Yok artık, Narinden bile İslam ve Türkiye düşmanlığı çıkardılar

ANALİZ

Yok artık, Narin'den bile İslam ve Türkiye düşmanlığı çıkardılar

Diyarbakır'da Narin çocuğun vahşice öldürülüp torbaya konarak dere kenarına saklanması bütün Türkiye'nin, insanlığın vicdanını sızlattı.

Ama daha da vahim olan iktidarın bu konudaki duyarsızlığı.

Ve üstüne bu korkunç olayı saptırıp farklı algılar yaratmaya çalışılması.

Artık her şey ortada...

Rezil bir aile içi ilişkisi var.

Feodal yapının iktidarla bütünleşmesi ile oluşturulan büyük bir zenginlik var.

Cinayet var.

Herkesi korkutup sindirme ve susturma var.

Devlet görelilerini baskı altına alıp oyalamak var.

Var oğlu var yani.

Şimdi bir de zeytinyağı gibi üste çıkma çabaları var.

Türkiye bir küçük kızın katledilmesine ağlarken iktidar mensupları ve yandaşlar olayı çarpıtarak bundan bir "İslam ve Türkiye düşmanlığı" çıkarmaya çalışıyor.

AKP'li bir yazar cinayetin detaylarını anlattıktan sonra bakın ne diyor;

"Ama iş, bütün Türkiye'de, Kur'an kursu üzerinden İslam'la Savaş cephesine dönüştürülüyor. PKKDEM mensupları da, bu iş üzerinden İslam'la savaş fırtınaları estirenler de katil!"

Cinayet üzerinden bir kurgu planlandığını ileri süren bu yazar "Türkiye rehin alınıyor. Günlerdir bütün ülke Narin konuşuyor, canlı yayınlar, kriz yayınları yapılıyor. Sonuç itibariyle hepsi PKK için gündem oluşturmuş oluyor! Muhtar amcanın gizli ilişkisi, muhtar amca ve ortaklarının vahşi cinayeti ile PKK terörü birleşiyor" diyor.

Herkesin bu olayla zehirlendiğini söyleyen bu kişi ardından şunları ekliyor; "Hepimiz bir psikolojik operasyona maruz bırakılıyoruz. Türkiye batmış, bitmiş, her şey kötü, devlet ve millet çökmüş psikolojisi inanılmaz bir incelikle işleniyor. Bütün ülkeye zehir saçılıyor! Evet, PKK bir çocuk daha öldürmüş oluyor! Hepimiz zehirlendiğimizle ortada kalıyoruz!"

Pes.

Bu kadarı da olmaz ama oluyor işte.

İşlenen cinayetteki iğrenç ilişkilerin ortaya saçılmasını örtbas etmek ve kimi dinci çevreleri de bastırmak için böyle bir oyuna kalkacak kadar alçalabiliyorlar.

Türkiye'de yaşamak, ahlak ve vicdan sahibi olmak, namuslu dürüst davranabilmek ne kadar zor hale geldi böyle.

İnsan insan olmaktan utanıyor artık.

BUNU YAZMAK GEREK

Tahminim tuttu, MİT Erdoğan'a rapor göndermiş

Teğmen olayının artık nereye varacağı aşağı yukarı belli oldu.

Erdoğan'ın bir anda tavır değiştirip "O kılıçlar kime çekildi, bunun hesabını soracağız" açıklamasından sonra artık sonuç belirlenmişti aslında.

O teğmenlerden çoğunun başı artık ciddi derttedir.

Muhtemelen subaylık yapamayacaklar.

Erdoğan'ın ani dönüşünden sonra şu tahminde bulunmuştum;

"Erdoğan ilk başta olayı fazla büyütmek istemedi. Hatta teğmenler üzerinden yapılan darbe söylentilerine de karşı çıktı. Ama bir anda değişti ve karşı saldırıya geçti. Muhtemelen MİT ya da bir başka istihbarat birini teğmenlerin arkasında darbecilerin olduğunu ileri sürdü."

Benimki bir tahmindi.

Sarayda Erdoğan'ın, demokratik yollardan gitmesine asla razı olmayan şahinler grubu var, onlar yumuşamaya da karşı çıktılar, gerginlikten beslendiklerini bildikleri için kutuplaşmanın devam etmesi gerektiğine inanıyorlar, Erdoğan'ın teğmen olayında alttan almaması gerektiğini düşünüyorlar.

İşte bunun için ellerinde makul bir gerekçe olması gerekiyordu.

İşte bu tahminin doğruluğunu sarayın trollerinden Cem Küçük dün açık etti.

Küçük MİT'in Erdoğan'a bir rapor gönderdiğini ileri sürerek "Harp Okulu'ndaki bazı komutanların hükümet aleyhine faaliyet yürüttüğü tespit ediliyor. Kılıçlı yemin önceden tasarlanmış. 300 kadar teğmen planlı bir şekilde bu işe katılıyor. 650 teğmen bu işe girmiyor" dedi.

Cem Küçük en az 40 teğmenin hemen ordudan atılacağını tahmin ettiğini de söyledi.

SOSYAL MEDYA

Teğmenler olayının unutturdukları

Her ne kadar teğmen olayının bizzat AKP'nin bir tezgâhı olduğu görüşüne katılmasam da bu olayın bazı konuların üstünü örttüğünü kabul ediyorum.

Bana göre bu olayı iktidar planlamadı ama gelişmeleri iyi kullanıp bambaşka bir algı yarattı.

Önceki gün sosyal medyada gördüğüm "neleri unuttuk" başlıklı yazıyı sizle de paylaşmak istedim;

1- Generallerin Hizbullah lideriyle verdiği poz unutturuldu.

2- TSK'nın içinde gerçekten bağımsız ve tarafsız askerlerin olduğu algısı yayıldı.

3- Bu teğmenlerin hepsinin AKPMHP referansıyla teğmen yapıldığı unutturuldu.

4- SADAT'ın kurucusu Adnan Tanrıverdi'nin 3 yıl boyunca harp okullarının mülakatlarını yapması unutturuldu.

5- TSK'nın tamamen siyasallaşması unutturuldu.

6- Askeri okulların ve savaş yaralanmalarında uzman olan GATA'nın kapatılması unutturuldu.

7- Sosyal bilgiler mezunu ve yandaş Sabah gazetesinde yazılar yazan Erhan Afyoncu'nun, hiçbir bilgisi olmadığı halde Milli Savunma Üniversitesi'ne rektör yapılması unutturuldu.

8- Geyve'de bir camide imamlık yaparken "Zekat Fonu Örneği" başlıklı akademik tezi sonrası doktor unvanı alan Niyazi Gümüş'ün, Milli Savunma Üniversitesi'ne öğretim görevlisi olarak atanması unutturuldu.

9- Teğmenleri yetiştiren Milli Savunma Üniversitesi'nin akademik kadrosunun çoğunun SADAT tarafından belirlenmesi unutturuldu.

10- TSK'nın saray rejimi tarafından darmadağın edilmesi unutturuldu.

11- SADAT kurucusu Gürcan Onat'ın "Yıllarca Askeri mülakatlarda görev aldım" sözleri unutturuldu.