Kulübenin gücü

Galatasaray, Süper Lig'de son 15 maçını kazanmış, bu sezona da 4'te 4'le başlamış bir takım. Kâğıt üzerinde bakıldığında bu ligin üzerinde bir kadroya sahip oldukları gerçeğini kimse inkâr edemez. Ama unutmamak gerekiyor ki; futbol hâlâ sahada oynanıyor ve her maçı ciddiyetle kazanmanız gerekiyor. Eyüpspor karşısındaki ilk yarı bize bunu bir kez daha hatırlattı.

Açık konuşmak gerekirse Galatasaray'ın ilk 45 dakikası hayal kırıklığıydı. Düşük tempo, pozisyonsuzluk, üretkenlik sıkıntısı… Kapanan Eyüpspor savunmasını açmaya güç yetmedi. Sarı Kırmızılılar Osimhen'in yokluğunu çok net hissettiler. Enerjisiyle rakibi yoran, savunma hattını dağıtan, koridorlar açan, sürekli tehdit oluşturan o agresif profil olmayınca takım bir anda durağanlaştı. Okan Buruk'un hazır olmayan Icardi ile başlaması da ayrı bir tartışma konusuydu. Icardi özel bir oyuncu, kabul. Ama ilk 11'de başlamak için hazır değildi. Belki Barış Alper tercihiyle oyunu başlasa maçı ilk yarıda koparabilirdi Buruk.

Yeni transferlere gelirsek… Uğurcan Çakır, milli maçlarda yediği gollerle eleştiriliyordu ama dünkü performansıyla "ben buradayım" dedi. Takım hücuma kalktığında Eyüpspor'un bulduğu boşluklarda kritik kurtarışlar yaptı. İlkay Gündoğan ise sanki yıllardır bu formayı giyiyor gibiydi. İlk maçında bile oyun aklıyla, temposuyla ve şutlarıyla fark yarattı. Onun varlığı, Galatasaray'ın orta sahadaki standardını bir üst seviyeye çıkaracak gibi görünüyor.

Eyüpspor'a da bir parantez açmak gerek. Selçuk Şahin'in planı ilk yarıda tuttu. Kanatları kapattı, savunma göbeğini kalabalık tuttu ve rakibini kilitledi. Ancak futbol bazen tek hamleyle değişiyor. O hamle de Barış Alper oldu. Oyuna girdi, tempoyu artırdı, direkten dönen şutuyla tribünleri ayağa kaldırdı ve rakip savunmanın direncini kırdı.