Şaka gibi veda

Ülke olarak olağanüstü günlerden geçiyoruz. Önceliklerimiz değişti, depremin vurduğu 11 kentin yaralarını sarmak için herkes seferber oldu. Dolayısıyla sporu, futbolu konuşmak gelmiyor içimizden. Lakin öte yandan hayat devam etmek zorunda. Acılarımızı asla unutmayacağız, öfkemizi içimize gömeceğiz, çıkaracağımız derslerle Türkiye'nin bir deprem gerçeği ile yaşamak zorunda olduğunu kabul edeceğiz. Geçen hafta Trabzon'da Basel ile oynanan UEFA Konferans ligi play- off müsabakasında iki farklı duyguyu birden tatmıştık. Bir yanda deprem karşısında ulusça gösterdiğimiz dayanışma, diğer tarafta futbolun birleştiriciliği vardı. İkisi de çok değerli idi. Aynı sahneleri bu kez St. Jakob Park'ta yaşadık, tüm renkler yine bir arada idi. İlk maçtaki tek farklı galibiyet bu koşullarda elbette kötü sonuç sayılamaz. Üstelik Trabzonspor'un gösterdiği performans rövanş için umut vericiydi. Aslında turu cebe koyacak skoru alabilirdik. Ama kaleci Hitz'i aşamamıştık. Dün gece İsviçre temsilcisi de iddialıydı. Maçın başlamasıyla birlikte kontrol bize geçti ama golü rakip buldu. Bartra'nın ofsaytı bozduğu pozisyonda topla buluşan Amdouni cezayı kesiverdi. Bu tarz oyunlarda tekniğe taktiğe bakmam. Lakin şunu söylemeliyim; ilk yarıda bu kadar çok pozisyon üretip sonuçlandıramamak sadece kaleci Hitz'in kurtarışlarına bağlanamaz. Ya Bakasetas'ın kaçırdığı penaltı Vuruş anında destek ayağının kayması büyük şanssızlıktı. Ardından inanılmaz bir ikinci yarı izledik. VAR'dan dönen penaltı, yine VAR kararı ile iptal gol,