AK Parti, merkez sağ ve kimlik siyaseti tartışmaları

Yeni seçim yasası parti kimliklerinin, ittifak konumlanmalarının ve lider profillerinin yeniden tartışılacağı bir ortamı tetikledi. Her partinin artık kendi oyları ile milletvekili çıkaracak olması, muhalefetin ittifak hesaplarını yeni baştan ele almasını gerektiriyor. Bu itibarla, 6'lı masanın 27 Mart'taki toplantısının kamuoyundan sönük bir tepki almasının tek sebebi Ukrayna krizi değil. "Nasıl bir ittifak" sorusu muhalefet için bugün düne göre daha kritik bir soru. Küçük partilerin CHP ve İP listelerinden ya da kendi aralarındaki bir parti üzerinden seçime girmesi ihtimalleri seçmenin yönelimleri açısından da değerlendirilmek zorunda. Genel başkanların her ay birlikte yuvarlak masada oturmalarının seçmenlerine ne kadar yansıyacağını henüz bilmiyoruz. Muhalefet partilerinin yetkilileri 2023 seçim senaryoları ve mühendislik formülleri hazırlamakla meşgulken siyaset yorumcuları merkez sağ, üçüncü ittifak ihtimali ve AK Parti'nin seçmen tabanının durumu üzerine argümanlar üretiyor. Ukrayna krizinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sergilediği aktif diplomasinin Cumhur İttifakı'nın lehine bir ortam oluşturduğu aşikâr. Rusya gibi bir büyük gücün Ukrayna işgali üzerinden Batı ile kapışması ciddi sonuçlar üretiyor. Daha şimdiden, enerjide tedarik sorunu ve fiyatların artışı, hayat pahalılığı, gıda krizi, güvenlik alanındaki belirsizlikler, jeopolitik rekabetin hızlanması, savunma harcamalarının genişlemesi, küresel ekonomik düzeni etkileyecek ölçüde yaptırımlar ve milli paraların kullanılmasına geçiş çabası, güçlü liderliğe olan ihtiyaca işaret ediyor. Bu atmosfer kuşkusuz Erdoğan'a olan desteği güçlendiriyor. Ancak 2023 seçimlerine hâlâ 14 aylık bir süre var. Ve seçimin sonuçları dış politika-ekonomi-iç siyaset denkleminde belirlenecek. Ne Cumhur İttifakı ne de 6'lı masanın bu dönemde seçim açısından kendini garantide görebileceği yerde ve zamandayız. Çok dinamik ve polemik dolu bir seçim dönemi bizi bekliyor. Siyasi partiler, seçmen tabanlarını genişletmek için kıyasıya rekabet halinde olacak. Bu rekabetin sadece ittifaklar arası değil ittifaklar içi de olması pekâlâ olası. CHP helalleşme söylemiyle sağdan oy alma peşinde. İP, kendisini merkez sağın partisi haline getirmek için milliyetçi kimliğinin getirdiği sınırlamalardan kurtulmakla meşgul. SP, GP ve DEVA ise hem CHP ya da İP listesinden Meclis'e girmek hem de AK Parti'den seçmen koparabilmek için meşrulaştırıcı söylemler üretmeye çalışıyor. İşte bu ortamda yeni bir merkez sağ tartışması başladı. Amacı AK Parti'nin son on yılda ideolojiyi öne çıkararak merkez sağ olma özelliğini kaybettiğini ileri sürmek. Bu tartışmayı yapanlar AK Parti'nin kitle partisi olmaktan uzaklaşarak kimlik (hayat tarzı) partisine dönüştüğünü ve öteki duygusu güçlü