ACAİP YAZILAR
Dinler ve milliyetçilik gelecekte ne olacakKitap eleştirileri ile ilgili yazılara bakarken Mevlüt Geyikoğlu ismi ile karşılaştım.
Bir yazısı çok ilgimi çekti, kopyalayıp sakladım.
Bugün bu yazının bir bölümünü sizle paylaşmak istedim.
Mevlüt Geyikoğlu 1962'de doğmuş. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümünden 1985 yılında mezun olmuş. Banka Müfettişliği ve yöneticilik görevleri yapmış. 2011 yılında emekli olmuş.
2016 yılına kadar çeşitli kamu ve özel sektör kuruluşlarının müfettişlerine suistimal, usulsüzlük ve dolandırıcılık konularında araştırma ve sorgulama teknikleri üzerine eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermiş.
Kendini "insan ilişkileri, dinler, madde-ruhfizik- metafizik" karmaşası içinde bulmuş ve kitaplar yazmaya başlamış.
"Protislam", "Can simitleri", "Yolsuzlukla mücadele", "Tanrının ayak sesleri ve ensemizdeki nefesi" bulduğum kitapları.
Şimdi gelin Mevlüt Geyikoğlu'nun sakladığım yazısını okuyalım;
En geniş kapsamlı sosyolojik sığınma şemsiyeleri olan milletler, dinler ve ideolojiler gelecekte nasıl şekillenecek
MİLLİYETÇİLİK:
- Nüfusun geometrik hızla arttığı,
- Toplumlar arası kaynaşmanın ve evlilikler yoluyla genetik yayılmanın sınır tanımadığı,
- Bir kişinin kendi genlerinden en fazla yüzde 50'sini çocuklarına, yüzde 25'ini torunlarına, yüzde 12,5'unu torun çocuklarına ve yüzde 6,25'ini torununun torunlarına geçirebildiği eşeyli üreme sisteminin harmanlamasından kaçmanın mümkün olmadığı,
- İnsanlık tarihi dikkate alındığında, dünyada birbirine en uzak iki insanın biyolojik gen bağı kopuşunun en fazla 8.000 yıl geriye gittiği,
- Ten ve göz renklerinin, parmakların, burunların, kulakların, yüz ifadelerinin, eşkalin harman olup ayırt edilemez hale geldiği,
- Haberleşme, bilgiye erişim, ulaşım, paylaşım hızı; seyahat olanakları, göçler, sosyolojik etkileşim ve karışımın inanılmaz seviyelere yükselip küreselleştiği; dünyanın küçük bir köy haline geldiği gezegende geleceğin yüzyıllarında nasıl ve hangi içerikte bir milliyetçilikten bahsediliyor olacak Kimin hangi millete ait soy kökenlerine sahip olduğu nasıl belirlenecek Biyolojik temele oturtulabilecek mi Farklılıkların açıklamaları kimi nasıl ikna edecek
DİNLER:
Ebatları ve zaman derinliği tam olarak bilenemeyen, bilimsel veriler ışığında yaşı 14 milyar yıl olduğu düşünülen evrenin tenha bir köşesinde yer alan minik gezegenimizde insanın ortaya çıkışının 2,5 milyon yıllık geçmişe sahip olduğu dikkate alındığında insanın Tanrı inancını bundan birkaç bin yıl öncesinin yöresel kıyafet, düşünce ve davranış alışkanlıklarına hapsetmek ne kadar akla mantığa uygun olabilir Koskoca evrenin yaratıcısının meramı bu mudur
Diğer bir açıdan bakarsak, "Semavi" olarak bellenen dinler neden Orta Doğu'da belli bir alanda ve insanlık tarihinin dar bir zaman diliminde ortaya çıkmıştır. Epey bir süredir ortalık neden sessizliğe bürünmüştür Bunca zamandır Tanrı'nın insana gönderdiği sadece ve sadece hepi topu 4 kitap mıdır Üstelik bunlar da asıl muhatapları olan peygamberler öldükten onlarca ve hatta yüzlerce yıl sonra çeşitli kaynaklardan ve hatıralardan derlenerek oluşturulmuştur.
Kitap nedir Kuşe kâğıda basılı ve sağlam ambalajlı vaziyette zembil ile yukarıdan sarkıtılmış yahut sufle edilmiş şeyler midir Yoksa aslında "kitap" denilen şey bambaşka bir şey midir
Birkaç bin yıl önce ortaya çıkan dinler dünyanın bugünlerini etkilemeye neden ve nasıl devam etmektedir Bölge ikliminin insan zihnine yansıyan nöropsikolojik etkileri ve bunun dalga dalga yayılan küresel etkileri mi Yoksa yoldan çıkmış insanlara Tanrı'nın tanıdığı son bir şans mıdır Belki de Homo Sapiens denen zeki varlık olan insan uydurup inanmakla ördüğü duvarlar ardında kendini güvende mi hissetmektedir Bütün bunların temelinde korku ve bitip tükenmeyen umut yatıyor olabilir mi
"Semavi" (Uzay menşeili) olarak nitelenen dinler ve "Pagan" olarak nitelenen dinlerin hemen hepsinin içerdiği kutsanmış nesneler, sembol, seremoni ve ritüeller neden birbirlerine benzemektedir Aynı kökenden gelen inanç sistemlerinin zaman içinde evrimleşmekte olduğunu söyleyebilir miyiz
Hiç hesap edilmeyen ve bu nedenle tartışılmayan konu: Dünyanın uzayla ve uzaydaki zeki-şuurlu varlıklarla iletişimi neden yok sayılmaktadır Beş duyu organımız her şeyi mi algılayabilmektedir
Sağlam temeller üzerine oturmayan inançlar, esen rüzgârlara göre eğilmeye, savrulmaya ve yönlendirilmeye; geleceğin yüzyıllarında, binyıllarında tarihin dinler arşivinde yer almaya mahkûm olacaktır.
Mikro boyutlardan makro boyutlara kadar evrende büyük harmoniyi sağlayan kozmik merkezi güç "Tanrı" kavramının karşılığı olmalı. Yarattığı kötü huylu şeytan ile tartışan, ondan fırça yiyen, kızıp öfkelenen, insanı yola getirmek için bol konforlu, içkili ve seks dolu sonsuz yaşam vadeden, insanın gündelik hayatını ve yatak odasını bütün ayrıntılarıyla düzenleyen; saçına başına giyimine kuşamına ayrıntılı olarak aklını takan, kanlı savaş maceraları anlatmaya hevesli, her şeye burnunu sokan huysuz bir patron yönetici tiplemesi.
Bunlarla iştigal edip mesai harcayan güç aynı zamanda ucu bucağı bilinemeyen sonsuz evrenin, galaksilerin, yıldız sistemlerinin, karanlık maddenin vb. zaman ve mekân derinliği bilinemeyen büyüklüğün yaratıcı ve yöneticisi. Yaman çelişki. Bir yerlerde hata yok mu
Umutlar kaybolmaz. Kaybedilir.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Hiç yılmayan bir sanatçıKaç yıldır tanıdığımı ben bile unuttum.
80'li yıllardan bu yana, TV ekranlarında sunucu ve şarkıcı, sinema filmlerinde ve dizilerde oyuncu olarak halkın gönlünde yer eden Gül Erda yetenekleriyle olduğu kadar hiç yılmayan azmi ile de çok beğendiğim bir sanatçı.
Gerçek yaşına hiç aldırmadan ruhundaki gençliği hep yansıtmayı başardı bugüne kadar Gül Erda.
Geçenlerde aradı "Can" dedi "Yeni şarkımı ve klibimi gönderiyorum, sözleri de çok güzel, mutlaka dinle. Söz ve müziği de bana ait."