AKP artık yüzde 20nin altına düştü

ANALİZ

AKP artık yüzde 20'nin altına düştü

Hemen her gün bir kamuoyu araştırma şirketinin yaptığı "bugün seçim olsa" anketleri geliyor.

Bu anketler ne kadar güvenilir, bu elbette bir tartışma konusu ama araştırmayı kim yaparsa yapsın hepsinde ortak bir sonuç var.

CHP yerel seçimlerden bu yana hâlâ birinci parti.

Anketlere göre oranlarında küçük farklılıklar olsa da sonuç hep böyle.

AKP sürekli oy kaybediyor.

Aslına bakarsanız bazı anketlere göre CHP de oy kaybediyor sama bundan söz etmek biraz anlamsız.

Çünkü CHP yıllardır yüzde 26 barajını aşamıyordu, son seçimlerde 35'in üzerine çıktı.

Şimdi hemen her ankette yüzde 30'un üzerinde görünüyor, bu önemli bir gelişme.

AKP ise sarayın yaptırdığı anketlerde bile ikinci parti olduğu gibi oy oranı da sürekli azalıyor.

Ancak bütün bu anketlerde halkın yanılmasına neden olabilecek bir faktör var.

O da kararsızların oranının çok yüksek olması.

Türkiye'de sanıyorum ilk kez kararsızların oranı birinci partinin bile üzerine çıktı.

İşte muhalefetin asıl düşünmesi gereken budur.

SONAR son seçim araştırmasını yayınladı dün, hayli de iddialı olduğunu belirtiyor.

Buna göre oy dağılım ham hali ile şöyle;

CHP: 23.1

AKP: 18.9

MHP: 6.9

DEM: 6.7

İyiparti: 3.7

Zafer: 3.5

YRP: 3.2

Kararsız: 34

Ardından her zaman olduğu gibi kararsızların dağıtılması halinde tablo verilmiş.

Buna göre;

CHP: 34.7

AKP: 28.3

MHP: 10.4

DEM: 10.1

İyiparti: 5.5

Zafer: 5.1

YRP: 4.8

Diğer: 1.1

Araştırma şirketleri kararsızları istatistik bilimi kurallarına göre dağıtıyorlar.

Ancak kişisel olarak artık kararsızların dağıtılmış haline değil kararlı seçmenlerin oranına bakıyorum.

Burada birinci partiye oy verecek kararlılıkta olanların yüzde 23 olduğu görülüyor.

22 yıldır iktidarda olan AKP'ye ise kesinlikle oy vereceğini söyleyenlerin oranı yüzde 20'nin de altına inmiş görülüyor.

Kararsız olduğunu söyleyen yüzde 34'ün bilimsel dağıtımında ilk iki partinin eşit olarak yüzde 10 artacağı öngörülüyor.

Gerçekten AKP'nin seçmeni kendi partisine oy verip vermemekte kararsız mı, yoksa bu oylar çoktan gitti mi

Nitekim SONAR başkanı Hakan Bayrakçı "Görüş belirtmeyenlerin oranı haziran ayına göre yüzde 4 puan azalmış olsa da son 30 yıl baz alındığında hala çok yüksek. Kararsızların ve görüş belirtmeyenlerin toplamının yüzde 27'nin altına düşeceği sonuçlar bize daha sağlıklı bilgi verecektir" notunu eklemek ihtiyacını duymuş araştırmanın sonuna.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Ne ayıp bir tutuklama böyle...

Bir genç kadın sokakta yürüyor.

Yanına üstünde logosu da olan bir kamera ile biri yanaşıyor.

İnstagram'ın kapatılması hakkında ne düşündüğünü soruyor.

Kadın rahat biçimde içinden geçenleri söylüyor.

Konuşmasında suç yok, hakaret yok, normal hayatta hepimizin kullandığı bir iki kelime var ama onlar da yasalara göre suç teşkil etmiyor.

Ama kadın iktidarı suçluyor, halkın kandırıldığını söylüyor.

Vay sen misin bunları söyleyen.

Yargı anında harekete geçiyor, kadın gözaltına alınıyor sonra da tutuklanıyor.

Oysa suçlama gerekçesine baktığınızda hemen görüyorsunuz, böyle bir suçlama ile tutuklu yargılama yapılamaz.

Ama AKP iktidarını yaşıyoruz, bir kişinin hayatının karatılması için suç işemesine gerek yok, iktidarın beğenmediği şeyleri söylüyorsa ona yapılan her şey doğrudur ve haklıdır.

Bu olay toplum vicdanında ciddi rahatsızlığa neden oldu.

Trafik kazası yapıp ölüme neden olan ve yüzde 100 kusurlu bulunanların, kadınları dövenlerin, yaralayanların, kimi mafya elemanlarının bile tutuksuz yargılandığı Türkiye'de bir kadın sırf iktidarı eleştirdiği için tutuklanamaz.

Umarım ve ilerim, siz bu yazıyı okurken o kadın özgürlüğüne kavuşmuş olur.

Tabi bu olayın onda yarattığı travma ve toplumsal vicdanın sızısı ne kadar zamanda geçer bilemem.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Hukuken hak verirken bile nefret suçu işliyor

Sokak röportajında iktidarı eleştirdiği için tutuklanan Dilruba K.'nın durumu vicdanları sızlatırken bu tuhaf karara AKP içinden bile tepki geldi.

Sosyal medyada adeta bir trol gibi davranan Mücahit Birinci tutuklamanın yersiz ve hukuksuz olduğunu belirtti.

Ancak Birinci bunu yaparken bile trollüğünden vazgeçmedi ve hukuken hak verdiği Dilruba K'ya karşı nefret kustu.

Bakın bu kişi sosyal medya hesabından ne yazdı;

Ben o kadının ifadelerini lanetliyorum. Hatta o kadına ifadelerinden dolayı öfke de hissediyorum. Kızgınım, partimize destek veren seçmenimizi aşağılayan sözlerini reddediyorum. Hatta bu tür fiiller, bende mide bulantısına yol açıyor.

Her sözü ayaklarımın altındadır ve değersizdir. Siyaseten de sonuna kadar bu zihniyetin karşısında duracağım.

Tek adam ve sair vurguları ise tam bir safsata. 2002'den bu yana demokratik seçimlerle, halkın teveccühü ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanım var. İyi ki de var.

Ancak biz bu zihniyete söz ile mukabele ederiz, fikren gereğini yaparız.

İnsani duygularım bunlar.

Hukukçu olarak yorumum ise daha sade olacak, zira tartışmaya yer yok:

TCK 2162 kapsamındaki suç, ceza alt sınırı itibarıyla tutuklamayı gerektirmez.