Can Yücelin Tansu Çillere yazdığı şiir

ACAİP YAZILAR

Can Yücel'in Tansu Çiller'e yazdığı şiir

Geçen hafta sosyal medyada gördüğüm bir paylaşımı okurken çok şaşırmıştım.

Konu Tansu Çiller ve şimdi artık aramızda olmayan büyük şair Can Yücel'le ilgiliydi.

Paylaşım özetle şöyleydi;

Tansu Çiller bir tarihte Datça'ya gider.

Can Yücel de orada yaşamaktadır.

Yücel'in de Datça'da olduğunu öğrenen Çiller "Can beyi buraya çağırın" der.

Korumalar hemen Can Yücel'in evini bulular, kapıyı çalarlar ve karşılarına çıkan Can Yücel'e "Başbakan sizi çağırıyor, hemen gidelim" derler.

Can Yücel de Çiller'in kaldığı yere gider.

O zaman başbakan olan Tansu Çiller, Can Yücel'e ikramda bulunur sonra da "Siz çok büyük bir şairsiniz, benim için de bir şiir yazar mısınız" der.

Can Yücel de şu dizeyi söyler;

"Sarı saçlı güzel kadın Sarı saçlı güzel kadın Anasını ..... vatanın"

Bunu okuyunca gülümsedim.

Çünkü uzun yıllar önce dinlemiştim bu hikayeyi.

Böyle değildi.

Ama üzerinde durmadım.

Sonra bir baktım "malumatfuruş" adlı bir site bunu yalanlamış.

Malumatfuruş sosyal medyada yayılan ve bazı paylaşımları araştırıp inceliyor ve doğru olup olmadığını ilan ediyor.

Sonra Ahmet Hakan'ın köşe yazısını gördüm.

O da bu hikayeyi yalanlamış.

Dayandığı nokta da son yıllarda "Can Yücel'in şiiri" diye çıkan pek çok paylaşımın aslında sahte olması.

Şimdi gelelim benim bu konudaki tanıklığıma.

Söylediğim gibi bu hikayeyi daha önce duymuştum.

Kaç yıl geçti aradan hatırlamıyorum, Can Yücel 1999'da aramızdan ayrıldığına göre demek ki daha önce duymuşumdur.

Olay aslında Datça'da geçmiyor.

Tansu Çiller bir tarihte Kıbrıs'a gidiyor.

Resmi temaslarda Rauf Denktaş'la da bir görüşme var.

Denktaş cumhurbaşkanlığı konutunda Çiller'e bir yemek veriyor.

O sırada Kıbrıs'ta bir sanat etkinliği var, bu nedenle bazı sanatçılar da yemekte.

Bunlardan biri de Can Yücel.

Rauf Denktaş, Tansu Çiller'i Can Yücel'le tanıştırıyor.

Çiller bu büyük şairle tanışmaktan heyecan duyduğunu söylüyor ve "Can bey olağanüstü şiirleriniz var acaba benim için de bir tane şiir yazar mısınız" diye soruyor.

Bu soru masadakilerin gülüşmesine neden oluyor, Rauf Denktaş'ın yüzü hafif asılıyor.

Can Yücel'i tanıyanlar hatırlayacaktır, çok "davudi" bir sesi vardı.

Gür sakallarını sıvalıyor, biraz düşünüyor ve "Sarı saçlı güzel kadın" diyor.

Biraz duraksıyor sonra yine "Sarı saçlı güzel kadın" diyor.

Çiller merak ve heyecanla gözlerini Can Yücel'den ayıramadan bekliyor.

Can Yücel biraz yutkunup "Sarı saçlı güzel kadın, sarı saçlı güzel kadın, anasını ..... vatanın" deyiveriyor.

Tansu Çiller bir anda donup kalıyor, masadakiler gülmekle şaşkınlık arasında birbirlerine bakıyorlar.

Denktaş anında "Ah bu Can Yücel, sen yok musun sen, mutlaka yaparsın şakanı" deyip şimdi hatırlamıyorum bir Kıbrıs konusuna geçip durumu kurtarıyor.

Bu benim "o gün masada olduğunu söyleyen" dostumun anlattıklarıydı.

Gerçekten kim olduğunu hatırlamıyorum ama hiç unutmadım bugüne kadar ve pek çok yerde de anlattım.

Çiller bunu yalanlamış, çok normal tabii.

Ama şunu belirtmek isterim, şimdi farklı anlatılsa bile bana göre olay gerçektir.

BUNU YAZMAK GEREK

"Bunlar bana miras kaldı" denince sanki akan sular duruyor

Günlerdir Erdoğan'ın Ankara adaylığı için atadığı Turgut Altınok'un mirası konuşuluyor.

Nasıl konuşulmasın ki, Altınok öyle bir mal varlığı açıkladı ki yok yok.

Hatta "meğer Ankara'nın tapususun yarısı Turgut beydeymiş" esprileri bile yapıldı.

Turgut Altınok önce "Mal varlığımı canım istediğinde açıklarım" demişti.

Sonra birkaç şey söyledi ama bunu da "Mülk benim değil, mülk Allah'ındır" diye açıkladı.

Sonunda listeyi verdi.

Listeye bakınca Turgut Altınok'a ait sayısız arsa ve tarla görünüyor. Ne arabası var ne bankada parası.

Zaten mirasmış bu bütün mal varlığı.

Nasıl mirassa artık. Bu tür "Bu mal varlığı bana miras" lafını çok kere duyduk.

Bir mal varlığı miras olunca sanki akan sular duruyor.

Herkes ağız birliği ile "Mirasmış canım, ne var bunda" diyor.

İyi de bu mirası bırakan nasıl kazanmış acaba, orası nedense hiç merak edilmiyor.

Benim bu mal varlığında dikkatimi çeken bir başka konu daha var.

Turgut Altınok "Siyasete girdikten sonra mal varlığım hiç artmadı hatta azaldı" demiş.

Bu da çok garip.

Çünkü miras yoluyla da olsa kendine kalan mal varlığı anormal büyüklükte.

Akıl var izan var, bunca mal varlığı olan biri nasıl olur da 33 yıl boyunca tek mal bile edinmez.

İşin doğasına