Ters kelepçe, yalanı ortaya çıkardı

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Ters kelepçe, yalanı ortaya çıkardı

Gazze'deki insanlık dramı 7 Ekim 2023 günü Hamas'ın İsrail'e füze saldırısı ve teröristlerin otomatik tüfek ve bombalarla İsrail kentlerine baskın yapması üzerine başladı.

Bu saldırının ardından kendince "meşru müdafaa" hakkını kullanan İsrail, orantısız güç kullanarak Gazze'yi yerlebir etti.

Saldırılar sonunda şu ana kadar 30 binin üzerinde Filistinli genç, yaşlı, bebek, kadın öldü.

Dünya ayağa kalktı, devletlerin çoğu İsrail'in yanında yer alırken bu ülkelerin kamuoyları ise İsrail'in insanlık dışı kıyımını protesto etti.

Bu süreçte AKP iktidarı başta Erdoğan olmak üzere Gazze halkının yanında olduklarını, İsrail'i lanetlediklerini açıkladılar sürekli.

Ancak İsrail'e karşı hiçbir yaptırım uygulanmadı, sert demeçler verildi yalnızca.

Gazze'de dram her gün inanılmaz ölçüde büyürken ortaya çok önemli bir iddia atıldı.

Buna göre İsrail'i lafla kınayan AKP iktidarı bu ülkeyle yapılan ticareti hiç kesmemişti.

Her gün en az 7 dev gemi Türkiye limanlarından yükledikleri malları İsrail'e taşıyordu.

Bu iddialar ilk anlarda "olmaz böyle bir şey herhalde" düşüncesi ile pek ilgi görmedi.

Ancak günler geçtikçe bu ticaretin doğru olabileceği ihtimali yükseliyordu.

Özellikle gazeteci Metin Cihan'ın resmi kaynaklara dayanarak yayınladığı belgeler kuşkuyu artırıyordu.

Aralarında benim de olduğum bazı gazeteciler bu iddiaları dillendirmeye başladığında ise yoğun bir trol saldırısı başladı.

Bizlere "Yahudi uşağı, satılmışlar, vatan hainleri, İslam karşıtları" gibi yakışıksız sıfatlarla saldırdılar.

Ancak güneş balçıkla sıvanmıyor ki.

Baktılar olmuyor, "Tamam gemiler gidiyor ama onlar Filistin halkı için. Filistin İsrail'in içinde olduğu için gönderilen tüm mallar İsrail gümrüğünden geçiyor, yoksa İsrail'e mal satışı kesinlikle yok" demeye başladılar.

Seçim sürecinde ise Yeniden Refah Partisi, iktidarın İsrail'e silah yapımında kullanılan malzeme bile sattığını ileri sürerek "İsrail'le ticareti kesin" başlıklı bir kampanya başlattı.

Erdoğan'ın mitinglerinde açılan bu pankartlar polis zoruyla indirildi ve pankartı taşıyanlar da yaka paça gözaltına alındı.

Ancak tepkiler giderek artı, İstiklal Caddesi'nde "İsrail'le ticareti kesin" diye bağıran iki "türbanlı bacı" polis tarafından tokatlanıp hırpalanarak gözaltına alınınca toplumun tepkisi de arttı.

Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "İsrail'e yeni tedbirler alınacak" açıklaması yapmak zorunda kaldı ama bunların ne olduğunu söylemedi.

Dün sabah ise aylardır söylenen yalan itiraf edildi.

Ticaret Bakanlığı, İsrail'e satılan 99 kalem maldan 54'üne sınırlama getirildiğini açıkladı.

Demek bütün iddialar doğruymuş, AKP iktidarı bir taraftan ağıtlar yakarken öte taraftan İsrail'e binlerce top çimento, demir çelik, inşaat malzemesi, silah yapımında kullanılan ekipman ve bor madeni bile göndermiş.

İsrail'e tedbir diye açıkladılar bunu ama satışı askıya alınan mallar arasında gıda ürünleri, yaş sebze ve meyve yok.

Demek kısıtlamada bile kimi AKP'liler kayrılmış.

Ağlamak bahane, ticaret şahane demek ki hâlâ.

Türkçemizde "Zevahiri kurtarmak" diye bir deyim vardır.

"Bir işi gereğince değil, yapılıyor dedirtmek için üstünkörü bir biçimde yapmak, yapıyor görünmek" anlamında kullanılır bu deyim.

Ters kelepçenin altından kalkamayan iktidar şimdi yalanını itiraf ederek ama "kısıtlı" bir kısıtlama getirerek zevahiri kurtarmaya çalışıyor aslında.

NOT: Türkiye'nin "kısıtlama" kararından sonra İsrail anında karşı atağa geçerek "Biz de Türkiye'den alınmayacak mallar listesini hazırlıyoruz" açıklaması yaptı.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Gazeteci Metin Cihan aylar süren çalışmasının sonucunu aldı

AKP iktidarının Gazze'deki drama ağlar gibi yaparken İsrail'le ticareti hiç kesmediğini ilk ortaya çıkaran gazeteci Metin Cihan olmuştu.

Cihan bıkmadan usanmadan aylarca bu konuda çalıştı, titiz araştırmalar yaparak İsrail'le ticareti en ince ayrıntısına kadar belgeledi.

Şimdi sıkışan iktidar, yalanını itiraf etmek zorunda kaldı.

Metin Cihan Ticaret Bakanlığı "kısıtlama" kararını açıklamadan kısa bir süre önce ulaştığı son bilgileri paylaşmıştı.

Size Cihan'ın bu son mesajını özetleyerek sunmak istiyorum;

Türkiye artık Filistin Devleti'ni tanımıyor mu

İsrail ile ticareti aklamak için bu noktaya geldiler. Görmüşsünüzdür, Anadolu Ajansı'na haber yaptırmışlar. "Kayıtlarda ticaretimiz İsrail ile ama aslında Filistin'e gönderiyoruz" diyorlar.

Yalan ve dezenformasyon dolu.

Anlatayım. Biz Filistin'i tanıyan bir devlet olduğumuz için Ticaret Bakanlığı ve TÜİK kayıtlarında İsrail ile Filistin ticaretleri ayrı ayrı tutuluyor ve resmi olarak yayınlanıyor. Evet, Filistin'e malzeme taşıyan gemiler de mecburen İsrail'e yanaşıyor ama alıcıya bağlı olarak ticareti hangi ülke ile yaptığımız net.

Bu ülkelerin gümrük ticaret kodları da ayrı. İsrail'in 624, Filistin'in ise 625. İstediğiniz resmi kaynakta bu bilgileri sorgulayabilirsiniz.

İsrail limanlarına gönderdiğimiz gemilerin Filistin ile ticaret için orada olanları yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişiyor. Geri kalanı İsrail. Bunu Ticaret Bakanlığı açıklıyor.

Şimdi çarpıcı bir örnek vereyim;

Eti Maden'in İsrailli ICL Group şirketine yolladığı Bor hammaddesine dair meşhur konşimento (taşıma belgesi) var. Gönderici belli, alıcı belli. Eğer Filistin'e gidiyor olsaydı, liman yine Hayfa olsa bile alıcı Filistinli bir firma olacaktı. Malzemeyi alan İsrailli firma onu bizden alıp Filistinlilere satıyor mu, bilemeyiz. Biz İsrail'e satıyoruz, gerisi bizi bağlamıyor.

Bir de özel sektöre ait konşimento var. Gönderici Sönmez Çimento, alıcı yine İsrailli bir firma.

Sektördeki insanlar bu tartışmayı eminim komik buluyorlar. Her şey o kadar net çünkü. İktidarın bu kirli ticareti aklamak için düştüğü hâlleri de görüyorlar.

Bütün bunlardan bağımsız