Bjelica'nın hediyesi oldu

Trabzonspor adına prestij mücadelesiydi. Hedefi ve kaybedeceği şey kalmamıştı. Fenerbahçe cephesinde ise "ya tamam, ya devam" anlamına gelen bir doksan dakika olacaktı. Kazanması şarttı. Aksi taktirde yarışa havlu atacak ve Galatasaray'ın şampiyonluğunu kabullenmek zorunda kalacaktı. Fenerbahçe'nin motivasyonu ve kazanma isteği ilk dakikalardan itibaren sahaya yansıdı. Hiç zorlanmadı. Çünkü karşısında ne yaptığını bilmeyen bir rakip ve teknik direktör buldu. Jorge Jesus yatsın kalksın meslektaşı Bjelica'ya dua etsin. Üç puanı altın tepside sundu çünkü. Ev sahibinin güçlü bir hücum hattı var. Valencia'ya Batshuayi'nin dönüşü eklenince ve bunlara önde oynamaya bayılan Arda, Ferdi, Rossi, Peres gibi isimler eşlik edince, sarı-lacivertli takımın üçüncü bölgedeki hakimiyeti perçinlendi. Önce Arda yokladı rakip kaleyi, hemen ardından genç yıldızın harika pasında topla buluşan Batshuayi bitirici vuruşu yaptı. Trabzonspor'un yarım saat baskıdan kurtulamadı. Bjelica'nın savunma kurgusu ise herkesi şaşırttı. Tamam rakibe önlem almayı anlarım da, bunu 5 kişi ile ve garip tercihlerle yapması ilginçti. Ne denedi, ne hedefledi kimse çözemedi.Bu süreçte iyice geriye yaslandı ve orta sahayı geçemedi bordo-mavili ekip. Çıkarken çok pas hatası yaptı. İlk tehlikesini ise 31. dakikada Hamsik ile yarattı. Beş dakika sonra bu kez Larsen arka direkte bomboş pozisyonda topu dışarı attı. Abdülkadir Ömür, Visca, Doğucan beklenenin çok gerisinde kaldı. Siopis tek başına direnmeye çalıştı. Fenerbahçe'nin hızı kesilse de pozisyonları bitmedi. Valencia, Rossi ve Batshuayi ile farklı girebilirdi soyunma odasına. Trabzonspor aynı planla başladı ikinci yarıya. Oysa geriye düşmüşken daha cesur olmalıydı. Fenerbahçe savunmasının zaaflarını değerlendirmek yerine sanki skoru korumaya çalıştı Bjelica. Nitekim sinen rakibi karşısında vites yükselten Fenerbahçe