Kontrollü vekâlet çatışması kime yarar

Ortadoğu yeni yıla suikastlar ve terör saldırıları ile girdi. Salı günü Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcısı El Aruri Beyrut'ta öldürülürken çarşamba günü İran'ın Kirman şehrinde DEAŞ'ın üstlendiği iki bombalı saldırıda 103 kişi hayatını kaybetti. Bu saldırılar gözleri İsrail'e çevirirken İran ve Hizbullah "intikam ve ağır bedel ödetme" sözü verdi.
Kızıldeniz'deki gemilere yönelik Husi saldırıları ve buna yönelik ABD'nin başında olduğu "Refah Muhafızı Operasyonu" başlatılması, Devrim Muhafızları'nın önde gelen komutanlarından Rıza Musavi'nin Suriye'de öldürülmesi ve Haşdi Şabi'ye bağlı milis gücü Nuceba hareketi liderlerinden Ebu Takva es-Saidi'nin 'tehdit' olarak görüldüğü için ABD tarafından Irak'ta öldürülmesini de bölgemizdeki yükselen gerilimin diğer işaretleri olarak sıralayabiliriz.
MİT'in 34 İsrail casusunu tutuklamasını da bu fotoğrafa ekleyelim.
Ve ABD Dışişleri Bakanı Blinken, bölgedeki tansiyonu indirmek amacıyla dördüncü kez Ortadoğu turunda. Dün İstanbul'a gelen Blinken, Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Mısır, İsrail, Batı Şeria'ya ve Yunanistan'a da gidecek.
Kasımda seçimlere gidecek Biden yönetimi İsrail- Filistin çatışmasının bölgesel bir yangına dönüşmemesi için çaba sarf etmek zorunda.

Tüm bu çatışma haberleri ve gerilim ne yazık ki Ortadoğu için sürpriz değil. Malum ABD ve diğer Batılı ülkelerin 7 Ekim sonrasında İsrail'in Gazze'deki katliamlarına verdiği koşulsuz desteğin bölgemizi hareketlendirmesi bekleniyordu. İsrail'in "Hamas'ı yok etme" ve "yedi meydanda savaşma" söyleminin açık-gizli operasyonları getireceği biliniyordu. Dahası, Netanyahu hükümetinin çatışmanın Lübnan'a yayılmasını ve hatta ABD ile İran'ın doğrudan karşı karşıya gelmesini arzu edeceği konuşuluyordu. Peki bölgemizde artan terör saldırıları ve istihbarat operasyonları mevcut vekil çatışmasını aktörlerin açık çatışmasına götürür mü ABD'nin bunu istemediği açık.
İran, vekil çatışmasını Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'de devam ettirme kararlılığı gösterir ancak çatışmanın "kontrolden çıkarak" doğrudan ABD ve İsrail ile İran'ın savaşına dönmesini tercih etmez. "Caydırıcı darbeler" vurulsa bile İran'ın geçtiğimiz 44 yılda kurduğu "Direniş Ekseni" kapasitesi dolaylı vekil çatışmasını sürdürmek için yeteri kadar güçlü.
Suikast ve terör saldırıları İran milisleri için "Kasım Süleymani ruhunu" yaşatacak olaylar. Bunların İran ve vekillerini caydırması beklenmemeli.

Bölgedeki çatışma ortamının kontrolden çıkması ciddi bir risk. Nitekim Dışişleri Bakanı Fidan bir süredir Batı ülkelerinin İsrail'in saldırganlığına onay vermesinin hem uluslararası sistemde ciddi kırılmalar hem de bölgede çatışmanın yayılması riskini büyüttüğünü vurguluyor: