Fakirlerin çok zengin partisi

Fotoğrafı dünkü Sözcü'de gördüm. AKP Kahramanmaraş İl Başkanlığı bir "vefa iftarı" vermiş. İftar daveti için seçilen yer beş yıldızlı bir otel. En büyük salonu kiralanmış. Protokol için devasa yuvarlak bir masa hazırlanmış. Masanın üzerinde yüzün üzerinde tabak var. Hepsine iftarlıklar doldurulmuş. Öyle ki oturduğunuz yerden devasa masanın üzerine serilmiş iftarlıkların hepsine uzanmanız bile mümkün değil. Ancak ayağa kalkarak uzanabilirsiniz en ortada olanları alabilmek için. Ayrıca zaten masanın ortası da boş bırakılmış çünkü oraya ayağa kalkarak bile ulaşmak mümkün değil. Peki nasıl oluyor bu Üstelik bu sofranın hazırlanmasından sadece iki gün önce AKP genel başkanı ekonomik sıkıntının olmadığını, geçici olarak bazı fiyatların arttığı ama düşeceğini söyledikten sonra tarihe geçecek sözler sarf etmişken Ne demişti AKP genel başkanı; "Şükürsüzlük, tatminsizlik, karamsarlık aldı başını gidiyor." Böyle bir şatafat, böyle bir lüks ancak görgüsüzlükle açıklanabilir. Tabii bir de iktidar gücünün verdiği şımarıklıktır bu. Burada AKP seçmeninin sosyal yapısına da bakmak gerek. Bu parti 20 yıllık iktidarı sonucu müthiş bir güç sarhoşluğuna kapıldı. Bu 20 yılda binlerce "yeni zengin" yaratıldı. Buna karşı halkın önemli bir bölümü yoksullaştırıldı, yardıma muhtaç hale getirildi. Bu süreçte AKP, fakirlerin çok zenginlerin partisi haline geldi. Bir anlamda herkes halinden memnun. Birden zenginleşen "ne oldum delisi" olanlar lüks otellerde akla ziyan görgüsüzlük yarışına giriyor, iyice fakirleşenler ise bir kilo şekeri alabilmek için birbirini çiğniyor. Fakirlik din istismarı ile gölgelenirken halkın bu kesimi "Senin kaderin bu, isyan etme, günaha girme" söylemiyle iyice baskı altına alınıyor. Fakir AKP'liler elbette hayat pahalılığından şikayetçi ama lüks ve ihtişam içinde yaşayan partisini görmüyor, görse de "Bana da sıra gelecek" umudu ile bekliyor. İktidar ise bu sosyolojik gerçeği fark etmiş üzerinde tepiniyor. Yoksul ve umutsuz kesimlere "Şükret, tatminsiz olma" diyor. Devleti bir demokratik sosyal devlet olarak yönetme sorumluluğunun bir kenara bırakıp kendi fakir kitlesini "karnın doyuyorsa daha ne istiyorsun, üstelik şükretmemek, tatminsizlik göstermek dinimize de aykırı" baskısı altında tutmaya çalışıyor. Bir de "nankörlük" edebiyatı var ki, fakirler onun da farkında değiller. Sosyal devlet olarak yapmaları gerekenin yarısından azını yapıp bunu da sanki bir lütufmuş gibi anlatmayı çok iyi beceriyorlar ve buna isyan edeni de "nankör" ilan ediyorlar. Son zamanlarda bu edebiyatın artmasının nedeni çok basit; Köle gibi gördükleri ve baskıladıkları kitleler de artık uyanıyor ve "Ne oluyoruz, hep size mi, biz hep mi ezileceğiz, yoksul kalacağız" demeye başlıyor. Orada kırılma olduğu an ki artık çıta çok inceldi, AKP'nin oyu yüzde 20'lerin bile altına düşecektir. BUNU YAZMAK GEREK Twitter ve troller En çok AKP genel başkanı şikayetçi nedense. Israrla "Sosyal medyaya bir düzenleme yapılacak" diyor. Adamlarına talimat verdi, sarayda hazırlıklar tamamlanmak üzere. Sosyal medyayı cendere altına alacak yasa metni çıkarılması için meclise gönderilecek. Erdoğan kendisinin ve ailesinin hep hakarete uğradığını söylüyor. Kendisinin ve adamlarının söylediğine göre muhalefet sosyal medya üzerinden hem sürekli hakaret ediyor hem de iktidarı devirmek için operasyonlar düzenliyor. Oysa öyle sistemli bir hakaret furyası falan yok, çoğu savcıların TCK'nın 299'uncu maddesi nedeniyle açtıkları davalar bunlar. Sistemli hakaret ve iktidarı devirme operasyonlarının örneklerini arıyoruz ama bulamıyoruz doğal olarak. Adı sanı belli olmayan birkaç sosyal medya kullanıcısının saçma sapan tweetlerine ve yazılarına bakarak sosyal medya değerlendirmesi yapılamaz. Muhalefette organize bir hareket yok ve olamıyor da zaten ama gücünü iktidardan alan bir trol ordusu var. Zaten bunu sosyal medyayı yöneten AKP'liler de söylüyor. Televizyonlara çıkan AKP yetkililerinden kaç kere "Sosyal medya ordusu kurduklarını" dinlemedik mi Kendimden örnek vereyim. Bir anket yapıyorum ya da bir konu hakkında tweet paylaşıyorum. Anında trol ordusu devreye giriyor. Trol olduklarını nereden mi anlıyorum Çünkü ağır hakaretler ve küfürler edenlerin hiçbiri beni izlemiyor. İyi de izlemedikleri birinin attığı tweeti nasıl görüyorlar. Nasıl olacak, merkezdeki el attığım tweeti trollere gönderiyor onlar da gereğini yerine getiriyor. ÇOK GÜLDÜM Atın tedavisi Üç gün bayram olunca Yıldırım Tuna, "Belki gerekir, bayramda keyifli olur" diyerek fazladan birkaç fıkra göndermiş. Bunlardan birini birlikte okuyalım; Adamın harika bir atı var, son derece güzel, havalı, sakin, iyi huylu ama arada bir sapıtıyormuş... Deli gibi hareket ediyor, sağa sola çifteler atıp etrafı