Açık Devlet Verisi Ve Türkiye'de Güncel Gelişmeler

Günümüzün dijital mücadeleleri artık üretimden çok veri mülkiyetine dayanıyor. Dijital çağda kullanıcıların ürettiği verilerden beslenerek hakimiyet kuran dev şirketler, veriyi yalnızca bir teknolojik kaynak olmaktan çıkarıp toplumsal, ekonomik ve siyasi dönüşümün lokomotifi haline getirdi. Bugün veri, teknoloji şirketleri ile devletler arasında yaşanan güç yarışının en kritik bileşenlerinden biri. Bir yanda şirketlerin topladığı veriler diğer yanda ülkelerindeki ana veri toplayıcısı olan devletler. Mücadeledeki alt başlıklardan biri ise verilerin paylaşılması hususu. Bu noktada da yine iki uçlu bir yaklaşımı izlemek mümkün. Bir tarafta şirketlerin elindeki verilere erişmek isteyenler diğer tarafta devletlerin elindeki verilerin paylaşılmasını isteyenler. Çünkü günümüz dünyasında veri herkes için kıymetli ve işlendikçe, değere dönüştükçe kıymeti artan bir meta.

İşte bu noktada gelişmiş yaklaşımlardan birisi de açık devlet verisi olarak önümüze çıkıyor. Verilerin işlenebilir ve erişilebilir bir şekilde paylaşılmasına dayanan bu yaklaşım, kamu kurumlarının elindeki verilerin şeffaf, erişilebilir ve yeniden kullanılabilir bir şekilde toplumla paylaşılması anlamına geliyor. Kullanıcılardan toplanarak işlenen veriler, açık devlet verisi politikalarıyla vatandaşlara yeniden sunularak toplumsal fayda üretilmeye çalışılıyor. Bu sadece bir teknik mesele değil, farklı boyutlarda katma değer üretimine katkı sağlayan ve vatandaş ile devlet arasındaki iletişimi pekiştiren bir yenilikçi uygulama. 17 Haziran 2025 tarihinde SETA Vakfı, Türkiye'nin bu alandaki mevcut durumunu tartışmak ve geleceğe yönelik yol haritasına katkıda bulunmak için önemli bir platforma ev sahipliği yaparak "Dünyada ve Türkiye'de Açık Devlet Verisi Sempozyumu"nu gerçekleştirdi.

2024 yılında SETA Vakfı ve (mülga) Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi iş birliğiyle başlatılan "Türkiye'de Açık Devlet Verisi ve Yasal Altyapı Hazırlığı Araştırması", bu sempozyumun temelini oluşturdu. İlgili araştırma kapsamında; açık verinin siyasi, idari, ekonomik ve yasal boyutları derinlemesine incelendi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşların yaklaşımları analiz edildi, farklı ülke örnekleri değerlendirildi ve Türkiye'nin ulusal mevzuatı mercek altına alındı. İki geniş katılımlı çalıştay ve çeşitli kurumlarla yapılan görüşmeler, çözüm odaklı ve çok paydaşlı bir perspektif sunarak Türkiye'nin açık veri politikalarına katkı sağlamayı hedefledi. 17 Haziran'da SETA Ankara'da düzenlenen sempozyum, bu araştırma bulgularını paylaşarak kamu, akademi, özel sektör ve sivil toplum arasındaki diyaloğun zeminini oluşturdu. Sempozyumda teknik altyapının yanı sıra erişimde eşitliğin de öncelendiği kamu yatırımları gibi farklı yollar tartışıldı ve bu zorluklara çözüm önerileri sunularak Türkiye'nin veri ekosistemini güçlendirmeye yönelik adımlar öne çıkarıldı.

Sempozyumun programı, bu hedefe yönelik zengin bir içeriğe sahipti. Açılış oturumunda açık verinin boyutları ve açık devlet verisine dair genel bir çerçeve ortaya konuldu. Kıymetli akademisyenlerin ve kurum temsilcilerinin olduğu panelde ise açık veri uygulamalarının küresel eğilimleri yasal, teknik ve yönetişim boyutlarıyla ele alındı. Bu deneyimlerin Türkiye'nin yol haritasına sunabileceği olası katkılar değerlendirildi. Açık veri politikaları bağlamında teknik altyapının yanı sıra kültürel ve kurumsal dönüşüm gibi boyutlar da panel kapsamında tartışıldı. Ayrıca, veri standardizasyonu, anonimleştirme süreçleri ve kamu kurumları arası veri paylaşımı öne çıkan başlıklar arasındaydı. Bu oturumlar, açık veri politikalarının fırsat ve risklerini değerlendirmek adına fikir alışverişi ve iş birliği fırsatları geliştirecek bir platform sundu.

Sempozyumun dijitalleşme politikaları açısından bir diğer önemi meselenin küresel boyutuyla da ilgili. Çünkü açık devlet verisi, yalnızca ulusal bir mesele değil; aynı zamanda küresel bir rekabet alanı. Yapay zekâ, büyük veri ve blokzincir gibi teknolojiler, veri odaklı ekonomilerin temelini oluşturuyor. Günümüz dünyasında dijital altyapılar, teknoloji şirketlerinin tekelinde ve dışarıdan veriye erişim oldukça sınırlı. Birçok aktörün saf dışı bırakıldığı, veriye erişimin kısıtlandığı bu düzende kurumsal çekinceler, veri okuryazarlığı eksiklikleri ve gizlilik endişeleri gibi zorluklar da bulunuyor. Öte yandan Sempozyumun açılış konuşmasında vurgulandığı gibi, açık veri sadece teknik bir dönüşüm değil; diplomatik, ekonomik ve kültürel bir potansiyel taşıyor. Ancak, bu vizyonu gerçekleştirmek için veri söz konusu olduğunda gizlilik, güvenlik, etik gibi hususlara dikkat ederek değer üretimi düşünülebilir. Düzenlenen sempozyum da bu adımların tartışılması ve somut önerilerin geliştirilmesi için önemli fırsatlar sundu.