ANALİZ
Amaç İran'ı İsrail'e saldırtmakHamas örgütünün siyasi lideri Haniye'nin Tahran'da uğradığı suikast sonucu öldürülmesi Ortadoğu'da bütün dengeleri değiştirecektir.
Tam da Erdoğan'ın "Libya'ya, Karabağ'a nasıl girdiysek İsrail'e gireriz" sözlerinin arkasından gelen suikast Türkiye'yi de sıkıntıya sokacaktır.
Tabii asıl konu bundan sonra ne olacağıdır.
Batı şu ana kadar sessizdi.
Amerika bir yorum yapmadı, "Haberimiz var" dedi.
Müslüman ülkelerin çoğundan çok sert tepki gelmedi.
En sert tepki ve öfke Türkiye'den.
Öldürülmesinden sonra AKP'den yapılan açılamaya göre Haniye ağustos ayında Meclis'in olağanüstü toplantısında bir konuşma yapacakmış meğer.
Yani yakınlık bu derece. Cenazesi kaldırılırken ulusal yas ilan edilmesinin bile düşünüldüğü söyleniyor.
Gelelim ana konumuza.
Haniye suikastını İsrail mi yaptı
Doğal şüpheli elbette İsrail.
Eğer gerçekten İsrail yaptıysa bu tüm dünyaya verilmiş bir gözdağıdır.
Haniye Tahran'da öldürüldü.
Tahran Hazar Denizi'ne yakın, ancak ülkenin komşularına uzak bir konumda.
Buraya nokta atışı yapmak, hiçbir engele takılmamak çok büyük bir beceri ve teknoloji gerektirir.
Ama daha önemlisi İsrail tüm dünyaya "Düşmanımızı istediğimiz an nerede olursa olsun vururuz" demiş oluyor.
Bu durumda hiç kimse güvende değil demektir.
Çünkü Haniye İran'da çok sayıda yabancı konuğun bulunduğu ve güvenliğin en üst düzeyde olduğu bir sırada vuruldu.
Olaya bir de İran açısından bakalım.
Bu ülke bu cinayetle kağıttan bir kaplan görünümü sergilemiş oluyor.
İran güvenliğin en üst düzeyde olduğu sırada bile bir konuğunu korumaktan aciz duruma düştü.
İran yönetiminin bu ağır aşağılanmanın altından kalkması çok güçtür.
Ancak bir de üçüncü olasılık var.
Suikasttan sonra İran tarafından yapılan açıklamalarda "çok ağır bir intikamdan" söz ediliyor.
İran'ın İsrail'de ya da bir başka ülkede operasyon yapma kabiliyeti yok.
Ama İsrail'e saldırma ihtimali çok güçlüdür.
Hele zaten Lübnan'da İsrail'in İran'a bağlı Hizbullah'a yönelik operasyonlara başlaması ile bu konu tehlikeli hale gelmişti. Haniye suikasti İran'ın saldırma olasılığını daha da yükseltmektedir.
Nitekim Amerika henüz Haniye öldürülmeden çok kısa bir süre önce "İsrail'e yapılacak bir saldırıda bütün gücümüzle bu ülkenin arkasında olacağız" açıklaması yapmıştı.
Demek ki Amerika artık İsrail'e yönelik bir saldırıdan emin.
Sonuç olarak Haniye'yi öldürmek elbette Hamas'a çok büyük bir darbedir ama bunun karşılığının olmayacağını düşünmek de safdillik olur.
O halde ister İsrail yapmış olsun ister araya başka istihbarat örgütleri girmiş olsun, temel amacın İran'ı İsrail'e saldırtmak olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Burada sorun İran'ın sanıldığı gibi İsrail'e saldıracak güçte olup olmadığıdır.
Şu anda çok sert açıklamalar yapılabilir, intikam yeminleri edilebilir, ama hayatın gerçeği böyle değil.
BUNU YAZMAK GEREK
Namık Tan o kadar da haksız değilmişSon günlerde sadece iktidar kanadında değil CHP'de de milletvekili Namık Tan'a yönelik ağır eleştiriler var.
Namık Tan'ın bir metafor olarak kullandığı "mavi vatan masalı" sözünü dillerine dolaşanlar Tan'a verdikçe veriştiriyorlar.
Tan aslında "mavi vatan bir masaldır" demedi "mavi vatan masalı anlatarak milleti kandırıyorlar" anlamında söyledi.
Tıpkı sıkışınca vatan millet diyenlere yönelik söylenen "hamaset edebiyatı yapıyor" denmesi gibi yani.
CHP'liler Namık Tan'la ilgili bir "bilgi notu" paylaşıyor son günlerde sosyal medya üzerinden.
"Namık Tan'ı tanıyalım" başlığı ile maddeler halinde yazılmış yazıda Tan'ın Tel aviv ve Washington büyükelçiliğine Erdoğan döneminde getirildiği, FETÖ ile bağlantısı olduğu, CHP'de komiser gibi çalıştığı söyleniyor.
Ancak yermek için yazılmış birkaç cümle ilgimi çekti.
Örneğin "ABD ile ilişkilerimiz bozulur diyerek S-400 alınmasını eleştirdi" denmiş.
İyi de bozulmadı mı, ayrıca o S-400'ler şimdi depoda durmuyor mu
Yine "Irak ve Suriye tezkerelerine karşı çıktı" denilmiş.
Sonuç ortada değil mi Hiçbir kazancımız olmadığı gibi kendimizi Ortadoğu bataklığında bulmadık mı
Bir başka cümlede "HDP'yi övdü, Demirtaş'ın serbest bırakılmasını istedi" deniyor.
HDP'yi övmek subjektif bir söylemdir ama Demirtaş'ın hâlâ hapiste tutulması hangi gerçek demokratı rahatsız etmiyor ki
Yine "İsveç'in NATO üyeliğinin geciktirilmemesi çağrısı yaptı" denmiş.
Geciktirdiler de ne oldu, Namık Tan'ın bu konudaki yanlışı nedir Erdoğan bir telefon üzerine İsveç'e onay vermedi mi
Bİ SORALIM BAKALIM
Şu TOGG'un sahibi kim söylesenize Allah aşkınaSeçim propagandasında hayli kullanılmıştı; "Türkiye'nin ilk yerli otomobili" diye tanıtılan TOGG.
Ara sıra TOGG ile ilgili yazdığımda hemen bir trol ordusu saldırıya geçiyor.
Neymiş Erdoğan bir imkansızı başarmış; Türkiye artık kendi otomobilini de yapıyormuş, bunu çekemediğim için kötülüyormuşum.
Saçma sapan şeyler tabii.
Ama gerçekten çok merak ediyorum şu "asrın eseri" gibi sunulan TOGG'un bir sahibi var mı
Her ne kadar dört mü beş mi babayiğit diye ortaya bazı iş insanlarını çıkardılar ama onlar gerçekten TOGG'un sahibi mi
Bakın en son Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır çıktı yandaş medya kanallarından birine ve büyük müjde verdi.
Dedi ki: "TOGGile hayal denileni başardık. TOGG'u üretim sürecinde karalamaçalışmaları hep sürdü. Elektrikli araçlar konusunda daha fazlasını yapmalıyız. 5 milyar dolarlık bir kaynakla Türkiye'de elektrikli araç üretim kapasitesini yılda 1 milyona çıkaracağız. Önümüzdeki ay TOGG 4x4 üretime başlayacak. 2025 TOGG'un senesi olacak."