?Yap da görelim derler adama

ANALİZ

"Yap da görelim" derler adama

Bütün sorunlar halledildi sıra Youtube'a geldi.

RTÜK başkanının "YouTube da ilgi alanımızda olacak, burada bir düzenlemeye hazırlanıyoruz" demesinden sonra iktidarın zihnindeki şablon da ortaya çıkmaya başladı.

RTÜK Başkanının sözlerini dinledikten sonra Flashhaber TV'de yaptığım yorumda "Ebubekir Şahin YouTube'u da denetim altına almak istiyor ama, buna RTÜK başkanı olarak yetkisi yok, bunun için meclisin RTÜK kanununu değiştirmesi gerek" demiştim.

Sanıyorum Şahin bu çıkışının hatalı olduğunu gördü ve bir sonraki açıklamasında düzenlemenin yeni yasa çıkarılarak yapılacağını söyledi.

Bir yandaş medya organı dün YouTube denetimi ile ilgili ilk taslağın nasıl olduğunu duyurdu.

Buna göre YouTube yayını yapmak isteyenle RTÜK'ten lisans almak zorunda kalacaklar.

Yani tıpkı televizyon ve radyo yayını gibi olacak, kişiler ya da kurumlar kendi başlarına YouTube kanalı açamayacak, RTÜK'ten frekans satın alacak.

RTÜK lisans almayan kanallara erişim yasağı getirecek.

Eğer yayınları başkanın hoşuna gitmezse lisans almış olsa bile bir YouTube kanalı kaldırılabilecek.

Lisans bedeli 643 bin lira olacak.

Her kullanıcı RTÜK'e aylık gelirinin yüzde 1.5'ini verecek.

RTÜK tıpkı radyo ve televizyonlara verdiği gibi YouTube kanallarına da para cezası uygulayabilecek.

RTÜK başkanının "rüya gördüğünü" yazmak istemem ama bunların olması mümkün değil.

Çünkü YouTube bütün dünyanın kabul ettiği bağımsız bir ortak yayın programı.

YouTube'un çıkış nedeni de "Kişi ve kurumların devletten izin almadan, bağımsız biçimde, bir gelir sağlayarak ya da bundan yararlanmayacak yayın yapmalarına olanak tanımak" diye tanımlanıyor.

Devletler YouTube yayınlarına karşı kendi hukuk kurallarını uygulayarak yaptırımda bulunabilirler elbette ama ana verici kaynağı bir başkasında olan sistemin içinden frekans satışı yapamazlar.

RTÜK başkanının ve tabii ki sarayın hedefi beğenmedikleri YouTube yayınlarını engellemek.

Ancak YouTube sadece siyasi konuşmalar yapan gazeteci ve akademisyenlerin platformu değil ki.

Bu platformda müzik, sinema, tiyatro, eğitim programı, tarih, din, bilim, spor, her türlü aktivite konularında binlerce yayın var.

Şimdi siz kalkıp bunların hepsine "benden frekans alacaksınız, şu kadar da para ödeyeceksiniz" demeye kalkarsanız dünyada gülünç olursunuz.

Sadece bir örnek vereyim.

Bugün YouTube'da basit yemek tarifleri veren sayısız kanal var.

Bunların her biriden 600 küsür bin lira frekans parası nasıl istenecek

YouTube'da binlerce hesap tek kuruş gelir almadan yayın yapıyor.

Gelir sağlayanlar ise vergilerini "otomatik" olarak ödüyorlar, çünkü vergi kaynağından kesiliyor.

Sonuç olarak RTÜK başkanının Youtube'u da denetleme hevesi göreceksiniz yasal bir temele dayanamayacaktır.

Ancak bence yapılan şudur;

Böyle bir tartışma açarak sadece muhalefet yapan kişilerin önünü kesecek önlemler alınacaktır.

Bu vergi artışı, sık sık yayına erişim yasağı konması, para cezası kesilmesi şeklinde olacaktır.

SOSYAL MEDYA

Millet uyandı, rakamlarla artık kandırılması çok zor

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sanki halkı ilgilendiriyormuş gibi ekonominin nasıl düzelmeye başladığını anlatıyor.

Ekonominin düzeldiği yok.

Doları baskılayarak sıcak para akışını sağlayıp günü kurtarıyorlar o kadar.

Bu arada büyük sermaye sahiplerinin dış borçlarının ödenmesini biraz kolaylaştırıyorlar.

Halkın durumu düzelmiyor açıkçası.

Selanik Platformu hesabının yöneticisi Kemal Şahin Talan enflasyon hesabını "hava sıcaklık durumuna" benzetmesi yaparak anlatmış.

İşin gerçeği bu değil mi

ÇOK GÜLDÜM

Abdülhamit hayranı vali keşke biraz da bilgili olsa

Erzurum valisi Mustafa Çiftçi AKP iktidarının iklimine uygun biçimde "2. Abdülhamit'in tahta çıkışını kutlama mesajı" yayınlamış.

Demokratik bir ülkede kendi kendini bitirmiş bir imparatorluğunun padişahların birinin tahta çıkışını kutlama komedisini bir kenara bırakalım, mesajdaki tarihi yanlışlar daha da komik.

Devletimizin bir valisinin tarihi gerçeklerden böylesine uzak açıklamasına üzülmemek elde değil.

Vali bey Duyunu Umumiye Abdülhamit tarafından devletin borç yükünü hafifletmek için kurulduğunu yazmış olsa bu kurum Osmanlıdan alacaklı Avrupa devletlerinin baskısı sonucu üstelikte Osmanlı devlet yapısından ayrı bir idare olarak kurulmuştu.

Valinin açıklamasında sanki Duyunu Umumiyenin yönetimi padişaha bağlıymış gibi anlatılıyor ama yönetim kurulu İngiliz, Hollandalı, Fransız, Alman, Avusturyalı, İtalyan borç verenlerin temsilcilerinden oluşuyordu.

Duyunu Umumiyenin kurulması ile Osmanlı mali bağımsızlığını kaybederken borçları azalmamış artmıştı.

Bu borçlar 1928 Paris Anlaşması'na göre Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Osmanlı genel borçlarından 1912 öncesi kısmının yüzde 62'sini, bu tarihten sonraki kısmının da yüzde 76'sını ödemeyi kabul etmiştir.

Ayrıca valinin yazdığı gibi Abdülhamit meclis açmadığı gibi anayasa da hazırlamamıştır.

Meclis İttihat ve Terakkinin gerçekleştirdiği 1908 Devrimi ile yeniden açılmış anayasa da İttihatçılar tarafından ilan edilmiştir.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Koltuk seçimi fiyatı yüzde 150 zamlanmış

Ekonominin iyiye gittiğini söyleyen iktidara bakarsanız piyasadaki fahiş fiyat artışları "fırsatçıların" marifeti.

Medeni bir ülkede fahiş fiyat fırsatçılığı olamaz, ancak devlet otoritesi zayıflamışsa kimileri bunu yapma cesareti gösterir.