Demokrasi, sayısı çok olan cahillerin haklı ve güçlü olduğu rejim değildir!

ACAİP YAZILAR Demokrasi, sayısı çok olan cahillerin haklı ve güçlü olduğu rejim değildir! Bu hafta sizlere "doğruları söylediği ve öğrencilerine soru sormayı tavsiye ettiği" için ölüme mahkum edilen Sokrates'ten bir öykü anlatmak istiyorum. "Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir" cümlesiyle tarihe kazınan Sokrates evrendeki bütün kötülüklerin sebebinin bilmemek olduğunu, bilgi eksikliğinin bizi hatalara ve mutsuzluğa yönlendirdiğini iddia etmişti yaşamı boyunca. "Sadece bir iyi vardır: bilgi ve sadece bir kötü vardır: cehalet" diyen Sokrates, cahillerin sayıca çok daha fazla olduğunu ve bu nedenle cehaletin çoğu kez iktidar koltuğunda oturduğu gerçeğini haykırmıştı hep. Sokrates, cehaletin yüksek olduğu bir toplumda demokrasinin geçerli olmayacağını savunurdu. Ona göre demokrasi iyi bir çözüm gibi gözükmekle beraber cehaletin egemen olması da demokrasi sayesinde gerçekleşiyordu bir anlamda. Demokrasiyi kutsallaştırırken cahiller tarafından seçilen cahillerin başa geçtiği bir ülke gerçekten demokrasi ile yönetiliyor olabilir mi Bu aslında müthiş bir paradoks değil mi Bir yandan tek çare olarak seçimi göreceksiniz, ancak seçenlerin büyük çoğunluğunun cahil olması nedeniyle çıkan sonuçtan hep şikâyet edeceksiniz. Bu müthiş paradoksla ilgili Sokretes'in tarihe geçmiş bir öyküsü vardır. Muhtemelen defalarca yayınlandığı için pek çoğunuz biliyorsunuzdur. Ama bazı öyküler çok bilinse de hafıza tazelemek için sıklıkla hatırlanmalıdır. Bir gün ders sırasında öğrencilerinden biri Sokrates'e şöyle der; "Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde, elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur, yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı Hem çok mümkündür ki, daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz." Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o öğrenciye önce sorar: "Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur" Öğrenci: "Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur." Sokrates: "Peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur, yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur" Öğrenci: "Elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur." Sokrates: "Bize yine söyler misin, bir gemide yüz yolcu bulunsa, geminin nerde nasıl hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir, yoksa o yüz yolcu mu" Öğrenci: "Eğer yolcular içinde denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır." Sokrates: "Peki, o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez. Herkes bildiği yerde konuşmalı. Her iş ehline verilmeli." Öğrenci: "Pek tabi olması gereken budur." Sokrates: "O halde, bize yine söyler misin, kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi Hem sen de kabul ettin ki, bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur." Sokrates'ten bu yana yüzyıllar geçti. Geçen bu süre içinde henüz demokrasiden daha iyi daha adil bir rejim bulamadık. Cahillerin sayısının çokluğu yüzünden demokrasiden vazgeçmek de olmaz ki zaten dünyanın gelişmiş ülkelerinin hiçbiri de bundan vazgeçmiyor. Ama şunu yapıyorlar ve başarıyorlar; Eğitime çok önem veriyorlar, cehaleti olabildiğince geriletiyorlar ve nitelikli insan sayısını sürekli artırıyorlar. Nitelikli insan sayısı arttıkça yönetime aday olanların niteliği de yükseliyor ve cahillerin yine kendileri gibi cahilleri seçme olasılığı azalıyor. Bu yazıyı Sokrates'in yine tarihe geçen iki cümlesiyle noktalayalım; Kimse bile bile kötü değildir, her kötülük bilgi sanılan bir bilgisizlikten gelir. Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmesini sağlayabilirim. HOŞUMA GİDEN ŞEYLER Galat-ı meşhur nedir bilir misiniz Yazıyı Orhan Keskinsoy göndermiş. "Galat-ı meşhur" kelime, cümle ve deyimlerden bir derleme yapmış. Finaline ise hayli "politik" bir cümle