Şöhretin bedeli ağır!
İspanyol, İtalyan ve Portekiz medyasında ne Fransız ekibinin başarısı ne de sarı-lacivertlilerin kaçırdığı goller vardı. Özne de eylem de aynıydı: "Mourinho, Şampiyonlar Ligi'nin dışında."
Çeyrek asırda futbol sahnesinde kupa canavarı olmuşsanız, kaybettiğinizde büyük şöhretinizin bir bedeli oluyor. Dün İspanyol, İtalyan ve Portekiz medyasında 'Lille, Şampiyonlar Ligi'nde devam ediyor' manşeti atan bir gazete yoktu. Özne de aynıydı eylem de, "Jose Mourinho, Şampiyonlar Ligi'nde yok.", "Mourinho, Şampiyonlar Ligi'nden uzak.", "Mourinho, Şampiyonlar Ligi dışında." Bardağın dolu tarafından bakan tek gazete ise Corriere dello Sport'tu, "Mourinho Avrupa Ligi'nde. Artık o korku salacak." Portekizli teknik adam, futbol endüstrisinde ikonun David Beckham olduğu yıllarda sahneye onun hoca versiyonu olarak çıkmıştı. Elbette ondan önce de iki elin parmaklarından fazla kazanan hocalar vardı ama Mourinho'nun kendisine "Özel biri" dediği o ilk basın toplantısının devamında ne dediğini hatırlatırsam bugün elenenin neden Fenerbahçe değil de "Özel biri" olduğunu daha iyi anlatırım:
'KÜSTAH OLDUĞUM KADAR DA ÖZEL BİRİYİM'
Porto ile kazandığı UEFA Kupası ve Şampiyonlar Ligi'nin ardından Londra'ya geldiğinde şöyle demişti: "Kusura bakmayın, basit ve kolay bir hayat isteseydim Portekiz'de kalırdım. Küstah görünüyor olabilirim ama küstah olduğum kadar da özel bir teknik adamım. İngilizleri özel biri olduğuna ancak kazanacağı şampiyonluklarla ikna edebilirdi. Futbolun doğduğu topraklarda bunu başardığında o artık sadece yeşil sahanın değil reklam dünyasının da ikonuydu. Kabul edelim medya, yükselişler kadar düşüşlerin de hikâyesinin peşinden koşar. Onu kibirli bulup bunu bekleyen gazeteciler de her zaman oldu. Hem İngiltere'de hem de İtalya'da...