10 milyon kişiye 1 madalya

Tokyo 2020'de 2 altın, 2 gümüş, 9 bronz madalya ile gelen rekor Paris 2024'teki beklentiyi artırmıştı. Altın madalya alamadan kapadığımız 3 gümüş, 5 bronz madalyalı Paris 2024 ister istemez hayal kırıklığı yarattı. Sporculara verilen maddi destekler, yapılan tesis yatırımlarına rağmen neden ilerleme kaydedemedik; çeyrek yüzyıllık devlet geçmişi olan Özbekistan'ın (8 altın, 2 gümüş, 3 bronz) bile fersah fersah gerisine düştük. Bu sorunun cevabı aslında net: Spor kültürümüz yok. Spor yapan bir toplum değiliz, sporu hayatımızın bir parçası haline getiremiyoruz. Hal böyle olunca da "her 10 milyon kişiye 1 madalya" gibi bir gerçekle de her dört yılda bir yüzleşiyoruz. Başarılar da ya Naim Süleymanoğlu gibi özel yetenekli sporculara, ya güreş, tekvando gibi güç isteyen branşlara ya da Mete Gazoz, Hatice Akbaş gibi antrenör babaları tarafından yetiştirilen sporcuların performansına kalıyor.

Tesis açısından geçmişe göre ciddi bir mesafe kaydedilmesine, sporculara hem özel sektörden hem de devletten maddi destek kanalları oluşturulmasına rağmen ilerlemenin olmamasının bir diğer sebebi spor politikasının olmaması. Tesis yapmak yetmez. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olimpiyat kafilesini "Her türlü tesisi yaptık, sizden başarı bekliyoruz" diye uğurlamıştı. Olmaz, sadece tesis yapmakla olmaz. Uzun vadeli spor politikası gerekir.

Ancak devlet bunu yapamıyor. Hantal yönetim modeliyle dinamik bir yapısı olan ve disiplin isteyen sporu yönetemiyor, yönlendiremiyor. Bazı federasyonlarda liyakata göre bir yönetim modeli yok. Kültürü ve politikası olmayan bir şeyden de başarı beklemek boş bir hayal olarak kalıyor.