CHP, terörle mücadele ve ikili söylem

Üç gün önce Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde terör örgütü PKK'nın saldırısıyla 12 şehit verdik. Şehitlerimizin ailesinin ve milletimizin başı sağ olsun. DEM Parti'nin yanı sıra CHP'nin de Meclis'te grubu olan partilerin terörü kınayan ortak bildirisine imza atmaması tepki çekti. AK Parti, MHP, İyi Parti ve hatta bazı CHP'lilerden tepki görmesi üzerine Genel Başkan Özel, partisi adına başka bir bildiri yayımladı.
Özel, ortak bildiriyi imzalamamayı "iktidarın peşine takılmama" gerekçesiyle savundu ve ekledi: "Bildiri imzalamakla şehitler geri gelmiyor." Yine, başka bir CHP'li de partisinin kararını "Ne CHP ne DEM ne AKP ne de bir başka parti bu hassas konuda iradesini ortaklaştırmak zorunda" argümanıyla savundu.

Bu argümanlar CHP'nin söylemini güçlendirmiyor, aksine çürütüyor. Terörle mücadelede en önemli husus siyaset kurumunun "iradesini ortaklaştırmasıdır". Tekil açıklamalardan ziyade ortak açıklama yapılmasıdır. Pekâlâ önce ortak bildiriyi imzalayıp sonra terörle mücadele politikasını eleştirebilirsiniz. Teröre verilen ilk tepkide ayrışmak terörle mücadeleyi zayıflatıcı etkide bulunur.
Kaldı ki, CHP'nin ortak bildiriye imza atmaması DEM'i rahatlatmakla kalmadı. Aynı zamanda CHP'nin Mart 2024 yerel seçimlerinde DEM'e mahkûm olduğu realitesini de hatırlara getirdi. Ve DEM Parti Eşbaşkanı Bakırhan PKK, saldırısından sonra "Kürt sorunu devam ettikçe Tekirdağlı da Trabzonlu da rahat olmayacak" açıklaması yapabildi.

Peki daha önce terörle mücadele kararlılığına dair ortak bildirilere imza atan CHP, DEM ile aynı yerde kalma pahasına bu defa yeni bir tavır aldı. Bu tavır Kılıçdaroğlu genel başkanlığı dönemindeki "tezkereye hayır" tercihinin devamı olarak görülebilir.
Yine bu tavır, Özel'in yerel seçimler öncesinde DEM Parti ile şeffaf işbirliği yapma kararıyla da uyumlu. Başka bir devamlılık unsuru da CHP'nin terörle mücadele konusunda iktidarı eleştiren cümlelerle "sanki terörle mücadelede