Haftaya bambaşka ne olacak

ANALİZ

Haftaya bambaşka ne olacak

MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin "Abdullah Öcalan Meclis'e gelsin konuşsun" çıkışından sonra yaşananları çok değil, 1 ay önce tahmin bile edemezdik.

En milliyetçi! PKK terörüne en karşı! ismin böyle bir çıkış yapmasını kimse beklemiyordu doğal olarak.

Bu açıklamadan sonra yaşananlar ise ibret vericiydi.

Önce Erdoğan, Bahçeli'ye destek verdi, "Bütün vücuduyla kendini taşın altına koydu, bu çok değerli" dedi.

Erdoğan da yol verince yandaş medya coştu.

Birbiri arkasına Öcalan güzellemeleri yapıldı.

Ama hemen ardından önce Esenyurt Belediye Başkanı "teröre destek verdiği ve örgütün aranan isimleriyle temasta olduğu" gerekçesiyle görevinden alındı, tutuklandı, belediyeye de kayyım atandı.

Çok geçmeden Mardin, Batman ve Halfeti belediye başkanları da aynı gerekçeyle görevden alındı, yerlerine yine kayyım atandı.

Üstüne bir de saray yazarı Abdülkadir Selvi'nin yazısı geldi.

Selvi yazısında görevden alma ve kayyım atama operasyonlarının süreceğini hatta bu hafta ve önümüzdeki hafta her gün yeni bir kayyım haberiyle uyanacağımızı yazdı.

Bununla da kalmadı "Haftaya bambaşka gündemimiz olacak, bunu laf olsun diye söylemiyorum" dedi.

Tabii yazarın saraydan direk bilgi aldığı bilinince yazıyı herkes ciddiye aldı.

İki haber sitesi ve bazı sosyal medya kullanıcıları, muhtemelen birbirlerinden kopya ederek bu cümleyi Erdoğan söylemiş gibi servis ettiler.

Bunun üzerine CİMER'in Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) jet hızıyla bir açıklama yayınladı.

Açıklamada şöyle denildi;

"Bazı sosyal medya hesaplarında, 'Haftaya bambaşka bir gündemimiz olacak, bunu laf olsun diye söylemiyorum' ifadelerinin, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasıymış gibi servis edildiği belirlenmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın herhangi bir açıklamasında böyle bir ifade yoktur. Bahse konu ifadeler, bir köşe yazarına ait ifadelerdir."

DMM'nin bu açıklamasını kimi haber siteleri bu açıklamayı "CİMER'den Abdülkadir Selvi'ye yalanlama" başlığı altında sundular okurlarına.

Peki saray gerçekten Abdülkadir Selvi'yi mi yalanladı

Hayır.

"Bu cümleyi söyleyen Erdoğan değil" açıklaması yapıldı aslında.

Yani habere bir yalanlama yok.

Peki gerçekten önümüzdeki hafta bambaşka bir gündem oluşacak mı

Mümkündür tabii.

İktidar bana göre "çöküş dönemine" girdi.

Bu nedenle hemen her gün yeni bir gündem yaratmaya ve muhalefeti etkisiz hale getirmeye çalışıyor.

Sarayın tüm danışmanları kaçınılmaz gidişe dur demenin çarelerini arıyor.

Bir gün Apo'ya çağrı yapılıyor, bir gün çok dilli, çok kimlikli anayasadan söz ediliyor, hemen ardından muhalefeti zora sokacak belediye operasyonlarına girişiliyor.

Her yeni gündem elbette fırtınalar koparıyor ama bunun şu anki görünüşe göre iktidara çok yararı olmuyor, tam tersine kafalar karışıyor.

Önümüzdeki hafta veya biraz daha sonra gerçekten bambaşka bir gündem olabilir.

Elbette insanın aklına çok şey geliyor.

Örneğin "istinaf mahkemesi" kararı İmamoğlu'nun aleyhine çıkabilir mi

Abdülkadir Selvi'nin yazısının satır aralarında böyle bir ima hissettim çünkü.

ÇOK GÜLDÜM

Bu sözleri 20 gün önce söylese hapisteydi

Medyadaki şöhretini bugün FETÖ olarak anılan Fethullah Gülen cemaatinin iktidarla birlikte kotardığı Ergenekon operasyonuna verdiği haşin destekle sağlayan Rasim Ozan Kütahyalı bugün de İmralı'daki terör mahkûmu Abdullah Öcalan için yaptığı öneriyle gündeme geldi.

Artık eskisi gibi ciddiye alınmayan Kütahyalı, sürecin artık uzamaması gerektiğini söyleyerek "Abdullah Öcalan Meclis'te konuşmalıdır. Fazla beklemeye gerek yok. Gerekirse kısmi bir seçimle Şanlıurfa veya Diyarbakır milletvekili olarak Meclis'e girmeli ve artık bu tiyatroya son vermeliyiz" dedi.

Cümlenin neresini düzelteceğimi bilemedim.

Bir kere "kısmi seçim" ne demek

Böyle bir kavram yok.

Genel seçim ve ara seçim vardır.

İkincisi neden yer işaret etmiş, Diyarbakır veya Şanlıurfa neye göre seçilmiş

Ama en önemlisi Abdullah Öcalan terör sanığı ve bu yüzden ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmiş.

Yasalarımıza göre terör suçumdan mahkum olanlar "affedilseler bile" kamu haklarından kısıtlı olurlar.

Seçme ve seçilme haklarından mahrumdurlar.

Bütün bunların ötesinde dramatik olan bir nokta daha var.

Rasim Ozan Kütahyalı ya da bir başkası bu cümleleri çok değil, 20 gün önce söylemiş olsalar şu anda kesinlikle hapisteydiler.

Bu durum bile Türkiye'de hukukun nasıl istenildiği gibi yönetildiğinin bir kanıtıdır.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Yapma Hüseyin Bey, böylesavunma mı olur

İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer "PKK'nın kırmızı bültenle aranan liderlerinden Remzi Kartal'la 10 yıl önce telefonla görüştüğü" gerekçesiyle görevinden alınmış ve belediyeye kayyım atanmıştı.

Hemen aynı gün sosyal medyada AKP milletvekili Hüseyin Yayman'ın Remzi Kartal ve Salih Müslüm ile birlikte yemek yerken fotoğrafı yayınlandı.

Kamuoyu doğal olarak "CHP'li olunca tutuklanıyor, AKP'li ise bir şey yapılamıyor" diye düşünmüştü.

AKP milletvekili Hüseyin Yayman bu eleştiriler sonunda nihayet konuştu.

Ama ne konuşma.

Hüseyin Yayman diyor ki "Bir fotoğraf üzerinden yapılan tartışma var. Şimdiye kadar sustuk, dinledik. İnsanlar bildiklerini konuşsunlar diye" ve devam ediyor;

"Açıklıkla belirtmek isterim, ben siyasal bilgiler uzmanı bir kardeşinizim. Gazi Üniversitesi'nde Kamu Yönetimi bölümünde hoca olarak çalıştım. Bir Türk olarak Türkiye'nin Kürt Sorunu Hafızası'nı yazdım. Bu konuyla ilgili ilk olarak o resimde ben Avrupa Parlamentosu'nda çözüm süreciyle ilgili bir toplantıya gittim akademisyen olarak, gazeteci olarak ve Vatan Gazetesi'nde bütün bunları da yazdım."