Biden tarihi nasıl öğrenecekti

ANALİZ Biden tarihi nasıl öğrenecekti Her 24 Nisan'da hep aynı sıkıntıyı çekmekten bıktık aslında. "Acaba Amerika Başkanı bu yıl ne diyecek" merakı kaplar bütün siyasileri. Amerika Başkanı Biden geçen yıl yani göreve geldiği ilk yıl olduğu gibi bu yıl da 24 Nisan bildirisinde 1915 yılında yaşananları "soykırım" olarak niteledi. Oysa 1980'de Ronald Reagan'dan sonra hiçbir Amerikan başkanı 24 Nisan için "soykırım" dememişti. Bunda elbette önceki iktidarların ve dışişlerinin büyük başarısı vardır. Ne zaman AKP ve Erdoğan iktidara geldi, önce çeşitli ülkeler parlamentolarından "Ermeni soykırımı kararları" geçirmeye başladılar. Sonra bazı Amerikan eyalet parlamentoları da benzer kararlar aldılar. En sonunda Amerikan başkanları da "Bu bir soykırımdır" demeye başladı. Erdoğan ise umursamaz davranıyor iç kamuoyuna yönelik konuşmasında. Biden'in "soykırım" açıklamasından sonra "Çeşitli ülkelerin yönetimleri tarafından güya tanınan Ermeni iddialarının bizim nezdimizde bir önemi yoktur. ABD Başkanı Biden'ın açıklamasını da böyle görüyor, üzerinde durmaya bile gerek duymuyoruz. Biden önce Ermenilerle ilgili tarihi öğrensin" dedi Erdoğan. Bu tepeden bakan konuşmayı elbette ne Amerika ne de diğer dünya ülkeleri ciddiye bile almaz, iç politikada dar bir kesimde etki yaratır o kadar. Ayrıca şu "Önce tarih öğrensin" tavrı da hem yanlış hem anlamsız. Çünkü Biden tarihi nereden öğrenecek Amerika başkanları tarih bilmek zorunda değildir. Ancak yanlarında her konuda kendisini bilgilendirecek gerçek danışmanlar vardır. O danışmanlar her gün hem Amerika hem de dünya ülkeleri için önemli olayları hatırlatır ve başkanın bu konudaki tavrını belirlemek üzere metinler hazırlarlar. Ermeni soykırımı iddiası da bunlardan biridir. Amerikan başkanları danışmanlarından aldığı bilgi ve tavsiyeler üzerine 24 Nisan geldiğinde konuyla ilgili açıklama yaparlar. Hepsi bu. Görünen o ki, AKP iktidarının çok becerikli; çok yetenekli danışmanları, Dışişleri mensupları başkanı bırakın yanındaki danışmanları bilgilendirememiş, eskiden olduğu gibi etkileyememiş, Türkiye'nin bu konuda çok hassas olduğunu anlatamamış. Biden'in "soykırım" tanımı kullanması aslında bu iktidarın dış politikada nasıl tel tel döküldüğünün bir kanıtıdır. Eski Türkiye dedikleri, her fırsatta hakaretler yağdırdıkları AKP öncesi dönemde izlenen haysiyetli dış politikalar ve dışişleri bürokratlarının parlak çalışmaları sayesinde Amerikan başkaları da diğer dünya ülkeleri de 24 Nisan konusunda bilgi sahibi yapılırdı. Bu sayede Türkiye'yi üzecek, rencide edecek kararlarla hiç karşılaşmazdık. Oysa bu iktidar dış politikayı o kadar boşladı ki, şimdi dövünmenin bir anlamı kalmıyor. Sadece Türkiye'de yaşayanların anlayacağı mecazi ifadeler kullanarak "Önce tarih öğrensin" efelenmesi bu gerçeğin gizlenmesini sağlayamaz. ŞAŞIRDIM Aaaaa, bakın aHaber'i nasıl üzmüşler Sarayın en militan medyası Sabah grubu biliyorsunuz. Sabah gazetesi ve aHaber günün 24 saati yıpratıcı bir propaganda makinası gibi çalışıyor. Bu medyada sarayı savunmak için yapılmış çarpıtılmayan haber bulamazsınız. Hiçbir ahlaki kurala uymazlar, vicdani kaygıları pek yoktur; soru sormak, araştırmak, eleştirmek gibi vasıfları ise hiç bulunmaz. Dün aHaber'in bir açıklamasını görünce inanın gülme krizi tuttu beni. aHaber muhabiri Murat Dada, Motobike İstanbul 2022 Fuarı'ndan canlı yayın yaparken bir motor için "minyatür" demiş, fuar görevlisi "Minyatür değil bu" demiş, Dada motorun amatörler için olduğunu söylemiş fuar görevlisi bir kez daha devreye girerek "Amatörler için değil, profesyoneller için"diye düzeltmiş. Konu sosyal medyada "Motobike 2022 görevlisi bir kadın, bilgisi olmadan haber yapmaya çalışan aHaber muhabirini canlı yayında rezil etti" diye alaya alınmış. aHaber yönetimi çok bozulmuş buna. Hemen bir açıklama yaparak şöyle demişler; "aHaber ile ilgili sosyal medyada başlatılan linç kampanyasında, kendi haberimizden kırpılarak servis edilen görüntü muhabirimiz ve fuar görevlisinin habere kattıkları mizahtan ibarettir. Kanalımızı yalan haberlerle hedef alanlar hakkında hukuki süreç başlamıştır." Ah canlarım benim, demek bir konuşmadan kırpılıp haber yapılması iyi bir şey değilmiş... Neyse ki size göre bu "kırpılmış" haber sizi hedef yapmıyor, can güvenliğinizi tehdit etmiyor. Oysa siz konuşmalardan kırparak yaptığınız sözde haberlerle bugüne kadar kaç kişiyi hedef yaptınız. Ama canınız çok tatlıymış, böyle esprili bir habere bile deli olmuşsunuz. Yarın öbür gün hesap verme sırası gelince, halinizi pek merak ediyorum. ÇOK GÜLDÜM Ramazan fıkrası Koca Ramazan gelip geçiyor. Şunun şurasında son 4 güne girdik. Pazar arife, pazartesi ise bayram. Ramazan bitmeden bir Ramazan fıkrası sunayım istedim. Haydi okuyalım. Ateist bir adam, bir gün ormanda gezerken etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. "Evrim, ne güzellikler yaratıyor" diye düşünüp keyif içinde yürüyormuş... Arkasında bir gürleme sesi duyunca korku ile geri dönmüş, bir de ne görsün, koca bir aslan üzerine doğru koşuyor. Adam, bütün gücüyle kaçmaya başlamış ama her arkasına bakışta aslanın daha yakınlaştığını görüyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış, aslan adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış, tam vurmaya hazırlanırken adam "Tanrım" diye haykırmış. Bir anda zaman durmuş, aslan donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamış. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama "Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım" demiş. Adam, utanç içinde: "Biliyorum, bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki aslanı dindar yapabilirsiniz" demiş. O ilahi ses "Peki" diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş. Nehir tekrar akmaya başlamış. Her şey eski haline dönmüş. Aslan pençesini indirmiş, iki pençesini de gökyüzüne doğru çevirmiş ve konuşmaya başlamış: