Aman yanılıp Dilana özenmeyin

ACAİP YAZILAR

Aman yanılıp Dilan'a özenmeyin

Haftanın son çalışma günü "Adalet nasıl katledir" adlı belgeselin final bölümünü izledik tüm toplum olarak.

Polisin olağanüstü operasyonları ile yakalanmıştı Dilan-Engin Polat çifti.

Her ne kadar Dilan Polat'ın "Engiiiiin bana şunu alsana" diye konuştuğu videoları herkes izlediyse de polisin ünlü çiftin zenginliğini sergilemesi bir başka keyifle döküldü milletin önüne.

Sanki kimse bilmiyormuş gibi "Vay be arabaya bak, bunu almak için üç kere dünyaya gelip gece gündüz çalışmam gerek" dediler.

Bankadaki paraları dudak uçuklatıyordu.

Hele "kapa para" diye adlandırılan servetleri milletin aklını alıyordu.

Savcılar oturdular bir iddianame yazdılar.

Aman Allahım neler yapmıştı bu genç çift.

500 milyon dolar kara para aklamışlardı.

Kumar mafyasıyla ilişkileri vardı.

Kıbrıs ve Gürcistan üzerinden milleti söğüşleyen bahis mafyasının da paraları bunlar üzerinden geçmişti.

Savcılar da belli ki pek öfkelenmişlerdi bu işe.

"40 yıl verelim, yok az gelir 50 olsun, yok yok 60 yıl yatsınlar da görsünler günlerini" diye düşünerek herhalde acayip hapis cezaları istediler.

Derken mahkeme günü geliyordu ki bir baktım Dilan Polat hapisten çıkıverdi.

10 gün sonra ilk duruşma yapıldı, medyada alaycı haberler yayınlandı, hakim Dilan Polat'a sormuş "Ne iş yapıyorsun" diye o da "İşsizim" demiş, "Peki gelirin ne" sorusuna da "Bir kuruş gelirim yok" cevabını vermiş, Engin polat şirketlerini anlatırken hakim kızmış "Reklam yapma" diye fırçalamış.

Kah kah kah, kih kih kih yazılar yazıldı, ekranlarda laflar edildi.

Derken ikinci duruşma ve üçüncüsünde aaaa bir de ne görelim Engin Polat da tahliye edilmedi mi

Cezaevi önünde 150 araçlık konvoy, alkış kıyamet Engin Bey de lüks otomobiline bindi yola koyuldu.

Dilan Polat da playbekten çalan müzikle "enerciii" diye haykırdı.

Herkes şaşkın tabii.

Öyle ya, bu nasıl adalet böyle

Madem daha ilk duruşmada tahliye edileceklerdi 50-60 yıl hapis niye istenmişti

Fikrini açıkladı diye nice aydın, akademisyen, gazeteci yıllarca hapiste yatarken milletin kanını emen kara para ticareti yapanlar nasıl da böyle serbest kalabiliyordu.

Biz niye böyle dürüst davranıyorduk, biz de kara para işine girelim o zaman nasıl olsa bir şey olmuyor.

Haaa orada durun işte.

"Madem bu kadar kolay kurtulunuyor biz de yapalım" diyenler sakın buna bulaşmaya kalkmasın.

O işler o kadar kolay değil.

İçerden adamınız var mı, AKP'den arkanızda duracak birilerini buldunuz mu, polisten, yargıdan bu işte sizi kollayacak tanıdığınız var mı

Yoksa ki, feveran edenlerin olması mümkün değil, sakın haaa sakın ola bulaşmayın.

Çünkü siz gerekten 60 yıl yatarsınız, söylemedi demeyin.

KOMİK

Bozulan Türkçe'ye günün manasına uygun yeni kelimeler

Dilimiz gün geçtikçe bozuluyor, gerçi dil bu, eğer yaşatmazsınız sürekli bozulur ve yabancı kelimelerin istilasına uğrar.

1071'de Anadolu'ya giren Alparslan ile övünenler o günün duru Türkçesinden haberdar mı acaba

900 yılda özellikle Arap kültürü hegemonyasına giren güzel Türkçemizde o kadar çok Arapça kelime var ki.

Son dönemlerde de teknoloji geliştikçe batı dillerinden gelen kelimeler öne çıkmaya başladı.

Bir de günün koşullarına göre üretilen ve saçma olmakla birlikte gerçeği yansıtan kelimeler var.

Sosyal medya hesaplarımdan birine bu yeni üretilmiş kelimelerden bir demet gelmiş.

Sizle de paylaşmak istedim;

ÇAYYAŞ: Çay içersi, çay içmeden yaşayamayan kişi.

DEKILTE: Erkeklerin gömleklerinin üstten 4-5 düğmelerinin açılması göğüs kaslarını sergilediği, tükenmeleriyle, bazen de altın kolyeleriyle fiyaka yapma işi görüntülüyor.

Hiç çamaşır: Transparan kadın kıyafeti veya giyilmemiş olan iç çamaşır.

CİNEKOLOG: İçine cin girmiş kadınlara muhtelif hizmetlerde bulunan din referanslı uzman.

KANKAMATİK: Yalnızca parasız kalındığında görünüp borç para alınabilen, yakınmış gibi davranılan ve ensesi kalın arkadaş.

İÇERDÖVER: Her akşam eve sarhoş gelip karısını, çocuğunu döven, olmaz olası ve elleri kırılası koca veya baba.

SİNİRBAZ: Sizi her defasında sinirlendirmeyi başarabilen çok özel kişi.

LAFIZA KAYBI: Söylenilen sözün unutulması, sık sık yanındakilere "Ne diyordum ben" diyenler

KELDİVEN: Saçı olmayanlar; kafalarını güneş, soğuk hava, yağmur gibi dış etkilerden korumak için şapka, peruk gibi gereçler.

MARKALEMUN: Saç şekli ve rengi üzerindeki marka elbiseye göre dağılır, dış kısımlara aşırı önem veren boş ve sığ insan.

JELOĞLAN: "Jölesiz çıkmam abi" diyen erkek tipi.

SHOPŞAL: Alışverişin değişimi aylak aylak dolaşan, boş boş vitrinlere bakan işsiz-güçsüz kimse.

ŞENFORMASYON: Ortamı şenlendirecek kadar güzel haber veya böyle haberler yapma işi.

TINTINAGER: 11-19 yaş arası boş ve cahil genç.

NOTLAKÇI: Sınavlara uygulanan notlardan fotokopi çekmek için beleşçi öğrenci. Bazen, döviz bozdurma sonrasında o notları inek olarak görüyorlarsa sahibine iade etmekte çok geciktikleri de vakidir.

HOÇUMA GİDEN ŞEYLER

Derebeyine konak yakışır

Artık pazar günlerinin müdavimlerinden gazeteci Erdem Beliğ Zaman'ın bu hafta için gönderdiği aforizmaları ilginize suruyorum;

AKP Genel Başkanı Erdoğan, dün "katil" dediği Mısır'ın darbeci lideri Sisi'yle bugün "sayın" deyip barıştı. Bu manidar barışma akla, Müslüman Kardeşler'in liderlerinden birinin kızı olan Esma'nın Mısır'da darbecilere karşı ayaklanmada öldürülmesi sonrasında Erdoğan'ın döktüğü gözyaşlarını getirdi... Bir de Yeşilçam sineması bitti diyorlar! Erdoğan'la Sisi'ninki gözyaşlarıyla dolu bir