Artık "sayın" demeyi bırakmalıyız

ACAİP YAZILAR Artık "sayın" demeyi bırakmalıyız Siyasetçilerin en çok kullandığı kelime sanıyorum "sayın" hitabı. Kim olursa olsun siyasetçilerin tamamı, birbirlerine "sayın" diye sesleniyor. Bu kurala uymayan tek kişi var o da AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan. AKP başkanı sayın kelimesini nadiren kullanıyor, bu da genellikle yabancı devlet adamlarına hitap ederken oluyor. Öncelikle "sayın" ne demek ona bakalım. Tüm sözlüklerde sayın kelimesi iki biçimde tanımlanıyor. 1- Konuşma ve yazışmalarda saygı belirtisi olarak kişi adlarının önüne getirilen söz. 2- Kendisine saygı gösterilen, seçkin, değerli kimse. Peki siyaset diline "sayın hitabını" ilk kim soktu. Doğal olarak herkesin aklına Bülent Ecevit geliyor. Ancak Altan Öymen'in, bir yazısında (Radikal, 10 Mart 2007) "Sayınkelimesini siyasi hayatımızda bir 'hitap kuralı' haline getiren, 1961'deki Kurucu Meclis'in Başkanı (Emekli Orgeneral)Kâzım Orbay'dı. 'Sayın'ın yerleşmesinde ve yayılmasında çok büyük rolü olan siyasi lider deBülent Ecevit'ti" diyor. Eski Trabzon Milletvekili ve araştırmacı yazarRahmi Kumaş'agöre ise"sayın"sözcüğünü ilk kezAtatürkkullanmış Rahmi Kumaş,Çağdaş Türk Dilidergisinde yazdığı" 'Sayın' Sözcüğünün Evrimi"başlıklı yazıda (Aralık 2014, Sayı: 322), Meclis tutanaklarına dayanarak,Atatürk'ün, 1 Kasım 1934 günü Meclis'i açarken, milletvekillerine"Sayın TBMM üyeleri"diye seslendiğini belirtmişti. Ancak bütün kaynaklar ve siyasetçi tanıklar "sayın" hitabının Ecevit sayesinde siyasetimize yerleştiğini kabul ediyor. Ecevit kim olursa olsun, eğer bir kişiden söz ediyorsa adının başına mutlaka "sayın" kelimesini koyardı. Bu onun için bir siyasi nezaketti, siyasetçinin uyması gereken bir husustu. Tabii Ecevitlerin, Demirellerin, Özalların olduğu dönemde tüm siyasi çekişmelere rağmen siyaset asgari nezaket kuralları içinde yapılırdı. AKP'nin siyasi İslamcı yöntemleri ile bu kavramlar da çok bozuldu. Siyasetteki çekişme, fikir ve görüş ayrılıkları yerini keskin kutuplaşmaya, düşmanlıklara, kin ve nefrete dönüştürdü. Bunun mimarı Erdoğan zaten kimseye "sayın" demeyerek herkesten daha hakiki davranıyor. Ancak siyasetçisinden gazetecisine, akademisyeninden bürokratına, bakanından iş insanına hemen her konuşmanın içine sayısız "sayın" konulması artık çok komik olmaya başladı. Sayın Ahmet sen ne kadar şerefsizsin Sayın Mehmet senin hırsızlığını bilmeyen mi var Sayın Ayşe sen de az fingirdek değilsin. Sayın Hasan geçmişini karıştırtma şimdi bana. Sayın Murat bir haindir Sayın Fatma sen tam bir teröristsin. Sayın Melahat cibilliyetsizin tekidir. Hayali konuşmalar bunlar tabii de siyasetçilerin söylemleri bundan farklı mı Tabii bana en komik gelen ise özellikle ekranlarda tartışan kişilerin ısrarla birbirlerine ve özellikle AKP'li yöneticilere "sayın" diye hitap etmesi. Muhalif gazeteci "sayın Erdoğan'ı" saray yazarı ise "sayın Kılıçdaroğlu'nu" ağzından düşürmüyor. Peki bu "sayın" kelimesini kullanırken inanıyor mu Hayır. O halde niye kullanıyor Ne kadar kibar, saygılı olduğunu göstermek için. Gereği var mı Yok tabii. O halde diyorum ki "sırf karşı tarafa 'bak ben sana nasıl saygı duyuyorum' yalanını söylemek için kullanılan şu sayın kelimesini hayatımızdan çıkarmayalım ama çok azaltalım." Erdoğan'dan, Kılıçdaroğlu'ndan veya bir başkasından söz ederken sayın demediğimizde kimseye bir zararı yok. KOMİK Mesleklere göre yalanlar Ayakkabıcı: Giydikçe açılır. Emlakçı: Merkeze 10 dk. Öğretmen: Zeki ama çalışmıyor. Esnaf: Bana gelişi bu. Galerici: Dost işi. Memur: Sistem gitti. İnsan Kaynakları: Biz sizi ararız. Berber: Çok yakıştı. Kargo Şirketi: Geldik yoktunuz. Beyaz eşyacı: Ben de evde bundan kullanıyorum. Aktar: Bu otun kalp, ciğer, dalak, malak hepsine faydası var. Mali Müşavir: Sehven hata. Diş Hekimi: Zamanla yerine oturur. Doktor: Sizi çok iyi gördüm. Eczacı: O ilaç piyasada yok, bu ilaç aynısı. Avukat: Kesin temyizden döner. Politikacı: Allah yaptırıyor. HOŞUMA GİDEN ŞEYLER Gelmiş geçmiş en iyi çalışan kaymakam Hemen her gün iktidarın üst kesimlerinden birilerinin görevden alındığını duyuyoruz. AKP genel başkanı bu tür atamaları genellikle gece yarısı yapıyor. Bakanlar, yardımcıları, genel müdürler, başkanlar şunlar bunlar gece yarısı kararnameleri ile gidiyorlar, geliyorlar. Her seferinde de yeni gelenin kim olduğunu anlamak için çaba harcıyoruz, araştırma yapıyoruz. Son önemli atama Milli Eğitim Bakanlığı'nda gerçekleşti. Bakan yardımcısı görevden alındı yerine din öğretimi genel müdürü getirildi. Kimdir bu neyin nesidir, tam bilmiyoruz ama adı taciz olaylarına çok karışmış olan Ensar Vakfı'na kol kanat geren biri olduğu ileri sürülüyor. Bu atama kararlarını okurken OdaTV''de Şeref Düzyatanlar'ın yazısındaki bir fıkra dikkatimi çekti. Okuyalım; İlçeye tayini yeni çıkan kaymakam gidip ilçeye yerleşince çıkıp "şu köyleri bir dolanayım" diyor. Tabi kaymakam yeni olduğundan kimse de tanımıyor. Milletin eksiklerini soruyor, diğer taraftan notlarını alıyor. Böyle bir hafta kadar dolandıktan sonra yolu yine bir dağ köyüne düşüyor. Kapısının önüne oturmuş ördüğü sepeti eline almış yaşlıca bir amcayı