Hiçbir şey demiyor, konuşmuyor. Partinin başına geçmek istediğini düşünüyorum. Öyle bir niyeti olduğunu zannediyorum. Ama çok kötü olur, sokağa çıkamaz. Yıllardır Ecevit'ten sonra çok çalışkan özverili çok cesur bir lider buldu CHP." Bu sözleri başka kim söylese "tehdit" olarak algılanır, öyle pazarlanır, öyle tartışılırdı.

Bugünlerde CHP'yi konuşmayı seven ama düzlükte asla yüzüne bakmayacak kimi medya kuruluşları da balıklama atlardı. Vileda sopalarıyla uzun analizler yapılır, CHP'nin eski genel başkanının nasıl tehdit edildiğini konuşup, Emniyet'e ihbarlar yağdırıp, gecesine de evinin önünde bir destek eylemi organize edilirdi. Geceye varan uzun canlı yayınlarda partisinden kovulan kimi simalar boy gösterir, aslında kendilerinin de nasıl ötelendiklerini büyük mağduriyetler eşliğinde anlatırlardı.

Ancak söyleyen kişinin kimliği, yaşı, mevkii, makamları, devlet terbiyesi hatırlanınca bunların hiçbiri yapılamadı...

Hikmet etin. Diyarbakır Lice'den başlayan bir hayat hikayesi...

Siyasal Bilgiler'den ABD'ye uzanan bir eğitim macerası...

Derken DPT yılları, ekonomik planlama dönemleri ve ODTÜ'de eğitim verdiği yıllar...

Siyasete geçiş, milletvekilliği, meclis başkanlığı, başbakan yardımcılığı, bakanlıklar, genel başkanlık, yeni parti girişimi, NATO görevi...

Hikmet etin, yazının girişindeki o sözleri işte tam da böylesi bir geçmiş ile böylesi bir ağırlıkla söylüyor.

O ağırlığın yanından geçemese de, kendi özgül ağırlığını dahi yok etmek isteyen Kemal Kılıçdaroğlu'na ithafen...