Bir Kez Daha Hatırlatayım

Değerli okurlarım;


Yaklaşık iki yıldır bu köşeden defalarca deprem gerçeğini dile getirdim. "Bu ülke bir deprem ülkesidir" dedik, yazdık, çizdik. Devletin ve milletin birlikte önlem alması gerektiğini, hazırlığın asla ertelenmemesi gerektiğini söyledik. Çünkü dün de depremler vardı, bugün de var ve yarın da olmaya devam edecek.

Nitekim 27 Ekim 2025 tarihinde, Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem, bölgede yaşayanları korkuttu. Bir kez daha deprem kendisini hatırlattı.

Depremin etkisi birçok ilden hissedildi, halk korkuyla sokaklardaydı. Uzmanlar televizyonlarda toplumu bilgilendirdiler, ancak deprem yine diyeceğini dedi:
"Ben haber vermem. Ansızın gelirim. Randevu almam. Kapınızı çalmadan gelirim."

Aslında deprem çok net konuşuyor:

"Ben, geçmişte nice medeniyetleri yıktım; şehirleri harabeye çevirdim.

Daha ne anlatayım size Hâlâ anlamıyor musunuz" geleceğim, yine geleceğim... Deprem "Ben daha önce de yıktım, yine yıkarım" diye haykırıyor. Ancak gariptir ki biz hâlâ akıllanmıyoruz.

Yani bize sürekli şunu hatırlatıyor:

Önlem alın. binalarınızı sağlam yapın, güvenli binalarda oturun.
Sağlam zeminde sağlam bina yapın
Zemin kötüyse de mühendislik kurallarına uygun bina yapın
Hepsi bu kadar diyor.

Bunu yapmazsak ne olur

Elbette ki oturduğumuz ev, bizi koruyan yuva değil; mezarımız olur.
Bunun farkında mıyız

Sevdiklerimizi kaybettiğimiz her depremden sonra "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" diyoruz. Sonra ne mi oluyor Aynı binalara dönüp aynı hayatı yaşamaya devam ediyoruz.

Deprem bu ülkenin gerçeği.
Yakınlarımızı bizden alan, hayatlarımızı altüst eden depremi biz hâlâ "oldu bitti geçti" diye hafife alıyoruz.
Ama hayır:
Deprem yine olacak.
Bu topraklarda her zaman vardı, yine var olacak.

"Coğrafya kaderdir" diyoruz ya…
Evet, İbn-i Haldun'un dediği gibi: Coğrafya kaderdir.
Türkiye bir deprem ülkesidir.
Peki kaderi değiştirmek için bizler ne yapıyoruz İşte asıl soru bu.

Depremle aynı dili konuşmamız gerekiyor:
Bu kadar basit.
Ama aynı derecede ihmal edilmiş bir gerçek var.

Peki ihmal edilmiş gerçek ne
Depreme dayanıksız binalar.

Biz gerçekten dönüşüm yapmak istiyorsak; Bunun için sağlam mühendislik, sıkı denetim, etik duruş ve akılcı bir planlama yapmamız şart. Bunlar yoksa, atılan hiçbir adım bizi ileriye götürmez.

Yine zemin etüdü yapmadan bina dikmek, "Allah korusun" diyerek kaderi zorlamak demektir. Oysa Allah aklı da bize vermiştir.

Ve işin uzmanları, akademisyenler, mühendisler her depremden sonra aynı uyarıları yapıyor:

Ama biz artık "deprem nerede oldu, büyüklüğü kaçtı, bizi etkiler mi" gibi konuşmaları bırakıp; gerçek çözümlere odaklanmalıyız.

Gerçek olan bir şey varki:
Eğer