KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Nedir bu muhalif medyadaki Tayyip Erdoğan kollamalarıErdoğan normal koşullarda hiçbir medeni ülke yöneticisinin yapmayacağı bir konuşma yaptı ve "Libya'ya Karabağ'a nasıl girdiysek İsrail'e de gireriz" dedi.
İsrail'i Gazze krizi nedeniyle ve uygulanan aşırı güç nedeniyle kınamak başka, "Bak gelirim oraya" demek başka.
Ayrıca Erdoğan'ın kullandığı cümlede çok ciddi yanlışlar var.
Örneğin Karabağ'a girmedik ki.
Ermenistan Azerbaycan'a saldırınca bu kardeş ülkeye askeri mühimmat, silah ve SİHA'ları gönderdik.
Bunun ötesinde Erdoğan'ın unuttuğu bir şey daha var.
Azerbaycan'a bu savaşta dünyada sadece iki ülke açıktan destek yaptı.
Biri Türkiye diğeri İsrail.
İsrail de SİHA'larını gönderdiği gibi silah ve mühimmat yardımı da yaptı.
Bu durumda İsrail de Karabağ'a girmiş mi oluyor
Libya ise ayrı konu, oraya da girmedik ama nasıl tıpış tıpış geri dönüldüğü de malum.
Yine normal koşullarda üstelik bir NATO üyesi ülkenin, İsrail'e "Gireriz" demesi mutlaka dünyada yankı bulur.
Ama bulmadı.
Nedeni basit, çünkü başta Batı ülkeleri olmak üzere İslam dünyası da Erdoğan'ı pek ciddiye almıyor.
Erdoğan bir başka ülkeye "Gireriz haaa" diye ilk kez parmak sallamadı ki.
Yunanistan'a da "Bir gece ansızın gelebiliriz" dedi. Suriye'de de Emevi Camii'nde cuma namazı kılacaktı.
Dünya Erdoğan'ın tüm bu efelenmeleri iç politikaya yönelik yaptığını biliyor ve ses etmiyor.
Buna karşı Türkiye'de ise tuhaf şeyler oluyor.
Elbette AKP yandaşlarını, medyasını, trol ordusunu anlıyorum.
Onlar doğal olarak Erdoğan ne derse desteklemek zorunda.
Peki bizim muhalif medyadaki bazı yazar çizer takımına ne oluyor
Neymiş Erdoğan'ın "İsrail'e gireriz" sözüne bu ülkenin Dışişleri Bakanı'ndan çirkin bir karşılık gelmiş.
Bu muhalifler diyor ki "Biz içerde Çumhurbaşkanımızı eleştiririz ama dışarıdan gelecek saldırılara karşı onu savunuruz."
Tam bir popülizm, tam bir oportünizm, tam bir saçmalama.
"İçerde birbirimizi yeriz ama dışa karşı tek yumruk oluruz" sözünün bugün artık bir anlamı yok.
Çünkü dünyada aklı başında herkes neyin ne olduğunu biliyor, görüyor, anlıyor.
Muhalif olmayı bırakın namuslu bir gazeteci gerçeği yazmak zorundadır.
Gazeteci pek çok şeyi bilmeyen ya da algılar altında gerçeği görmekte zorlanan kitlelere gerçeği anlatmak zorundadır.
Erdoğan'ın sözleri yanlıştır, Türkiye'ye bir yararı yoktur. Nokta.
Kendini muhalefette konumlandıran bu tür yazarların sırf halkın bir bölümünün "Evet muhalifler ama ülke söz konusu olduğunda tek vücut oluyorlar" diyeceğini sanarak Erdoğan kollamasına kalkmaları akıl alacak iş değildir.
Troller ve kimi yandaş yazar takımı "Bak işte muhalefet böyle olmalı" falan diyebilir ama bu muhalif yazarlara şunu söylemek isterim; bilin ki AKP'li tek vatandaş bile sırf bunlar söylediğiniz için size sempati duymaz. Tam tersine düşünür. Hatta zihninde sizleri daha da itibarsızlaştırır.
BUNU YAZMAK GEREK
Bütün bunlar oldu biliyorsunuzEğitimci Ali Özdemiryeni bir yazısını göndermiş.
"Ülkeyi bunlar batırıyor" başlıklı yazısında maddeleri saymış ve "Sonra da 10 bin dolarlık kişi başı yıllık gelir rakamını neden aşamıyoruz diye dövünelim" demiş.
Özdemir'in saydığı maddelere baktım, bunların hepsini son 22 yılda yaşadık.
Sonuç ortada; feci bir ekonomi, bozulmuş bir sosyal düzen, birbirine düşman yapılmış geniş kitleler, dindar kindar bir nesil, dış politikada sefalet, eğitimde rezalet.
Gelin Ali Özdemir'in saptamalarını birlikte okuyalım;
-Sahilleri 1-2 ay kullanılan beton ucubelerle dolduralım.
-Devasa konutlarda, villalarda yaşayalım.
-Her yere saraylar () dikelim.
-500 metrelik mesafeye bile arabayla gidelim.
-Demiryolu, denizyolu ile toplu taşımayı küçümseyelim.
-Minicik ilçeleri il yapalım.
-Her vilayete devasa üniversiteler () açalım.
-Köy nüfusu kadar kalmış ilçeleri ayakta tutalım.
-50 bin işlevsiz muhtara yılda 75-80 milyar TL maaş ödeyelim.
-On binlerce kişiyi bekçi olarak devlete alıp boş boş gezindirelim.
-Almanya'da 1.750.000 kişi üniversite okurken biz 8 milyon kişiyi boşu boşuna okutalım.
-Zorunlu temel eğitimi hiç gerekmediği halde 12 yıl yapalım.
-Her yıl 150 milyon adet ders kitabını bedava verip hiç kullanmadan çöpe atalım.
-Haftada 15 saat (2 gün), yılda 72 gün çalışan 230 bin kadar öğretmene () yılda 500 bin TL maaş ödeyelim.
-Meclise 600 vekil, 15 bin çalışan () dolduralım.
-Vekilleri () 2 yılda emekli edelim.
-Suriye, Irak, Afganistan, İran, Pakistan gibi ülkelerden gelen çapulcuların eğitim, sağlık, barınma giderlerini karşılayalım.
-3 milyona yakın insanı 38-43 yaşında emekli edelim.
-Yılın üçte birini bayram, seyran tatilleriyle geçirelim.
-Tarım ve hayvancılığı 200 yıl öncesinin teknikleriyle yapalım.
-Ev eşyalarının tümünün ithal olması için uğraşalım.
-Hep yabancı taşıtlara binelim.
-Kitaba, bilime, akla, araştırmaya, üretime sırtımızı dönelim.
-Sahte, kukla, senaryocu medyanın yalanlarına kanalım.
-İhraç ettiğimiz ürünlerin kilo fiyatını 40 yıldır 1,2 doların üzerine çıkaramayalım.
-Yerli yazılımlar üretmeyelim.