Yılların hasreti, milyonların rüyası... A Milli Futbol Takımımız için 2026 Dünya Kupası serüveni, sadece bir turnuva hedefi değil, aynı zamanda 2002'den bu yana süren uzun bir özlemin son bulma umudunu taşıyordu. Amerika, Kanada ve Meksika'nın ev sahipliğinde yapacağı bu büyük futbol şölenine giden yoldaki ilk adımımızı, son Avrupa Şampiyonası'nda dikkat çeken bir performans sergileyen Gürcistan deplasmanında attık. Zorlu geçmesi beklenen bu mücadele, Ay-Yıldızlıların yeni jenerasyonunun sahneye koyduğu dominant futbol ile 3 puanla başladı.
Maçın başlama düdüğüyle birlikte sahada genç, dinamik ve ne yaptığını bilen bir Türkiye vardı. Teknik Direktör Vincenzo Montella'nın Euro 2024'te temellerini attığı uyumlu yapı, bu kritik eleme maçında da meyvelerini verdi. Rakibin direncini kırmak için sabırla pas yapan milliler, aradığı golü ilk yarıda, beklenmedik bir kahramandan buldu. Savunma oyuncusu Mert Müldür'ün estetik ve akıl dolu vuruşuyla fileleri havalandırması, modern futbolda defans oyuncularının hücuma katkısının ne denli hayati olduğunun adeta bir kanıtıydı. Bu gol, sadece skoru değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda Gürcistan'ın maç planını da altüst etti.
İlk golün ardından özgüveni daha da artan Milli Takım, oyunun kontrolünü tamamen eline aldı. Bu üstünlüğün skora yansıması ise çok gecikmedi. Son dönemde kulüp düzeyindeki spekülasyonlarla gündeme gelen Kerem Aktürkoğlu, sahneye çıkarak Ay-Yıldızlı formanın her türlü tartışmanın üzerinde olduğunu herkese gösterdi. Attığı şık gol, sadece farkı ikiye çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda takım içindeki birlik ve beraberliğin de en net fotoğrafı oldu. Golün ardından tüm takım arkadaşlarının Kerem'in etrafında kenetlenmesi, kulüp rekabetinin yarattığı suni gerilimlerin milli dava söz konusu olduğunda nasıl anlamsızlaştığını kanıtlar nitelikteydi. Bu tablo, Yunus Akgün'ün bireysel çabasıyla kapıp hazırladığı ve Kerem'in bitirdiği ikinci golde de tekrarlandı. O gol sevincindeki kaynaşma, milli duyguların sahadaki en büyük güç olduğunun altını bir kez daha çizdi.
Kalede Uğurcan Çakır ile önündeki Mert, Abdülkerim, Merih ve Eren'den oluşan savunma hattı skor 3-0'a gelene kadar güven vericiydi. Ancak skorun getirdiği rehavet Gürcülerin hızlı atağında gol yememizle sonuçlandı. Bu, futbolun son düdüğe kadar devam ettiğinin bir hatırlatmasıydı.
Orta sahanın maestrosu Hakan Çalhanoğlu ve genç yetenek Arda Güler, bitmek bilmeyen enerjileri ve oyun zekalarıyla takımı yönetti. Kanatlarda Yunus ve Kerem, yaptıkları bindirmelerle Gürcü savunmasının dengesini sürekli bozdu. İleri uçta, kalabalık rakip savunması arasında kendine boş alan yaratmakta zorlansa da özveriyle mücadele eden Kenan, rakibi yıpratarak arkadaşlarının işini kolaylaştırdı.