Eskinin en fenası "yavşak" masum kaldı

ACAİP YAZILAR Eskinin en fenası "yavşak" masum kaldı Siyasette polemikler, sert tartışmalar, hatta argoya kaçan aşırı sataşmalar elbette yeni değil. Siyasi tarihimizde içi hakaret kelimeleri ile dolu pek çok tartışma yaşandı. Ancak AKP ve Erdoğan döneminde görülenler kadar hiç olmadı. Erdoğan ve onun izindeki kimi AKP'liler siyasi polemik, sert tartışma ve atışma literatürünü en aşağı seviyeye taşımayı başardılar. Geçmiş yıllarda siyasilerin ağzından açıkça hakaret olduğu belli olan kelimeler ya da argo lisanının temel sözleri pek çıkmazdı. Örneğin gazetecilik hayatımda bir siyasinin bir başkasına "alçak, şerefsiz" dediğini neredeyse hiç duymamıştım AKP dönemine kadar, 1993 yılında Devlet Bakanı DYP'li Cavit Çağlar, muhalefet lideri ANAP lideri Mesut Yılmaz'a kızıp "Mesut yavşaktır. Beni konuşturmasın, onu sokağa çıkamaz hale getiririm" demişti ve yer yerinden oynamıştı. Çağlar'ın "Yavşak" sözü günlerce gazete manşetlerinde kalmış, sayısız köşe yazısına konu olmuştu. Mesut Yılmaz ise mahkemeye başvurmuştu ve ancak dört yıl sonra davayı kazanmış, Çağlar'ı 260 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm ettirmişti. (Tabii o günün parası, bugün o para 26 bin lira kadar tutar.) "Yavşak" sözü kamuoyunda da çok ciddi tepkiye neden olmuştu. Vatandaş bir siyasetçinin bu tür bir söz kullanmasını çok yadırgamıştı. Siyasi rakipleri ile tartışmaya girdiğinde argo kelimeler seçmesiile tanınan Turgut Özal'ın da ağzından "küfür, hakaret" içeren bir söz çıkmamıştı hiç. Özal zekice göndermeler yapardı, imalı saldırılarda bulunurdu. Örneğin "Yengemin şeyi olsa eniştem olurdu" sözü hiç unutulmamıştır. Bir keresinde SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'ye, "Benimle değil, küçük Turgut'la uğraş" demişti. Güya kastettiği torunu Turgut'tu ama millet doğal olarak başka türlü değerlendirmişti ki bu söz bugünle kıyaslanırsa hoş bir espriden öte anlam taşımıyor. Yine Turgut Özal, İhsan Sabri Çağlayangil'e kızdığı bir anda"Ne de olsa Bursalı"diyerek ettiği ima Bursalıları ayağa kaldırmıştı. Özal'ın en ağır hakaretlerinden biri "Kodum mu oturturum"olmuştu yanlış hatırlamıyorsam. Bir de bugüne bakalım. Erdoğan'ın neredeyse gün aşırı kullandığı şu kelimeler argo ve hakaretin adeta daniskası değil mi Aşağılık Şerefsiz Namussuz Ahlaksız Terörist Nesebi gayrı sahih Geniş aile Rezil Çukur Cibilliyetsiz Zürriyetsiz Sen kimsin Sana ne Sana mı soracağım Bunlar ilk anda aklıma geliverenler. Elbette Erdoğan böyle olunca onun izinden giden memurları daha da coşmaktan çekinmiyorlar. Örneğin Soylu siyasi jargona "Hayvan, hayvandan bile beter" cümlesini soktu. AKP'li Bülent Turan "dangalak" hitabını çekinmeden kullanırken yine AKP'li Hakan Çavuşoğlu "Kahpe" tanımlaması ile "hakaretin çirkin tarihine" adını yazdırdı. NOSTALJİ Siyasi geçmişimizdeki en çarpıcı hakaret örnekleri Geçmişte de siyasetçiler zaman zaman birbirlerine hakaretler ederdi. Ama bunun bile bir üslubu, düzeyi vardı. Kimi zaman seviyesizleşen kendini bilmezler olurdu ama aldıkları cevaplar tokat gibi çarpardı yüzlerine. Siyasette düzeyi çok düşük, halk deyimiyle "belaltı vurmanın" en çarpıcı örneklerinden biri Demokrat Parti döneminde CHP genel sekreterliği yapan Kasım Gülek'le ilgili olandır. Gülek, seçim kampanyasında yıllar önce çekilmiş kepli kolej fotoğrafını basına dağıtan ve sünnetsiz olduğunu iddia eden Demokrat Partili rakip milletvekiline verdiği"Karısı da amma gevezeymiş" cevabı yıllarca dillerde dolaşmıştır. Şair yazar Orhan Seyfi Orhon bir yazısında Çetin Altan için "Ne söyleyeyim sana. Çanta hırsızlığı ile girdiğin bu meslekte, bütün rezaletlerin içindesin. Yalnız bir ricam var. Tonton diye yılışma. Senden iğreniyorum" diye yazmıştı. Çetin Altan, 14 Mayıs 1965 tarihli Akşam gazetesindeki köşesinde Orhon'a şöyle cevap vermişti; "Gençliğimde sevgililerinin iç çamaşırlarından koleksiyon yapan arkadaşlarım vardı. Boksör adıyla tanınan bir tanesi, en çok Orhan Seyfi Bey'in en yakınlarına ait olanları göstererek öğünürdü. Orhan Seyfi Bey'in hayatta bilmediği bir kelimedir iğrenmek. Bilseydi aynada kendisini gördüğü zaman intihar ederdi. Ya yazdıklarınızı resmi vesikalarla ispat edersiniz ya da deyyusluğu kabul edersiniz. Vatan satıcılığına karınızı, kızınızı da ekleyince cebinize belki de beş-on kuruş daha fazla girer..." Hidayete erdikten sonra CHP'ye yönelik çok ağır eleştirileriyle tanınan Necip Fazıl Kısakürek'in İsmet İnönü'ye hitaben yazdığı şiir "çok amiyane" bulunmuştu o yıllarda. Her mısraının baş harfleri İsmet İnönü ismini oluşturan akrostiş şiirde Necip Fazıl, öfkesini şöyle dile getirmişti. İhtilal acentası Solun tam da ortası Moskof'un oltası Eli, zulüm muştası Tek ümidi, cuntası İnkılap, avantası Nemrut, onun atası Ölüm yolu, rotası Namlı servet çantası Ünlü küfür softası Necip Fazıl'ın geçmişte çok küfürlü sayılan bu şiiri, Erdoğan ve AKP'lilerin sözleri yanında ne kadar da masum kalıyor değil mi DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER Pandemi tarihimizin unutulmayanları Korona bitti mi Tam bilmiyoruz, kimi uzmanlar hâlâ "Aman dikkat" diyor ama iki yılı aşkın uygulanan önlemlerin yüzde 90'ından vazgeçtik sayılır artık. Peki, tam iki yıl önce başlayan pandemi maceramızdan aklımızda neler kaldı Sosyal medya hesaplarımdan birine görmüştüm, biri üşenmemiş toplamış bütün yaşadıklarımızı. O günleri yaşarken pek tedirgin oluyorduk ama aradan zaman geçince hepsi komik geliyor aslında. Okuyalım o zaman; Luppo vakası (İlk sokağa çıkma yasağı açıklandığında marketlere hücum etmişti gece yarısı pek çok kişi. Bir kişi zor bela girdiği marketten sadece Luppo isimli bir hazır kek alıp çıkınca günlerce konuşulmuştu) Gizli tıraş olanlara polis baskını Marketten alınanların sabunla yıkanması Dünya Bankası'nın yardım açıklaması sonrası ilk vakanın ortaya çıkması Otelde çalışanlara "aşılıyız maskesi" taktırılması Evde ekmek imalatı Yerdeki kullanılmış maskeyi takan amca Çin'de yürürken ölen insanlar Eczanelerde maske kuyruğu, kod ile maske dağıtılması (dağıtılamaması) 23 Nisan'ı balkonda kutlama Camilerin kapatılması Ercüment Ovalı Yolların deterjan ile yıkanması Evde çalışma İtalya ve İspanya'da balkonlardan motivasyon şarkılarının söylenmesi Öğrenci yurtlarına kapatılan umrecilerin kaçmaya çalışması, polisle çatışması 64 yaşındaki gençlerin 65 yaşındaki ihtiyarlar ile kafa bulması