Sindirilmişlik

Tam oldu olacak derken yarım kalıyor. Hadi bu sefer ayağa kalkıyoruz derken aslında yekinmenin altının boş olduğu ortaya çıkıyor. Tam bu sefer olacak derken olan şey yarım oluyor. Sürekli bir eksiklik hali yaşanıyor. Her defasında bir şey eksik kalıyor. Hadi bu sefer olacak, bu sefer tam olacak, hadi ayağa kalkıyoruz diye düşünürken bunların olmaması insanları sindiriyor. Nasıl mı, buna da şükür, bu kadarına da şükür, hiç olmamasından bu kadar olmasına da eyvallah diye diye insanlar siniyor. Sindikçe kabullenme başlıyor. Kabullenme başladıkça normaldeki beklenti unutuluyor. Asıl amaç o imiş gibi olmaya başlıyor. Amaç olmayanın olan amaç yerine konması her şeyin tam olmamasını meşru hale getiriyor adeta. Sanki hiçbir zaman ayağa kalkamayacağız duygusu hâkim oluyor. Sanki bir şey hiçbir zaman tam olmayacak düşüncesi yerleşiyor.

Bir kurtarıcı gibi bakılanın yirmi şu kadar yıl geçmesine rağmen beklentiyi karşılamaması olanların beklentilerin yerine geçmesini sağlıyor. Ülkenin ekonomisinde bir düzelme olacağı beklentisi yerini ekonomik krizin normal olduğu duygusuna bıraktı. Senede bir kere yapılan zamların ortadan kalkması beklenirken zamların her ay yapılıyor olması normal hale gelerek sanki beklenen buymuş gibi davranılıyor. Hani günlük zam yapılmıyor hiç değilse derekesine düşülüyor. Önceki gelenler zamanında her yıl başında her şeye zam yapılıyor diye yakınılırken şimdi her ay zam yapılması normal karşılanarak önceki gelenlerden daha kötü olduğu halde fark varmış gibi hareket edilmesi sindirilmişliğin tezahürüdür. Halkın sindirilmişliğinin. Şükret ki her gün zam yapılmıyor duygusu veriliyor. Bu da bir şeyin tam olmadığını kanıtlıyor.

Sadece ekonomide değil beklentilerin karşılanmaması. Ayasofya cami olarak açılmalı diye binlerce gösteri yapılırken beklenti Ayasofya'nın cami olarak açılmasıydı. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi resmi adıyla açılışı yapıldı, açıldığı zamanlarda yapının her tarafı cami idi. Ama sonradan üst katı müzeye çevrildi. Cami olan yeriyle yetinmek, beklentinin tam olarak cami olmasından yarım olarak cami olmasına değiştiğini gösteriyor. Bu kadarına da şükür dedirtiliyor. Ayasofya cami olarak açılsın gösterileri yarısı cami yarısı müze olarak açılsın diye mi yapıldı da yarısıyla yetiniyor milletimiz. Milletimiz yetinmiyor ve bundan da rahatsız ama yarısını kabullendirerek sindirilmiş hale getirilmiştir. Sindirilmişliğin verdiği vaziyetle buna da şükür şükrü ediyor. Yarımlığı kabulleniyor.

Zafer kazanma konusunda da beklentiyle olanın beklenti olmuş olması görülüyor. Azerbaycan zafer kazandı diye sevinen milletimiz, Azerbaycan'ın zafer kazanması değil de ABD'nin zafer kazandırdığını dahası İsrail destekli Azerbaycan'ın zafer kazandığını gördüğü halde baştaki zafer beklentisini onlar da kazandırmış olsa zafer zaferdir seviyesine indirerek baştaki beklentiyle olan beklentiyi yer değiştirmiştir. Oysa beklenti Azerbaycan'ın Türkiye desteğiyle bu zaferi kazanmış olmasıydı, öyle inanılıyordu, ama sonradan ABD ve İsrail desteğiyle zafer kazanıldığı ortaya çıktığı halde sindirilmişliğin verdiği ruh haliyle ne oluyor diye sorma gereği bile duymadan yeni durum eski beklentinin yerine konuldu. İşlerin tam olması beklenirken böyle yarım olması ve bunu sanki tammış gibi tamın yerine koyarak kabullenmek bir sindirilmişlik veriyor insanlara. Çünkü hiç yoktan yarım olmasına şükür tamlığı adeta ortadan kaldırıyor. Oysa asıl olan tam olmasıdır. Maalesef öyle değil. Aynı şey Suriye'deki yeni durum için de geçerli. Zafer denen şeyin ABD projesi olduğu gün gibi ortada. Oysa beklenti Suriye'deki yeni durumun bir Türkiye projesi olmasıydı. Böyle olmadığı halde yeni tam olmayan yarım durumu en azından Suriyeliler gidecek diye kabullenme sindirilmişliği var. Müslümanlar böyle böyle sindiriliyor. Gazze'de açlıktan çocuklar ölüyor kimse ayağa kalkıp bağırmıyor. Herkes sindirilmiş şekilde çünkü.