Jeopolitiğin dönüşümünü ve risklerini karşılamak

Biz içeride yaklaşan seçimlere odaklanmışken uluslararası siyaset yeni hareketliliklere sahne oluyor. "Geleceği Şekillendirmek: Belirsizlikler, Gerçekler ve Fırsatlar" temasıyla toplanan TRT World Forum 2022, dün ve bugün ilgimizi iç siyasetin bıktırıcı aday tartışmalarından küresel gelişmelere yöneltti. Türkiye'nin Ukrayna krizindeki (tahıl koridoru, esir takası ve Zaporijya nükleer santrali konuları dahil) olumlu rolüne tekrardan dikkat çekilen Forum'da Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizin küresel sorunların çözümüne katkı veren diplomatik çabalarına devam edeceğini duyurdu. Konuşmasında bunun sebebini de ifade etti: "Küresel krizlerin ve istikrarsızlıkların yüzde 60'ı Türkiye'nin yakın çevresinde" cereyan etmektedir. Bu da Türkiye'ye istikrar, güvenlik ve barış için öncü rol üstlenme (barış diplomasisi) görevini yüklemektedir. Çok sayıda ülkeden yüksek bir temsilin olduğu Forum'daki birçok konuşmada Ukrayna krizine referansla analiz yapılması hiç şaşırtıcı değil. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin yeni bir jeopolitik dönüm noktası olduğu açık. Avrupa'nın güvenlik mimarisinin kırılganlığının anlaşılmasının yanı sıra enerji, gıda, ticaret ve güvenlik alanlarında hem küresel hem de bölgesel düzlemlerde yeni arayışlar öne çıkıyor. Biden yönetimi yakınlarda açıkladığı ulusal güvenlik stratejisi ile Rusya'yı durdurma, Çin'in alanını daraltma, demokrasileri destekleme ve otokrasilere karşı durma hedeflerini açıklasa bile Kadir Üstün'ün işaret ettiği gibi bunların nasıl davranılacağına dair bir küresel vizyon ortaya koyamıyor. Şi Cinping yönetiminde daha hırslı bir siyaset yürüten Çin'in uluslararası düzenin şekillenmesinde söz sahibi olmak istediği ve ABD'nin alan daraltma politikalarına karşı hamleler peşinde olduğu da aşikâr. İklim değişikliği ile mücadele gündemiyle Avrupa, çelik ve alüminyuma ek vergi getirerek Çin'e karşı ticari bir rekabete yönelse de Pekin'in geçtiğimiz onlu yıllar boyunca dünyanın birçok yerinde genişlettiği ticari imparatorluğundan vazgeçmesi beklenemez. Şi'nin üç günlük Suudi Arabistan ziyareti ile Körfez ve Arap dünyasıyla ticari ilişkilerini derinleştirme çabasında olduğu görülüyor. Tayvan krizini sıcak savaşa döndürmeden yönetebilirse Pekin, pekâlâ bu rekabette elini güçlendirebilir. Asya, Latin Amerika, Afrika ve Ortadoğu'nun önde gelen güçlerinin Ukrayna krizinde bile Rusya'ya yaptırımlardan uzak durduğu, yeni soğuk savaşta yeni bir bağlantısız tavrı gösterdiği düşünülürse Çin'in alanını daraltmak daha zor olacaktır. Yine de Batı-Çin rekabeti sayesinde bölgesel güçlerin Pekin ile