Futbol yüzünden birbirine girenlere harika bir yazı!

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Futbol yüzünden birbirine girenlere harika bir yazı!

Eylül ayının ortalarında sosyal medya hesaplarımdan birine gelen yazıyı hüzünle ama bir o kadar da keyifle okumuş ve bir kenara koymuştum.

Yazı çok büyük bir futbolcunun ölüm yıl dönümü nedeniyle gönderilmişti.

Yazarını çok aradım ama bulamadım.

Yazarı bir gazeteci, 70'li yılların ortasından söz ediliyor, büyük futbolcu "abi" diye hitap ettiğine göre ondan daha ileri yaşta olduğu belli.

Futbolda yaşanan son olaylar üzerine aklıma bu güzel yazı geldi.

Hem bir büyük futbolcuyu analım hem de futbol için birbirine giren "fanatik kara gözlü" sözde futbolseverlere de geçmişte futbolculuğun ve taraftarlığın ne olduğunu hatırlatalım diyerek bu yazıyı size de sunuyorum.

Haydi okuyalım;

70'li yılların ortaları..

İzmir'de Güneş Gazetesi'nde çalışıyorum..

Bir hafta sonu O'nunla birlikte Denizli'de maça gidiyoruz..

Uçağın olmadığı yıllar.

Mecburen karayolu.

Otoban da yok.

4 x 4 de.

4 saat gidiş, 4 saat dönüş.

O arkada, ben önde şoförün yanında.

Yol boyu futbol, gırgır, şamata.

Bir ara bağırdı.

"Sağa çek abi."

Çektik.

Bir çiçekçi dükkânı.

Dışarıda yüzlerce saksıda çeşit çeşit çiçek.

İndi.

Çiçeklerin hepsine tek tek baktı.

Ama birini uzun uzun inceledi.

Kokladı.

Toprağını yokladı.

Sonra dükkân sahibini çağırdı.

"Bu çiçek sulanmamış abi" dedi.

"Bu çiçeği sula, dönüşte bakacağım."

Dükkân sahibinin şaşkın bakışları arasında tekrar yola koyulduk.

Denizli'de maçı izledik.

Gazeteye yorumlarımızı yazdırdık.

Dönüşte yine uğradık çiçekçiye.

Yine baktı o çiçeğe.

Yine dükkân sahibini çağırdı.

"Sulamışsın abi" dedi.

Sonra sordu.

-Evli misin

-Evet.

-Al bu parayı, bu akşam karına çiçek götür.

-Estağfurullah!.. Olur mu öyle şey abi.

-Olur abi.. Ben ne diyorsam sen onu yap.

Zorla bir miktar parayı çiçekçinin cebine koydu.

Tekrar yola koyulduk.

Arkaya oturdu.

"Sevdim bu çiçekçiyi abi" dedi.

Bir saat falan yol aldık, karnımız acıktı.

"Aç ayı oynamaz abi" dedi.

Yol üstü bir salaş meyhanede durduk.

Köfte, piyaz ve rakı.

Demlenirken içeriye bir milli piyangocu girdi.

Baktı piyangocuya.

"Bana onluk bir seri ver abi" dedi, "Ama param yok, sonra veririm."

Piyangocu "Canın sağ olsun kaptan. Senden para isteyen mi oldu" diye cevap verdi.

Yüzünde bir tebessüm belirdi.

"Seni denedim ben abi" dedi.

Biletleri aldı, parasını ödedi.

Sonra piyangocuyu masaya oturttu.

Hal hatır sordu.

Bir duble rakı ve köfte ikram etti.

Adamı uzun uzun dinledi.

Sonra birden "Meyhanede herkese benden birer piyango bileti ver abi" dedi.

Piyangocu biletleri, O da paraları verdi.

Yedik, içtik, güldük.

Karnımız doydu, tekrar yola koyulduk.

Arkaya oturdu.

"Piyangocuyu sevdim abi" dedi.

Sonra uyumaya başladı.

Arabayı aynı zamanda foto muhabirliğimizi yapan Mustafa Yurt sürüyordu. Ben bir yandan Mustafa ile sohbet ederken, bir yandan arkada uyuyan O'nun çiçekçi ve piyangocuya yaptıklarını düşündüm yol boyu.

İzmir'e vardığımızda hâlâ uyuyordu.

Evine bıraktık.

O güzel adamdı...

Adam gibi adamdan öte.

O özel adamdı.

O halkıyla yaşayan, halkıyla sevinen, halkıyla üzülen adamdı.

Kimse korkudan etliye sütlüye karışmazken, O Deniz Gezmişler için imza toplayan adamdı.

O bir kraldı.

Bugünün yaldızlı yıldızlı şeytanlarına örnek ola.

O Metin Oktay'dı. Saygı ve rahmetle...

354 MAÇTA 314 GOL ATTI:
Türk futbolunun Taçsız Kral'ı olarak anılan Metin Oktay çıktığı 354 resmi maçta toplam 314 gol atarak kırılması güç bir rekora imza atmıştı. 1936 yılında doğan ve 1991 yılında henüz 55 yaşında hayata veda eden Metin Oktay uzun yıllar Galatasaray formasını taşımış bir dönem İtalya'da da top koşturmuştu.

KOMİK

Utanmazlığın dibe vurduğu saçmalamalar

Bayramda İstanbul bir kalabalık ve trafik kâbusu yaşadı.

Oysa bayramdan önce medyada "İstanbul boşalıyor, kavimler göçü başladı" türü haberler vardı.

Böle olunca herkes sandı ki İstanbul bayramda çok sakin geçecek.

Oysa tam tersi oldu.

Yaklaşık 250 bin araç İstanbul'u terk ederken normal günlerde gezmeye çıkmayan milyonlarca insan caddeleri doldurdu.

Yine normal zamanda trafiğe pek çıkmayan yüzbinlerce araç da yollara döküldü.

Köprülerin ve toplu ulaşımın