Şafak sökmeden önce

Müslüman milletlerin yaşadıkları ülkelerde insanca yaşayabilmeleri için temel birkaç konunun halledilmesi gerekiyor. Öncelikle bir devlete ihtiyaç var. Rejimi, İslam hukukuna göre düzenlenmiş bir devlet. Yirmibirinci yüzyılda böyle bir devlet tam olarak yok. Adında İslam olan devletler var ama sadece adında. Halkı Müslüman ve rejimi İslam hukukuna göre düzenlenmiş, ortaya koyduğu medeniyet günümüz Batı medeniyetinden üstün olan, böylece bilim ve teknikte karşıtlarından çok ileride olan bir devlet. Böyle bir devletin somut olarak var olabilmesi için öncelikle yöneticisinin tam olarak İslam hukukuna inanmış olması gerekiyor. Yönetici hayatını İslam'a göre yaşayıp halka da ona göre yaşama şartları sunduğunda bir İslam toplumu meydana gelir. Değişimin aşağıdan yukarıya değil yukarıdan aşağıya gerçekleşmesi gerekiyor. Hiçbir toplum, aşağıdan yukarıya değişmemiştir. Değişim geçiren toplumlara bakıldığında hepsinin yukarıdan aşağıya değişim geçirdiği görülecektir. Günümüz yöneticileri halkın adamı olduğuyla övünüyor. Hangi halkın Olumlu anlamda değişim geçirmemiş bir halkın adamı olmak o halka hiçbir şey vermeyecektir. Kendi kimliğiyle yaşama şeklini beğenmeyip sürekli Batı'ya benzemeye çalışan bir halkın adamı olmak sürekli başkasına benzeme telaşında olan ama kendisi olmayan bir hayat tarzı meydana getirecektir. Kendi varlığıyla yaşamayan başkasının esaretinde yaşamak zorunda kalır. Müslümanların yaşadığı ülkelere bakıldığında bu esaret çok net bir şekilde görülüyor. Müslümanların gerçekten bir devleti olsaydı bugün Gazze'de yaşananlar yaşanmazdı. Hayır Müslümanların devleti var denilecekse hangi devlet sorusu gelir. Sorunun cevabı ülkemiz Türkiye ise yapılması gerekenler yapılmadı. Türkiye ne yapmalı

Türkiye, dünyanın en güçlü ordularından birine sahip bir ülke. İnsan kaynağı olarak 86 milyon nüfusla hatırı sayılır bir askeri kaynağa sahip. Kara gücü, dünyanın önde gelen ordularından bile çok iyi. Askeri teknolojide -söylendiğine göre- ileri seviyede bir ülkedir. Ülkenin halkı tamam askeri gücü de tamam. Rejimi İslam hukuku mu Değil. Ülkeyi yönetenler icazeti nereden alır ABD'den. Ülkenin yaşama şartları hangi hukuka göredir Laik hukuka göre. Halkı nasıl yaşar Bir Batılı halk gibi yaşar. (İstisnalar kaideyi bozmaz.) Halkı Müslüman değil mi Halkı Müslüman'dır. Halkın hayatında İslam yoktur. Devleti yönetenler İslam hukukuna göre yaşamadığı için halkta bir değişim oluşmasını sağlayacak bir yaşama şartları sunamamışlardır. Yüzelli yıl önceki halk yüzyıl önce Batılılara uydurma çabası içinde yöneticisi tarafından değişime zorlanmıştır. Medeniyet diye sunulan kendi olmaktan uzaklaşma çabası yüzyıl sonra halkın yaşama tarzını tamamen değiştirmiştir. En sıkı Müslüman bile artık Batı tipi Müslüman'dır. Yüzelli yıl önceki kendi olan Müslüman halk ise mezarlıklardadır. Temel soru, halkı değişime zorlayan yöneticinin halkı değişime zorlarken Müslüman halk neredeydi, yöneticiyi alaşağı etselerdi. O zaman kelleyi koltuğa alamayanların nesillerinde ne kelle kaldı ne de koltuk. Kafa da koltuk da Batı tipi. Peki devlet hukukuyla halk yaşama biçimiyle bu şekilde Gazze'de ne yapabilir Slogan atar. Yöneticisi ABD Başkanı'nın ağzına bakar. Toplanın deyince Mısır'da toplanırlar. ABD Başkanı ne derse o olur. Oysa Türkiye'nin askeri gücü var mı, Müslümanlık gücü var mı, o halde şunları hemen yapmalı. Herkese ütopya gelecek ama bunların yapılması normalde sıradan şeylerdir. Türkiye, İsrail'i ortadan kaldırmalıdır. Rusya ve ABD'yi Ortadoğu'dan tamamen çıkarmalı. Ortadoğu'daki ABD eyaletleri olan Arap krallıklarına ve Arap cumhuriyetlerine son vermelidir. Tüm Yahudileri Ortadoğu'dan çıkarıp ABD'ye göndermelidir. ABD kendi toprağında bir eyaleti Yahudilere tahsis etmeli. Türkiye, anlaşma yaptığı ülkelere kendi şartlarını dayatmalıdır. Müslümanlara ve mazlum halklara koruyucu, zalimlere Azrail olmalı. Dünya siyasal düzenini kendi şartlarına göre tekrar düzenlemelidir. Bunlar imkânsız değil.