HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Bu dörtlü yarı finale de gitsinNe maçtı o öyle.
Gururumuz Filenin Sultanları olimpiyat oyunlarında bir destan yazdı.
Dünyanın en iyi takımlarından biri olan Çin'i son sette devirmesi ülkeyi sevinç gözyaşlarına boğdu.
Olimpiyat tarihinde ilk kez bir voleybol takımımız son 4'e kalmayı başardı.
Umuyor ve diliyorum hak ettikleri altın madalya ile dönecekler.
Kızlarımız sahada devleşirken; Türkiye'nin en önemli üç siyasetçisi de saha kenarında Türkiye coşkusunu beden dilleriyle ifade ederek maçı izliyordu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile eşi Dilek İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş iki saati aşkın maçın bir saniyesinde bile yerlerinde duramadı.
Bu tür önemli maçlara siyasetin önde gelen isimlerinin gitmesi elbette sevinçle olduğu kadar biraz da "kuşku" ile karşılanır.
Beğensek de beğenmesek de maçlarda totem yapanların sık kullandığı "uğur" sıfatı çok ifade edilir.
Takım galipse gelen siyasetçi "uğurlu geldi" diye alkışlanır.
Ama tersi olursa da "uğursuz geldi" yaftası yapıştırılıverir hemen.
Voleybolcu kızlarımızın ilk maçına Ekrem İmamoğlu gitmişti.
Herkes "Başkan uğurlu geldi" dedi ister istemez.
Ancak en önemli üç siyasetçinin birden çeyrek final maçına gitmesi aslında riskliydi.
Olası bir yenilgi halinde koro halinde üçünün de uğursuz geldiği söylenebilirdi.
Ama öyle olmadı.
Üç siyasetçi ve Dilek İmamoğlu "uğurlu" geldi.
Bunun da ötesinde maç boyunca takımı hararetle desteklerken yaptıkları da büyük ilgi çekti ve sempati topladı.
Hele Dilek İmamoğlu'nun her alınan sayıdan sonra ayağa fırlaması, kaybedilen sayıda derin üzüntüye kapılması müthişti.
Maçın kazanılmasından sonra üç siyasetçinin birbirine sarılması da görülecek şeydi.
Üç siyasetçi ve Dilek İmamoğlu hiçbir komplekse kapılmadan, sevinçlerini bütün duygularıyla yaşadılar ve yaşattılar.
Her üçünün de sevinç gösterileri asla yadırganmadı, tuhaf karşılanmadı.
Hele Hollanda ile milli futbol takımının maçındaki golden sonra Bilal Erdoğan'ın yapmacık hareketlerini hatırlayanlar "Bir milli sevinç işte böyle gösterilir" demekten kendilerini alamadılar.
Şimdi milyonlarca kişinin ortak duygusu bu dörtlünün yarı final maçını da yine birlikte izlemeleri yönünde.
Herkes bu dörtlünün çok uğurlu geldiğine inanıyor.
Tabii bir de şöyle bir endişe var.
"Bu dörtlünün uğurlu gelmesinden heveslenip başka siyasetçiler de maça gelmeye kalkarlar mı"
Dün pek çok kişiden şunu duydum; "Bir sonraki maça siyasetçi olarak sadece bu isimler gelsin ve yine birlikte otursun. Tabii finali de birlikte izlesinler."
Benden söylemesi.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Üçlü görüntü CHP'de dedikoduları bitirebilirYandaş medyanın kalemleri eski alışkanlıkla yine muhalefeti konuşmaya devam ediyor.
Son günlerde yandaş bazı yazarlar gözlerini CHP'deki iç dedikodulara çevirdiler.
Yaymaya çalıştıkları birkaç algı var;
BİRİNCİSİ: CHP'de bir grup eylüldeki tüzük kurultayını seçimli hale getirmek istiyor.
İKİNCİSİ: Özel ile İmamoğlu arasına kara kedi girdi. İmamoğlu cumhurbaşkanı olmak istiyor, bu uğurda Kılıçdaroğlu ile işbirliği yapabilir.
ÜÇÜNCÜSÜ: Mansur Yavaş'ın İmamoğlu ile arası iyice açıldı, Özel'den de hiç haz etmiyor.
Yarın ne yazacak bu yandaşlar merak ediyorum.
Çünkü dedikodu kazanında kaynatılmak istenen bu üç isim hiçbir komplekse kapılmadan Paris'te Filenin Sultanları'nı izlediler. Sıradan bir seyirci gibi coştukça coştular, maç sonunda birbirlerine sarıldılar.
Böyle bir maçtan sonra sevinç gösterisi yapmak aralarındaki bir sorun yok anlamına elbette gelmez.
Ama haklarında dedikodu üretmeye çabalayanların da ağzını kapatmış olurlar.
CHP artık istemese bile iktidarın alternatifi, hatta tek alternatifidir.
Böyle bir ortamda parti içine nifak sokmaya, önde gelen isimleri birbirine düşürmeye kimsenin gücü yetmez.
Üç ismin birlikte olmaları CHP kitlesine ve kamuoyuna da büyük moral verecektir.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
729 bin kişi nasıl kaybolurİçişleri Bakanı önceki gün sığınmacılarla ilgili medyaya bilgi verirken inanılmaz bir şey söyledi.
Sığınmacı sayısının 4 milyonu biraz aşkın olduğunu ileri sürerken "729 bin kişinin daha önce kaydettirdikleri adreslerde olmadığını" açıkladı.
İnanılır gibi değil.
Bu açıklama tam bir skandaldır.
Üç beş kişi değil, birkaç bin de değil tam 729 bin kişinin nerede olduğu bilinmiyor.
Bu 729 bin kişinin içinde kimler var
Aralarında terörist var mı
Canlı bomba olabilecek potansiyelde olan var mı
Bunların bir bölümü silahlı mı
Kaybolan 729 bin kişi nerede yaşar, hâlâ devletten yardım alıyorsa bunu nasıl başarıyor
Daha onlarca soru sorabilirsiniz.
Ülkenin geldiği hale bakar mısınız
İpini koparanın kevgire dönen sınırlarından girip çıktığı ülkemizde 729 bin kişinin nerede olduğunu bilmeyen bir İçişleri Bakanlığımız var.
Muhalefetin bu duruma mutlaka el koyması, suç duyuruları yaparak hem mevcut İçişleri Bakanı'nın istifasını istemesi hem de eski İçişleri Bakanı'ndan