Neden artık dikiş tutmaz

ANALİZ

Neden artık dikiş tutmaz

Türkiye'nin hemen her yeri dün sabah farklı bir mutluluk ve sevinçle uyandı.

22 yılın sonunda "Bizi kimse yenemez" inancı ve güç şımarıklığındaki bir iktidar ilk kez ağır bir yenilgi aldı.

Sonucu tahmin ediyordum, "Büyük bir sürprizle karşılaşacağız" diyordum.

Öyle de oldu.

Tek konuda yanıldım.

Her şeye rağmen AKP'nin oy kaybetse de birinci parti çıkacağını düşünmüştüm, o bile olmadı.

Şimdi şunu rahatlıkla söyleyebilirim: "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

AKP Genel Başkanı Erdoğan, seçim akşamı yine "balkon" konuşması yaptı.

Aslında söylediği her şey kazandığı seçimlerden sonra söyledikleriydi.

Yine "milli irade" dedi "demokrasiden" dem vurdu, "hizmete devam" sözü verdi, "herkesi kucaklayacaklarını" tekrarladı.

Erdoğan her seçimden sonra bunları söyledi, özellikle yandaş medya "İşte gerçek devlet adamı, işte gerçek lider" manşetleri attı.

Oysa Erdoğan herkesin hoşuna giden bu sözlerinin hiçbirini yerine getirmedi, demokrasi, hukuk, milli irade hep lafta kaldı.

Erdoğan balkon konuşmasında ne kadar "Bu bir yenilgi değil, dönüm noktası" demiş olsa bile çöküş dönemi başladı artık.

Bundan sonrası dikiş tutmaz.

Nedeni çok basit;

"Uzun yılların ardından gelen yenilgi asla geçici değildir. AKP küçük bir milli görüşçü-dinci çekirdek kadronun etrafında kümelenen ve gittikçe güçlenen bir menfaat grubuydu. Bu tür yapılanmalar sadece iktidar ellerindeyken güçlüdür. İşler ters gitmeye, ayaklar dolanmaya başladığı an çözülme de gelir ardından."

Dün sabah AKP'ye oy verdiklerini bildiğim birçok kişi bile "İyi oldu aslında, son zamanlarda hepimiz çok çektik, bir tokat yemelerine gerek vardı" diyordu biraz da utangaç ifadeyle.

Menfaat birlikleri bu menfaatlere biraz zarar geldiği an dağılmaya mahkumdur.

AKP için artık hiçbir şey bir gün öncesi gibi olmayacak.

Başta devlet bürokrasisi olmak üzere AKP'nin il ve ilçe teşkilatlarında bile eleştiriler başlayacaktır.

Emirler eskisi gibi "demiri kesen" şiddetle aynı anda yerine getirilmeyecektir.

Türkiye'nin bir değişime girdiğinin farkına varan herkes çok hızlı biçimde önce iktidardan kopacak sonra kendine en yakın başka kesimlerin yanında yer alacaktır.

Bu işin doğası böyledir.

Bunun ötesinde bugüne kadar AKP iktidarına şiddetle destek veren başta Amerika ve Batı ülkeleri de frene basacaktır.

Yakın dönemde Türkiye'ye bir sermaye girişi, yatırım amaçlı büyük paraların gelmesi mümkün değildir.

Erdoğan ve çevresindekiler "Bu bir yerel seçimdi, merkezi yönetimle ilgisi yok, şimdi önümüzde 4 yıl var, ekonomiyi kurtarmamız, halkı yeniden yanımıza çekmemiz çok zor değildir" demeleri sadece bir tesellidir.

Çünkü ekonomiyi düzeltmek, halkın refahını artırmak, ekonomiyi bu kadar batağın içine soktuktan sonra "can yakmadan" mümkün değildir.

Zaten canına tak eden geniş kitleler seçim sonuçlarının verdiği güven ve umutla, alınacak her ekonomik karara şiddetli tepki gösterecektir.

Bu nedenle hemen "erken seçim" çağrısı yapmanın pratikte bir faydası yoktur.

Uzun olmayan bir süre sonra zaten Erdoğan havlu atacak ve muhtemelen kendisi tamamen çekilerek demokrasiye dönülmüş bir halde seçime gidilmesine razı gelecektir.

KOMİK

Ah be Ahmet Hakan bu kadar zorlamasaydın keşke

Yandaş medya her seçimden önce Erdoğan ve AKP'ye sonsuz bir bağlılıkla hep destek verdi.

Her türlü yalan habere, abartmaya, çarpıtmaya hiçbir vicdani ve ahlâki değere uymadan hep sahip çıktı, sürekli operasyon çekmeye çalıştı.

Seçimleri AKP kazandığı için seçimin ardından her biri kahraman edasıyla "Biz dememiş miydik, siz yankı odalarında kendi kendinize gelin güvey oldunuz" diye de alay etti muhalefetle.

Yandaş medya sanıyorum seçim gecesi reyting rekorları kırdı.

Çünkü millet "bakalım ne diyorlar şimdi" merakıyla belki de hiç izlemediği bu kanallar arasında gezdi durdu.

Tüm yandaş gazeteciler, TV yorumcuları, akademisyenler şaşkınlık içindeydi.

Ne diyeceklerini bilemiyorlardı.

Hele Ahmet Hakan seçim gecesi zirveye çıktı, "Ne alakası var bu seçimle Erdoğan'ın, bu yerel seçim" diyecek kadar kendinden geçti.

Herhalde Ahmet Hakan o sinir ve telaşla Erdoğan'ın 52 ilde miting yaptığını, bütün bakanlarını, emniyet müdürlerini, generalleri kapı kapı gezdirip "Kurum'a oy verin" dedirttiğini o sırada unuttu.

Hele seçim öncesi yazıları!

Başta Ahmet Hakan olmak üzere yandaşlar TV ekranlarında ahkam keserek değil seçim öncesi biraz sokağa çıkarak halkın duygularını ölçmeye çalışsalardı bu kadar komik duruma düşmezlerdi.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

TİP'in basiretsizliği Gökhan Zan'ın hırsı Hatay'ı AKP'ye hediye etti

Seçim sonuçlarının en merak edildiği yerlerin başında Hatay geliyordu.

Mevcut başkan CHP'den kazanmıştı ama deprem sonrası ağır eleştirilere uğramış, Hatay'da değil ama batı illerinde özellikle CHP'lilerin tepkisini çekmişti.

CHP yönetimi Lütfü Savaş'ı yeniden aday yapıp yapmama konusunda çok tereddüt geçirmiş, sonunda "kazanmaya en yakın aday" olduğuna karar vermişti.

Bu karar yine Hatay'da değil, batıdaki CHP'liler tarafından çok eleştirilmişti.

Bunu fırsat bilen TİP, zaten bir milletvekili kazandığı bu ile deprem sırasındaki çıkışıyla adeta kahramanlaşan Gökhan Zan'ı aday göstermişti.

İlk başta her şey iyi gidiyordu, TİP Hatay'ı kazanacağı konusunda çok umutluydu.

Ama Gökhan Zan'ın