Son holding operasyonları büyük bir ezberle yakından takip ediliyor ve aynı ezber bir takım çıkarımları da beraberinde getiriyordu. "Medyaya kayyum" manşetleri atıldığında sektörden birçok isim için durum netti...
"Ciner'in medyasını elinden aldılar ama yine de parasını ödettiler. Bak para ödemesi bitti, devir tamamlandı, hop çöktüler yeni patronlara..."
Bu tez ortadan ikiye bölündü, bir anlamı kalmadı.
ünkü operasyonun Ciner ayağının da yapılacağı anlaşıldı, gözaltı kararları ve yeni kayyumlar peşi sıra geldi.
Belki de Ciner'in bir medya grubunu alacağı yönündeki dedikodular kararı vermede etkili olmuştu.
Bitmedi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan tartışmaların gölgesinde gittiği ABD'de Trump ile görüştü. Pembe tablo anlatılarak yurda dönüldü. Tam iç siyasette çok kullanışlı bir gündemin içinden geçmekteydik ki...
Hakan Fidan çıktı ve bir gerçeği faş etti.
Dışişleri Bakanı Fidan, pembe tablonun siyah yönünü göstererek "ABD'nin vermediği motor" üzerinden yerli ve milli meselesini tartışmaya açtı.
Peki Fidan'ın açıklamasından kim rahatsız olacaktı
Yerli, milli, savunma, sanayi derken... Elbette bunun en önemli savunucuları, medyada görünür olanları...
Belki Bayraktar, belki Albayrak, belki Bilal Erdoğan.
Bir takım iç mücadelelerin görünür kılınması Erdoğan'ın işine gelmez. Onları tartıştırmayı ve yarıştırmayı sevse de bunu sadece kendisi açısından "yönetimsel" olarak faydalı bulur.
Daha önce de Ağbal ekibiyle Albayrak'ı karşı karşıya getirmiş ve birbirleri hakkında söylediklerinden çok şey öğrenmişti.
Bu kez kavga kontrolden biraz çıkmış gibi...
Anlayacağınız yine teori çöktü. Pembe tablo yerini pembe dizi gibi entrikalara bıraktı.
Burası Türkiye, üç günde bir teori büken ülke.
"Ne olacak" sorusuna ise kısa sürede yanıt beklenmemeli. Klikler biraz içe gömülecek ve aslında bu kavganın ne kadar da medya uydurması olduğunu savunarak ilerleyecek.
Bir sonraki hesaplaşmaya kadar.
Transfer bitti diyen yanılırHayrabolu Belediye Başkanı'nın CHP'den istifasıyla son dönemdeki transfer dedikoduları yine konuşulur oldu. Halbuki bunları neredeyse isim vererek aylardır, önceden yazıyorum.