ANALİZ
Açıkça hilafet çağrısı yapılıyor yandaşlar ise linç peşine düştüTürkiye'de anayasal düzen artık yerle bir oldu.
Yargı eğer iktidar kanadından geliyorsa anayasaya karşı işlenen suçlara karşı hiçbir şey yapamıyor.
Tabii Anayasa Mahkemesi kararlarının bile uygulanmadığı bir ülkede kimi siyasilerin, gazeteci ve akademisyenlerin ve halktan kişilerin açıkça anayasa suçu işlemesini dile getirmenin pek de bir anlamı yok aslında.
Ancak meydanın boş olması Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı olanların güç ve cesaretini artırıyor.
Buna karşı tepki göstermek ise neredeyse suç sayılacak.
Özellikle laikliğin ihlal edilmesiyle ilgili hemen her eleştiri anında "halkı kin ve nefrete yöneltmek" suçlamasıyla karşılaşıyor.
Yılın ilk günü, sabahın erken saatlerinde İstanbul Galata Köprüsü ve Eminönü meydanında bir miting düzenlendi.
Bu mitingin temel amacı İsrail'in Filistin halkına uyguladığı zulmü protesto etmek ve şehitlere saygı duyulduğunu göstermekti.
Ancak kalabalık içinde hayli etkili bazı gruplar ellerindeki yeşil bayraklarla hilafet çağrıları yaptılar.
Bu açıkça bir anayasa suçudur.
Bu görüntüleri bütün televizyonlar çekti, muhtemelen devletin resmi kurumlarının da kayıtlarında var.
Ama hiçbir şey yapılamıyor.
Örneğin 28 Şubat mağduru gibi tanıtılan Müslüm Gündüz bu mitingi fırsat bilip "Kemalizm yıkılacak, hilafet gelecek" diye mesaj attı.
Hizb ut-Tahrir bağlantılı grup "hilafet geliyor" pankartları açıp sokaklara döküldü.
İktidar ve yandaş medya bunları hiç görmeyip alanlarda sallanan yeşil bayraklarının "tevhid" olduğunu söyleyerek olayı örtmeye çalışıyor.
Doğru, o yeşil bayrak hilafet bayrağı değil.
Üzerindeki yazı aslında Kelime-i Şahadet.
Ancak herkes biliyor ki, bu bayrak sırf Müslüman olduğunu göstermek için açılmıyor bu gruplar tarafından, bu bayrak aynı zamanda "şeriat devleti çağrısının" bir sembolü.
Bu da açık bir anayasa ihlali.
Buna karşı yandaşlar anında linç kampanyası açarak üste çıkmaya çalışıyorlar.
Örneğin bir genç "Bıktım artık bu yeşil bayrak açarak dolaşanlardan" diyerek miting sonrası evine giden birini yumrukladı.
Yaptığı suç elbette.
Ama bunu fırsat bilen yandaşlar, yumruk atan bu gencin üzerinden fırtınalar koparmaya çalışıyor.
O genç tutuklandı, cezası neyse çekecek.
Ancak bu olayla başlatılan linç kampanyalarının dalga dalga büyüyeceğinden de kimsenin kuşkusu olmasın.
Çünkü iktidarın artık halka söyleyecek bir şeyi yok.
Ellerinde kalan tek silah din istismarı, muhalefeti teröristlerle iş birliği yapmakla suçlamak ve sürekli gerginlik yaratmak.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Erdoğan'ın birkaç ekranlı televizyonları ve promterleriErdoğan'ın artık tüm konuşmalarını promterdan okuyarak yaptığını biliyoruz.
Bu konuşmaları kendisi yazmıyor.
Bir ekip önceden hazırlıyor Erdoğan da bunu okuyor.
Eğer promter durursa Erdoğan da duruyor.
Çünkü konuşma kendisinin olmadığı için arkasından ne söyleyeceğini pek bilemiyor.
Bu nedenle Erdoğan'ın önceden hazırlanmış bu konuşmaları daha düzgün, kelimeler özenle seçilmiş, bir mesaj içerdiği açıkça görülüyor.
Buna karşı Erdoğan eğer önünde promter olmadan uzunca bir konuşma yaparsa, cümlelerin insicamı bozuluyor, konuşmanın üslubu değişiyor, sertliği artıyor.
Nitekim Erdoğan'ın zihinlerde yer eden birçok cümlesi önünde promter olmadan yaptığı konuşmalarda söylendi.
Yazıdaki fotoğrafı yandaşların en irisi Sabah'tan aldım.
Eğer ben Erdoğan'ın emriyle hareket etsem bu fotoğrafı asla
yayınlamazdım.
Fotoğrafta iki promter gözüktüğü gibi Erdoğan'ın hemen önündeki ekranlar da görünüyor.
Erdoğan'ı salonda ya da ekran başında izleyenler aslında bu ayrıntıları görmüyor.
Erdoğan demek konuşmasını promterdan okuduğu gibi nasıl göründüğünü de takip etmek için önüne ekran koyduruyormuş.
Yandaş medyada çıkan bu fotoğraf aslında Erdoğan'ın imajını bozuyor.
YENİ ÖĞRENDİM
Riyad'da daha neler olmuş nelerİktidar ve yandaş medya Riyad'daki rezaleti örtbas etmeye çalışıyor.
Önce sözleşme bahanesinin arkasına sığınmaya kalktılar.
Baktılar olmuyor, bu kez Ali Koç'un üzerine yürümek ve sorumluluğu ona atmaya çalıştılar.
Bütün dertleri Suudi Arabistan'ın Atatürk alerjisini gizlemek.
Olayı küçültmeye çabalıyorlar, sanki Suudiler sadece sözleşmeyi öne sürmüşler gibi yapıyorlar.
Oysa gerçek çok farklı.
Örneğin Suudi polisi Fenerbahçe'nin soyunma odasını bile basmaya kalkmış.
Suudi polisi "Üzerinde Atatürk fotoğrafı olan formaları toplayacağız" demiş.
Zaten ipin koptuğu an o an işte.
Seyirciler de Suudi polisinin nobran davranışından etkilenmişler.
Suudi polisi stat girişinde arama yapmış ve üzerinde Atatürk fotoğrafı olan Türk bayraklarını da toplamış.
Ayrıca maç saati yaklaştığında bir Suudi askeri birliği çıkış tünelinin önüne getirilmiş ki futbolcular ellerinde pankartla çıkarsa engellesin diye.
Yani bu olay sadece kurallara uyulmaması değil, açık biçimde Suudilerin Atatürk düşmanlığından kaynaklanıyor.
İktidarın buna sessiz kalması ve olayı örtbas etmeye çalışması ise ibretlik bir durumdur.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
O eğlence meğer bir kumpasmışBu köşede dün yazdığım konulardan birinin başlığı şöyleydi;
"Yas isteyenler yılbaşında eğlenmişler."
CHP genel başkanı Özgür Özel yılbaşı gecesi eğlenmiş, yandaş medya da bunu diline dolayıp "Şehitler için yas isteyenlerin haline bakın, sahneye çıkıp oynuyorlar" başlıkları atmışlardı.
Ben de konuya böyle yaklaşmanın anlamsızlığını ile getirmiştim.
Ama asıl gerçek ortaya çıktı.
Meğer o eğlence görüntüleri Halktv'nin yılbaşı özel programındaki görüntülermiş.
Halktv her yıl yaptığı gibi yine