Son zamanlarda devletlerin güvenlik anlayışı, dijital dünyanın getirileriyle görünmez bir sınır mücadelesine dönüştü. Bu bakımdan devletlerin kendi güvenliğini sağlaması o devletin dijital sınırlarının genişliğiyle doğru orantılı hale geldi. Ülkeler tarafından izlenen politikalar bazen veri hakimiyeti, güvenlik, operasyonel hareket etme ve algoritmik görünürlük açısından stratejik alanlar oluşturabiliyorken bazen de ağır sonuçlara sebep olabiliyor. Bunun yanı sıra kullanılan yabancı platformlar, tespit edilen güvenlik açıkları sebebiyle ciddi tehlikeler oluşturuyor. Bu tehlikelere karşı geliştirilen yerli platformlar, dijital alanlardaki egemenlik arayışına katkı sağlıyor.
Dünyada Yaşanan Gelişmeler
Geçtiğimiz günlerde Fransa'da Whatsapp ve Telegram gibi uygulamaların kamu çalışanları tarafından kullanımı, oluşturduğu güvenlik tehditleri sebebiyle yasaklanarak yerine yerli bir platform olan Tchap zorunlu hale getirildi. Fransız yetkililerce yapılan değerlendirmelere göre bu yabancı uygulamaların ABD, Rusya ve istihbarat servisleriyle olan bağlantılarından dolayı kamudaki bilgilerin gizliliği ve güvenliği tam anlamıyla sağlanamıyor. Özellikle Bulut Yasasıyla (CLOUD Act) birlikte ABD'de faaliyet gösteren büyük teknoloji platformlarının kullanıcı verilerini yurt dışında olsa bile ABD makamlarına sunmakla yükümlü olması, Türkiye dâhil birçok ülkenin veri koruma yasasıyla arasında çelişkiler barındırıyor. Örneğin ABD'de yürütülen bir davada Avrupa'da yaşayan bir vatandaşın da kullanıcı verileri gerektiğinde bu platformlar veriyi ABD'ye sunmakla yükümlü oluyor. Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğüne de aykırı maddeler içeren bu yasa, Avrupa ülkelerinin yerli platformlar üretmesi, kurumsal düzenlemeler getirmesi veya uyumlulaştırma politikaları izlemesi yolunda itici bir güç olarak değerlendiriliyor.
Ülkelerin Yerli Alternatif Denemeleri
Dijital sınırların belirlenmesi anlamında verilen bu mücadelelerde, uluslararası dev şirketlerin sınır tanımamaları Fransa dışında Çin, Rusya, İspanya, Vietnam, Hindistan, İran gibi birçok ülkeyi de yerli alternatifler geliştirmeye teşvik etmiştir. Bu ülkeler yerli platformlar üreterek bunları geliştirmeye, uygulamaya ve yaygınlaştırmaya çalışıyor. Örneğin Rusya'nın, özellikle Ukrayna Savaşı sonrasında Whatsapp ve Telegram gibi platformların yerine yerli bir mesajlaşma uygulaması olan Max'i teşvik etmesi temel güvenlik kaygılarının bulunması ve kullanıcı verilerinin daha güvenli alanlarda ve yine Rusya içinde muhafaza edilmesini sağlamaya yönelikti. Uygulamanın kamu kurumlarıyla entegrasyonu için de çalışmalar devam ediyor. Genç nüfusun üzerindeki sosyal medya etkisini de daha güvenli bir alana taşıyarak dezenformasyona engel olmayı amaçlayan ulusal platform Max, birçok devlet kurumunda ve okulda zorunlu kılındı. Eğitim aracılığıyla gençlerin kullanım alışkanlıkları değiştirilmeye çalışıldı. Daha önceleri de yine Facebook'un alternatifi olarak VKontakte teşvik edilmişti.
Çin'de ise yine dijital anlamda dışa bağımlılığın azaltılması ve dijital arenadaki egemenlik arayışı ülkeyi yerli platformlara yöneltti. 2010'lu yıllardan bu yana Çin adına dijital güvenliğe yönelik çalışmalar neticesinde, çok yönlü bir platform tasarlandı. Günlük yaşamdan ekonomiye kadar birçok alanda dijital ihtiyaçları barındıran bu uygulamayla devlet entegrasyonu sağlanarak politikalar geliştirildi. Bu alanda Çin'in kendi içerisindeki stratejik hedefleri de çalışmaların diğer boyutu olarak değerlendirilirken Çin, ulusal ve uluslararası çalışmalar sürdürmeye devam ediyor.
İran'da da 2010'lu yılların sonlarında Telegram uygulamasının popülerliği ve kullanıcı sayılarının ciddi oranlara ulaşması yerli platform alternatiflerini gündeme getirmişti. Milli mesajlaşma aracı ve iletişim uygulaması olarak kültürel entegrasyonun da amaçlandığı Soroush ve Eitaa platformları geliştirildi. Kamu kurumlarında ve üniversitelerde teşvik edilen bu uygulamalardaki hedefler de dijital egemenlik ve güvenliği sağlamaktı.
Hindistan'ın ulusal sosyal medya deneyimi ise 2020'li yıllarda Twitter ile yaşanan sorunlara dayanıyordu. Twitter'a karşı yerli bir sosyal medya alteranifi olarak tasarlanan Koo çok dilli yapısıyla ön plana çıktı. Devlet kademelerinden gelen teşvikler de uygulamanın kullanımının yaygınlaştırılmasına katkı sağladı. Dijital bağımlılığı azaltmayı ve ülkenin iç siyasetindeki yabancı platform etkilerini azaltmayı amaçlayan bu uygulamayla Hindistan, farklı bölgelerde konuşulan dilleri de entegre ederek İngilizce'ye karşı kapsayıcı bir alternatif de geliştirmiş oldu.