Parayla saadet olacak mı

Posası çıkmış yabancı oyunculara milyonlarca euro ödenir, kulübe gediklisi yerli futbolculara akıl almaz sözleşmeler yapılır, vasıfsız teknik direktörlere servet verilirken sesi çıkmayanların, 5 yıl sonra hakem ücretlerinde iyileştirme yapılınca kaostan rol kapmaya çalışmasına şaşırmıyorum. Hele sezon bir başlasın, abalıya vurmak için yeni bir fırsat doğdu onlar için. Gelelim hakem cephesine. Futbol Federasyonu'nun aldığı en radikal kararlardan biridir bu. Sadece son 8 ayda yaşam standartlarındaki değişim dikkate alındığında, ortaya çıkan rakamlar abartılı sayılmaz. İşin öznesindeki hakemler de yapılan jesti karşılıksız bırakmamalı. Süper lig kadrosundaki parçalanmışlık para ile onarılır mı Hayır, ama iç barış açısından herkesin sadece kendi işine odaklanmasını sağlayabilir. Hakem daha "profesyonel" yaşayacak, kazancını kendi hataları ve egolarına feda etmeyecek. Bir nesil geçmeli Artık kimse kimsenin dostu-kankası değil. Yazıyorum buraya; gemisini kurtaran kaptan olacak. Bu iyi bir şey mi Dayanışmak ve arkadaşlarının sorunlarına sahip çıkma gibi meziyetleri unutmayanlar için değil tabii. Lakin; yıllardır birbirinin üzerine basarak yükselmeyi prensip etmiş bir camiaya çeki-düzen gelebilir. 8 mart operasyonu hakemler arasında derin bir çatlak yarattı. İzleri kolay silinmez. Herkes kendini haklı gördüğü ve gerçeklerle yüzleşmeyi reddettiği sürece, kırgınlıklar rafa kalkmaz. Maalesef en az bir nesil daha bu sıkıntılarla yaşamayı sürdürecek. Ceremesini de futbolumuz çekecek. MHK ve Aydınus'a yakıştı Geçen hafta MHK'ye çağrıda bulunarak, hakemliği bırakan "Aydınus'u plaketle uğurlayın" diye bir yazı kaleme almıştım. Aklın ve vicdanın yolu bir. Pazartesi günü Bolu'daki seminerin açılış bölümünü izledim. Ülkemizde maç yönetmeyeceklerini beyan eden Bahattin Duran, Tarık Ongun ile bayrağını müzesine kaldıran Orkun Akkaş da, Aydınus gibi alkışlanarak uğurlandı. Merkez Hakem Kurulu'nu yaptığı jestten dolayı kutluyorum. Uygulama örnek ve sürdürülebilir olmalı. Hakem camiasının öncelikli ihtiyacı, barış ve dostluktur. Putin turu unutturdu Şampiyonlar Ligi hedefi ile her türlü maddi fedakarlığı göze alan Fenerbahçe'nin ilk turda elenmesi, Dinamo Kiev maçında bir grup taraftarın "Vladimir Putin" lehine yaptığı tezahüratın gölgesinde kaldı. Ne Jesus'un hataları, ne yeni transferlerin performansı ne de yönetimin transfer politikaları yeterince irdeleniyor. Sarı-lacivertli kulüp kendini eleştirilerin dışında tutmaya çalışsa da, UEFA öyle düşünmüyor. Öngörülecek ceza önemli değil. Olayın dünyada ses getirmesi; savaşın mağduru bir ülkenin takımına karşı yapılmış "vicdansızlık" olarak algılanıyor. Bu sadece Fenerbahçe'yi değil, kimilerinin savunduğunun aksine Türk futbolunu da yaralayacaktır. Bir camiaya şirin görünmek yerine, gidin derdinizi UEFA'ya anlatın o zaman! Ama şuna inanıyorum; "İzmir marşıyla" çınlayan, "Ali İsmail Korkmaz" sloganıyla iz bırakan tribünlerin, Kiev maçınına damga vuran kafayla ortak paydası ve dünya görüşü olamaz. Hakem yine mi günah keçisi Görev yemini, mal beyanı, çift gözlemci ve yapay zeka. Ne anlama geliyor bunlar Kimse inkar etmesin; açıkça hakem camiasına duyulan güvensizliğin tescili anlamına geliyor. Mal beyanı niçin istenir Haksız kazanç ve zenginleşmenin önüne geçilmesi, insanların mali durumlarda anormal bir artış olup olmadığını devlet eliyle kontrolü için. Demek ki zihinlerin bir köşesinde