ANALİZ
Zirvede bırakacak belki de etrafı onu bırakmıyor ki !Yerel seçimden bu yana iktidarın dengesi çok bozuldu.
2023 seçiminde eğrisi doğrusuna denk geldi Erdoğan seçimi az farkla kazandı.
Erdoğan kıl payı kazanmasına rağmen yine de eline güçlü bir koz geçirmişti.
Aldığı yüzde 52'lik oya güvenerek "Milli irade arkamda" deme şansı buldu.
Buna karşı 2024 yerel seçiminde durum şiddetle aleyhine döndü.
Kıl payı "milli irade" silahına sarılan Erdoğan ve koalisyon ortakları bu seçim sonucu ile yüzde 40'a düşerken toplumsal muhalefet yüzde 60'a çıktı.
Son kamuoyu araştırmalarına göre toplumsal muhalefet yüzde 70'i bulurken Erdoğan'a destek koalisyon ortaklarıyla birlikte yüzde 30'a indi.
İşte Erdoğan'ın ve iktidarın dengesini bozan bu.
Erdoğan ilk başlarda durumu gördü ve daha temkinli adım atmaya karar verdi.
Önce Kılıçdaroğlu üzerinden bir "yumuşama" atağı başlatmak istedi.
Kılıçdaroğlu buna yanaşmayınca bu kez direk Özgür Özel üzerine yürüdü.
Sabah gazetesi ve Yavuz Donat kullanılarak Özel'in ağzından "Elbette Erdoğan'la görüşürüm" sözü alındı.
İlk iki görüşme hayli olumlu geçti, toplumda da bir ferahlama görüldü.
Ancak Erdoğan için olmasa da yakın çevresi için durum farklı.
Onlar bir iktidar değişikliğinden, demokrasiye geçilmesinden çok rahatsızlar ve açıkçası korkuyorlar.
Çünkü bir iktidar değişiminde mutlaka hesap sorulacağını biliyorlar.
Bu nedenle Erdoğan'ı saran bir küçük çevre yumuşamanın anlamsız olduğunu, iktidarın gerginlikten beslendiğini Erdoğan'a kabul ettirdi ve sertlik yeniden başladı.
Şu an itibarıyla gerek Erdoğan gerek yakın çevresi iktidarın hızla sona koştuğunun farkında.
Bunu durdurmak ya da yavaşlatmak için var güçleriyle iktidara tutunmaya ve oluşturulan sertlik ortamıyla toplumun bir bölümünü yine kendilerine çekebileceklerine inanıyorlar.
Çare mi
Bana göre değil.
Nitekim AKP'nin bilinen isimleri de artık bu görüşü paylaşıyor ve kaçınılmaz sonu dile getiriyor.
Son örnek Metin Külünk.
12 punto isimli youtube kanalında Özge Uzun'un sorularını yanıtlayan Külünk "Mutfak çözülemezse 2025'te erken seçim konuşulur. Sokak artık 'Cumhurbaşkanı iyi, çevresi kötü' söylemini aştı. Sokak artık Cumhurbaşkanımızı tartışıyor" dedi.
Külünk'ün programındaki sözlerinden bazı başlıklar şöyle;
'Zirvede bırakmalı'
'2025'te bu ülke erken seçimi ko-nu-şur'
'31 Mart'tan sonra sayın Erdoğan'ın sosyolojisi eriyor'
Metin Külünk'ün sözleri dün çok yankı yaptı, gerçi bugünlere gelinmesinde Külünk'ün de katkısı çok ama anladığım kadarıyla pek çok kişi gerçekleri ancak dışlandıkları, kapı önüne kondukları zaman söylüyor.
Peki Erdoğan Külünk'ün bu sözlerine kulak asar mı
Asar asmasına da o çevresi oldukça bir şey söyleyemez.
Çünkü bu gerçeği zaten kendisi de biliyor ve bütün hesabını kazasız belasız işi sonlandırmanın çaresini bulmak için yapıyor.
DEDİKODU
Bir anda Berat Albayrak sürprizi çıkabilirYazacaklarım, başlıktaki gibi dedikodudur, ama güçlü bir dedikodudur.
Bugüne kadar verdiği bilgiler doğru çıkan bir kaynağımdan aldığım bilgiye göre çok kısa süre içinde Berat Albayrak'ı Erdoğan'ın kabinesinde görebiliriz.
Peki damat Bey'in görevi ne olur
Kulislerde "Mehmet Şimşek'in yerine gelecek" sözleri var ama bence şimdilik bunu göze alamazlar.
Şimşek yoksul halk adına değil yabancı finans kuruluşları adına çalıştığı için şu anda at değiştirilmez.
Buna karşı Berat Albayrak ekonomiden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı olabilir.
Ya da eskisi gibi Maliye ve Hazine ayrılır.
Aldığım bilgiye göre Erdoğan'ın çok yakın çevresi Berat Albayrak'ın kötü giden ekonomiye moral kaynağı olabileceğini, Mehmet Şimşek'in yanı sıra Albayrak'ın da ekonomide yer almasının piyasaları ferahlatabileceğini söylüyormuş.
BUNU YAZMAK GEREK
"Magandanın gazabı savcıyı yendi" yazısı bu kez kötü bittiGeçen hafta pazartesi günü bu köşede "Magandanın gazabı savcıyı yendi" başlıklı bir yazı yazmıştım.
Özetle şuydu; Bir savcı taksiye bindikten sonra gideceği yeri söylüyor ama taksici "Oraya gitmem, in aşağı" diyor. Savcı önce biraz tartışıyor sonuç alamayınca savcı olduğunu söylüyor. Taksici "savcı mavcı anlamam" diye araçtan inip savcının üzerine yürüyor, savcı birkaç saniyelik hesap yaptıktan sonra "değmez" diyerek taksiden iniyor.
Savcıyı frenleyen bu tür magandalara karşı hiçbir şey yapılamaması.
"Her gün böyle çok sayıda dava geliyor önüme, sonuç mağdurun aleyhine oluyor" diye düşünen savcı kendi kariyerini düşünerek sessiz kalıyor.
O gün kazasız belasız bitmiş ama Cuma akşamı yaşanan bir olay kanlı oldu.
Haber şu; Fenerbahçe-Alanyaspor maçının ardından aracıyla otoparktan çıkmak isteyen Yargıtay CumhuriyetSavcısı Necip Cem İşçimen,saldırıya uğradı. Otopark çıkışında gişe görevlisinin gün sonu alımı yaptığı sırada, beklemek zorunda kalan savcı, arkasında bekleyen sürücünün kornaya basması üzerine uyarıda bulundu. Ancak uyarıya sinirlenen sürücü, savcıyı darp etti. Saldırgan, yere düşen Savcı İşçimen'i defalarca yumruklayarak ağır şekilde yaraladı. Saldırıyı gerçekleştiren şahsın, daha önce 7 ayrı suçtan kaydı bulunduğu öğrenildi.
Bir savcı, üstelik yargıtay savcısı bu kez "değmez"