Geçmişimizin, anımızın ve geleceğimizin katilleri!..

Birleşmiş Milletler fiilîaçıdan miadını doldurdu. Bunu en güzel biçimde New York'taki BM Genel Kurulu toplantılarında gördük. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve birkaç yürekli lider haricinde hiç kimse, dünyanın karşı karşıya olduğu ya da hâlihazırda yaşadığı problemlerle ilgili somut bir şeyler söylemedi.

Aslınabakarsanız bu toplantıları, okullardaki sene sonu müsamerelerine benzetiyorum: Yıl boyu kendini göstermek ya da göze girmek için çırpınan çocukların kişisel tatmin balosu. Gazze'deki soykırıma, Ukrayna'daki bitmek bilmeyen savaşa, Afrika'daki iç çatışmalara, açlık ve susuzlukla karşı karşıya kalan milyonlarca insana dair somut bir çözüm önerisi duyan var mı Şahsen ben duymadım. ABD Başkanı Trump gerçek bir şovmen gibi bir sağa çatıyor bir sola, akabinde diplomasi ve nezaket kurallarını yerle yeksan edercesine konuşuyor. Kahkahalar atılıyor, şoklar geçiriliyor. Türkiye gibi gerçekten insanlığın dertleriyle dertlenmiş birkaç ülke dışında herkes bu tiyatronun gönüllü figüranları gibi. Maalesef... Dost acı söyler...

Fransız sinemacı Guy Debord'un artık klasikleşen kitabı"Gösteri Toplumu"nda şöyle bir tespit vardır:"Gösteri toplumunda kurtuluş vaatleri de gösterinin bir parçasına dönüşür..."Ne kadar doğru. Savaşları çıkaran, çatışmaları tırmandıran zihniyetlerden bunlara çare bulmasını bekliyoruz. Gösteriyi hazırlayan onlar, sahneleyen onlar, kurtuluş reçetesi diye pazarlanan kısır döngü siyasetlerinin üreticileri de onlar. Katil, soykırım ve savaş suçlusu Netanyahu'nun durdurulması gerektiğini söyleyen kişiler aynı Netanyahu ile BM'nin arka kapılarında silah, ham madde ve daha onlarca kalem ürün satma pazarlıklarına girişiyorlar...

Tamam, devletlerin dostları değil menfaatleri vardır ancak menfaatlerin sınırını bu kadar esnek çizmek doğru mu 2025 yılında Gazze'de yüzlerce çocuk açlıktan öldü, ölüyor. Hangi menfaat, hangi"Raison d'etat"böyle bir canavarlığı lanetlemenin önünde engeldir Dünyanın herhangi bir çatışma bölgesinde doğup büyüyen ve ilerleyen yılların müstakbel yöneticileri olacak çocuklara uluslararası ilişkileri böyle mi miras bırakacaklar O çocukların büyüyüp öğrendikleri"Düzende"ne kadar barışçı ve yapıcı olmaları beklenebilir

Gördünüz mübakın, Gazze'deki soykırım sadece dün ve bugünün meselesi değilmiş. Netanyahu ve cinayet şebekesi, onlara destek veren liderler ve ülkeler aslında gelecek nesillerin insani bakışını, merhamet duygularını, adalet hislerini de katlediyorlar. Bugüne kadar hep geçmişteki soykırımları konuşup yorumlamıştık (Holokost, Ruanda vb.) Şimdi en tehlikelisi henüz başımıza gelmemiş olandır. Geleceği inşa edecek yeni nesillerin bilincine soykırım yapılıyor. Böyle bir gelecek tasavvurunda yaşamayı ne bizim evlatlarımız ne başka ülkelerdeki çocuklar asla hak etmiyorlar. Geçmişi, şimdiyi ve geleceği kapsayan dünyanın ilk üç kuşaklı soykırımını durdurmamız gerekmekte. Ama maalesef gidişat tam tersi yönde ilerliyor. Başkan Erdoğan