar...

Bu kararı almama neden olan olaylardan biri de şu oldu.

Malum Hizbullah son birkaç gündür İsrail Terör Örgütüne (İTÖ) dişe dokunur saldırılar yapmaya başladı.

Ben de bu saldırıları önemsedim ve Hizbullah'ın gerçek gücü budur diye yapılanı destekledim.

Bu arada belirteyim bu sahiplenme sadece İsrail denklemi için geçerli.

Yoksa örgütün Suriye ve Irak'ta Müslümanlara yaptığı işkenceleri, İsrail'i aratan vahşet görüntülerini unutmuş değilim.

Zaman bu zaman değil diyerek bu konuyu şimdilik arşive alıyorum ve dönüyorum konuma.

Düşünün...

Hizbullah son iki gündür İsrail'e ciddi manada saldırmaya ve cılızda olsa etki üretmeye başladı.

Ben de işte olması gereken budur diyerek yukarıda da belirttiğim gibi bu saldırıları önemsedim.

Biz sahip çıktık ya, bizim eski anlattıklarımızı anlamayanlar yine ortalığa döküldüler ve başladılar "ne oldu Hizbullah'ı eleştiriyordun, bak nasıl vuruyor." demeye, "ne oldu şimdi sahipleniyorsun" diye laf yetiştirmeye.

Be aklı evveller...

Bir kez daha söylüyorum.

Benim bahsettiğim dönemdeki Hizbullah'ı hala eleştiriyorum.

Nasrallah dahil Hizbullah'ın şu an hayatta olmayan tepe kadrolarının yıllardır FETÖ benzeri bir yapı içinde olduklarını halen söylüyorum.

Sizin anlayamadığınız taraf bu.

Benim teşhisi örgüte konduramayanlara tavsiyem odur ki bir an olsun hissi davranmayı bırakın ve sağlıklı bir akılla "ne oldu da aynı Hizbullah bir anda bu saldırıları yapabilir oldu, yoksa birileri örgütü frenliyor muydu" diye sorgulayın.

Önyargılı olmasanız bu soruyu benden önce sizin sormanız gerekirdi ama at gözlüğünüzden dolayı soramadınız.

Soramazsınız çünkü sorduğunuzda karşılaşmaktan korktuğunuz o acı gerçekle yüzleşirsiniz.

Sizlerin yapamadığını Hizbullah tabanı yaptı ve sonunda kabuğu kırarak yerel oluşumlarla bağımsız hareket etmeye başladı, İTÖ ile olması gerektiği gibi mücadele etmeye karar verdi.

Biz ne diyorduk eski Hizbullah kadrolarına.

"İsrail askeri anlamda inanılmaz gedikleri olan, korkak, kişiliksiz, ilkesiz, onursuz, alçaklığın dibini bulamamış bir terör örgütüdür ve böylesi bir yapıya yapılacak saldırılar inanılmaz sonuçlar verir. Ne duruyorsunuz."