Bizde yaşanan tersine Mamma Mia

ACAİP YAZILAR

Bizde yaşanan tersine Mamma Mia

Son günlerde hemen herkesin konuştuğu bir konu var.

Ortada 4 genç kız var.

Biri Duygu ve ikizi Sevgi, diğerleri de Dilara ve Furaye.

Bir de bu dört kızın annesi Suphiye Ormancı.

Kızlardan ikiz olanlar ile daha önce tanışmıştık.

Bu kızlar babalarının Metin Akpınar olduğunu ileri sürmüşlerdi.

Meğer zaten Metin Akpınar çok önceden bu kızlarla tanışmış, babalığını kabul etmiş.

Bu olay küllenmişken bu kez kızlardan Dilara'nın babasının çok ünlü bir gazeteci olduğu iddiaları ortaya atıldı.

Bu kızın babasının Uğur Dündar olduğu söylentileri çıktı ama Uğur Dündar hemen açıklama yaparak konunun daha önce ortaya atıldığını, yapılan DNA testinden sonra kendisinin baba olmadığının ortaya çıktığı konuyla ilgili dava açıldığını ve bunun da haziran ayında görüleceğini açıkladı.

Uğur Dündar olmayınca yeni bir baba arayışı başladı, bu kez ünlü bir ses sanatçının adı atıldı ortaya, en son olarak da bir medya patronu dedikodusu yayıldı ortalığa.

Milletin ağzında laf mı yok, herkes konuşuyor da konuşuyor.

Bakalım önümüzdeki günlerde bu olayla ilgili daha kimlerin adı geçecek.

Açıkçası bu olay beni pek ilgilendirmiyor, ama ister istemez ben de maruz kalıyorum.

Ama olayı okurken aklıma devam filmi de çekilen Mamma Mia filmi geldi.

Mamma Mia efsane topluluk Abba'nın en sevilen şarkılarından.

Zaten filmde Abba'nın neredeyse bütün şarkıları çalınarak bir senaryo yazılmış.

Konu ilginç.

Merly Streep genç kızlığı sırasında iki arkadaşıyla bir vokal grubu kuruyor, Yunan adalarından birine geliyorlar, burada şarkı söylüyorlar.

Bir süre sonra tekrar adaya gelen Merly Streep ahırdan bozma bir evi alıyor.

Bu süreçte 3 gençle tanışıyor ve bir hafta içinde bu üç gençle ilişki yaşıyor.

Değişik nedenlerle aslında çok romantik de ilişki yaşadığı bu üç gençten de ayrılıyor.

Ama hamile kalıyor ve kız çocuğu oluyor.

Genç anne kaldığı Yunan adasında çocuğunu büyütüyor, burada aldığı evi bir otele çeviriyor ve mütevazı bir hayat kuruyor kendine.

Kızına da babasının öldüğünü söylüyor.

Taaa ki kızı 18 yaşına geldiğinde gerçeği açıklıyor "Senin baban yaşıyor ama kim olduğunu bilmiyorum, üç aday var" diyor.

Genç kız adlarını öğrendiği bu üç erkeği arayarak doğum günü partisi için adaya davet ediyor.

Bu üç erkeğin de "baba olduklarından" haberleri yok, ama büyük bir heyecanla adadaki partiye geliyorlar.

Üç erkek de aslında Merly Streep'le müthiş duygusal anlar yaşamışlar ve onu asla unutmamışlar.

Her biri kendi düzenini kurmuş, her biri başarılı ve varlıklı.

Üç erkek de genç kıza "gerçek babasının kendisi olduğunu" kanıtlamak için olağanüstü bir çaba harcıyorlar.

Sonunda gerçek baba ortaya çıkıyor.

Bu film ve çekilen devam filmi tv platformlarında var.

Hem müzikleri hem esprileri hem de güçlü oyuncu kadrosu ile harika bir film.

Bizde yaşananın tam tersi bir durum var ortada.

İzlerseniz çok eğleneceksiniz, bunu garanti ederim.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Eskiden futbolcuların bir nezaketi ve zarafeti vardı

Geçen hafta pazar günü Metin Oktay'ı anlatan bir yazı yayınlamış ve yazarını bulamadığımı belirtmiştim.

Ardından yazıyı gazeteci Sedat Kaya'nın yazdığını öğrendiğimi belirterek "Metin Oktay ve Lefter Küçükandonyadis ile yazdığı harika bir yazı daha var, onu da haftaya size sunmak istiyorum" demiştim.

İşte o yazı;

Eski bir fotoğraf karesi.

İki güzel insan birbirine bakıyor.

Metin Oktay ile Lefter Küçükandonyadis.

Borsanın değil arsanın futbolcuları.

Şöhretin, paranın çürütemediği iki yürek.

Temizliğin, efendiliğin, dürüstlüğün ve onurun iki temsilcisi.

Lefter çok yoksul bir ailenin çoçuğuydu.

Büyükada'nın en yoksulu.

Ne zorluklarla, baskılarla büyümüştü.

Toprak sahalarda ne köseleler çürütmüştü.

O köseleler ki, daha önce başkalarının kullandığı köselelerdi.

50 kez milli forma giymişti.

En fazla milli formayı giyen futbolcu olmaması için dönemin egemenleri Turgay Şeren'i daha çok milli yapmaya özen göstermişti.

İçine atsa da Lefter, hiç küsmemişti.

Milli formayla tam 21 gol atmıştı.

Atina'da Yunanistan'a da.

1955 yılının 6-7 Eylül katliamında evi saldırıya uğradı.

Linçten zor kurtuldu.

Yine de doğduğu topraklara hiç küsmedi.

Yıllar sonra, o olaylarla ilgili söyledikleri her şeyin özetiydi.

"Bana bunları sorma, başımı belaya sokacaksın. Hâlâ ağlarım babamın anlattıklarına. Babam garibanın tekiydi. 6-7 Eylül'de yaptıkları ayıp değil mi Olmaması lazımdı değil mi Nesini konuşacağız."

Metin Oktay da emekçi bir ailenin çocuğuydu.

Babası makina işçisiydi, annesi ev hanımı.

Kıt kanaat geçinenlerden.

O da arsada