ANALİZ
AKP delirmesin de ne yapsınArtık Nobel kazanmış üç ismimiz var.
Önce Orhan Pamuk edebiyat dalında Nobel kazandı.
Sonra bilim dalında Aziz Sancar bu ödüle layık görüldü.
En son olarak da ekonomi dalında Daron Acemoğlu Nobel kazandı.
Nobel dünyanın en saygın ödüllerindendir.
Ancak hemen her konuda olduğu gibi bizde bu ödüle de dudak bükenler var.
Nedeni basit; ödülü kimin aldığına bakılıyor.
Sonra "bu ödülü alan bana yakın mı" diye inceleniyor.
Yakınsa övgü başlıyor, değilse başlıyor eleştiri yağmuru ve ödülün değerini küçültme çabaları.
Kişisel olarak üç Nobel ödülü de beni çok mutlu etti.
Ayrıca Türkiye'nin geleceği açısından da bu ödüller çok umut vericidir.
Dikkat edin ödül kazanan üç isim de Türkiye'yi yöneten dinci AKP görüşünü temsil etmiyor.
Konu bu üç ismin de AKP iktidarına karşı olması değil, aynı zihniyetten olmamalarıdır.
İşte AKP'yi delirten bu.
Bugün Türkiye'nin dünya çapında pek çok ismi var.
Sanatçı, edebiyatçı, bilim insanı, iş insanı, felsefeci, yazar, şair gazeteci birçok isim uluslararası üne sahip ve dünyanın birçok ülkesinde saygı ile anılıyor.
Bunların içinde AKP zihniyetinde olan tek kişi bile yok.
AKP 22 yıllık iktidarı boyunca ülkeyi dilediği gibi yönetti.
İstediği kanunu çıkardı, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi ona buna dağıttı, cumhuriyetin kazanımlarını yok etmek için çok çaba harcadı, demokrasiyi rafa kaldırdı, hukuku kendi emrine bağladı, özgürlükleri kısıtladı, yandaşlarına milyarlarca dolar kazandırdı.
Ama nitelikli bir tek kişi bile çıkaramadı.
Bu zihniyetin bir tane elle tutulur sanatçısı yok.
Bir tane edebiyatçısı, yazarı, şairi, çizeri yok.
Şarkıcısı yok, sinema sanatçısı yok, tiyatrocusu yok.
Devlet eliyle zengin edilmekten öte bir becerisi, buluşu olan iş insanı yok.
Türkiye'yi dünya çapında tanıtan, herkesin bildiği saygı duyduğu tek ismi bile yok.
Varsa yoksa para kazanmak, bina yapmak, lüks ve ihtişam içinde yaşamak.
Eğer Türkiye ayakta durabiliyorsa, her şeye rağmen toplum düzenini koruyabiliyorsa, yıkılmıyorsa bunu AKP'nin politikalarına değil, AKP zihniyetinden olmayan insanların fedakarlığına borçludur.
O insanlar bütün baskılara rağmen ülkelerine hizmet etmek için yarışıyor ve kazanıyor, Türkiye'ye de kazandırıyor.
Üç Nobel ödülüne ben bu gözle bakıyorum.
Gelelim hem iktidar hem de muhalefetten gelen eleştirilere;
Neymiş Nobel kendi ülkelerine karşı olanlara ödül verirmiş, Orhan Pamuk da Daron Acemoğlu da böyle yaptıkları için bu ödülü kazanmışlar.
Geçin bunları.
Bu sığ düşünce dünyanın hiçbir ülkesinde yok.
Medeni bir ülkede hiçbir kimse "Şu Türk Nobel almış demek ülkesinin aleyhine çalışıyor" diye düşünmez, bunu aklına bile getirmez.
ŞAŞIRDIM
Yani AKP bu araştırmaya niye karşı çıkmışYeni ucube sistemde Meclisin pek bir önemi kalmadı biliyorsunuz.
Her şey saraydan yönetildiği için Meclis adeta devre dışı.
Zaten AKP koalisyonu 300'ü geçtiği için muhalefetin hiçbir etkisi olmuyor Meclis çalışmalarında.
Bu yüzden halk yararına hiçbir kanun teklifi, araştırma önergesi, soruşturma önergesi de kabul görmüyor.
Konu ne olursa olsun eğer muhalefetten geliyorsa AKP koalisyonu otomatik "ret" oyu veriyor.
CHP son olarak genç yaştaki erkeklerin artan şiddeti ve kadınlara yönelik saldırılarına yönelik bir araştırma önergesi sundu Meclise.
Tabii ki kabul görmedi.
Ama dikkatimi önerge aleyhine konuşan AKP Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman'ın sözleri oldu.
Yayman diyor ki "Biz, sadece çocukların şiddete bulaşması değil, topyekun şiddete karşıyız" ve ekliyor;
"Konu çocuk olunca, konu kadın olunca, konu aile olunca çok önemli. Bizim buna gündelik politika perspektifinin dışına çıkıp çok daha geniş bir zaviyeden bakmamız siyaset üstü bir mesele olarak ele almamız gerekiyor."
Bir konu Meclise gelmişse nasıl siyaset üstü alınır
Gençler şiddete yöneliyor, vahşet olayları yaşanıyor, bunların nedenlerine inilmesi gerektiği söyleniyor ama AKP, "bu siyaset üstüdür" diyor ve yan çiziyor.
Tamam siyaset üstü olsun, ne yapıyorsunuz bu konuda o zaman
Yayman'ın bunu da söylemesi gerekmiyor mu hemen reddetmek yerine
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
İstanbul Valisi bakanlığa mı göz kıprıyorİstanbul Valisi Davut Gül'ü bir kere Güneri Cıvaoğlu'nun cenazesinde gördüm.
Bana pek kibirli gibi geldi.
Cami avlusuna hızla korumalarıyla girdi, Cıvaoğlu'nun eşine başsağlığı diledi ve kimseye bakmadan aynı hızla çekip gitti.
Bu vali şu sıralar Şişli Belediye Başkanı ile uğraşıyor.
Milli Eğitim Bakanı tasarruf olsun diye okul temizliği yapmıyor ya bazı CHP'li belediyeler ilçelerindeki okullarda temizlik yapmaya başladı.
Vali beyimiz buna çok öfkelenmiş.
Belediyeler devleti güçsüz ve aciz göstermeye çalışıyormuş, buna müsaade edemezmiş.
Sonra da başlıyor saydırmaya "O kadar paraları varsa borçlarını, sigortalarını ödesinler, kendi sokaklarını temizlesinler."
Size ne bundan
Ayrıca iyi de vali bey, siz okulları temizliyor musunuz
Hayır.
Siz temizleyemiyorsunuz ama temizleyeni "devleti aciz gösteriyorsun" diye suçlamayı biliyorsunuz.
Bunları söyleyeceğine verin bir talimat "aciz değil" dediğiniz devlet okulları bir güzel temizlesin.
Valinin bu çıkışları "kabine değişikliği" laflarının dolaştığı bir sırada "Bana da bir yer var mı" diye parmak kaldırması gibi geldi bana.
ŞAKA GİBİ
Dünkü CIA'cı şirket bugün kahraman olduHatırlatma yapayım önce.
2023 genel seçiminden önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,